"Annem çok küçükken öldü/Beni öp, sonra doğur beni!" diyen, Ece Ayhan'ın deyimiyle 'sıkı ve sivil' şair Cemal Süreya'nın dalgası, rüzgarı, acısı bol yaşamından kesitler hep konuşuldu... Gerçekten de annesini hayal meyal hatırlayan, hayata yenik, öksüz başlayan şairin hayatındaki şefkat arayışı da dizelerinde gizlenmişti. Peki sadece bir şairin, büyük bir edebiyat adamının değil herhangi birinin iç dünyasını, ruhundaki dehlizleri en iyi kim, kimler bilebilir ve anlatabilir? Kardeş buna en uygun kişilerden biri değil midir! İşte tam bu noktada Türk edebiyatı için, kıymetine paha biçilemez bir kitap var elimizde. Cemal Süreya'nın kız kardeşi Perihan Bakır Size Nefesimi Bırakıyorum adlı kitapta abisini ve aile hikayelerini anlatıyor. Kitabı 83 yaşındaki Perihan Hanım'ın anlatımları üzerinden kaleme alan ise kızı Güzin Tanyeri... Sizin Hiç Babanız Öldü mü gibi dünyanın en güzel, en donanımlı zırhlarını bile delip geçen 'baba' şiirini yazan Süreya'nın; annesini küçük yaşta kaybetmesi ve sonrasında çektiği Kemalettin Tuğcu hikayelerini aratmayacak bir üvey anne çilesinin de dizelerine ziyadesiyle yansıdığını anlıyoruz kitaptan. Perihan Hanım anlatıyor: "Abim, az da olsa annemle birlikte olabilmiş, yüzünü görmüştü ama onun sevgisini ve şefkatini ömür boyu aradı durdu. Ayten'le (kardeşi) ben de annesizliğin acısını çok çektik. Acaba annem nasıl biriydi diye hep merak ettik. Bir fotoğrafını bile görmek için çok yandık. Öksüzlüğümüz biz üç kardeşi hep yaraladı. Bir yanımız hep eksikti... Nihayet 2018 yılında tam görünmese de annemin fotoğrafına ulaşabildim. Ayten'ciğim ise onu bile göremedi." Bu anlatımın hemen akabinde şu dizeleri yer alıyor kitapta Süreya'nın: "Çığlık çünkü/Avurtlarından değil/İliklerinden kopar/Öksüz çocukların" Vaktiyle Süreya hayat öyküsünü, kendi üslubuyla, kısacık şöyle özetlemişti: "1931 yılında doğdum. 1937 yılında annem öldü. 1944 yılında Dostoyevski'yi okudum, o gün bugün huzurum yoktur. Biyografim bu kadar." "Huzurum yoktur" kelamında ne çok gizliymiş meğer! Söylediği gibi, 1931'de Erzincan Molla Güzel Mahallesi'ndeki evde doğuyor Cemal Süreya. 1936'da kız kardeşi Perihan, 1937'de ise Ayten geliyor ona yoldaş olmaya. Amcasının, valinin kayınbiraderiyle yaptığı tartışmanın sonu büyük bir mağduriyet yaşıyor aile ve Bilecik'e sürgün ediliyorlar. 1938'de annesi Gülbeyaz Hanım, hamileyken geçirdiği kanama sonucu, bebeğiyle birlikte hayata veda ediyor. Cemal Süreya'nın sıkça söylenen 'kadınlara düşkün oluşu' meselesinin altında da, hep bir anne şefkati arayışı olduğu hissediliyor. Nitekim kendisi de bunu vaktiyle şöyle anlatıyor: "Hayatımın ana çizgisi nedir diye çok düşündüm. Sonunda buldum. Şefkat arıyorum." Babası annesinin vefatından sonra Esma Hanım'la evleniyor. Ama Esma Hanım maalesef gerçek bir 'kötü üvey anne' çıkıyor. Hatta Perihan Hanım'ın tabiriyle, "Tam bir canavar". Üç kardeşe dayaklar, hatta ağır işkenceler... Cemal Süreya'ya ise ayrı bir kini var üvey annenin. Çok düşkün olduğu kitaplarını yakıyor mesela gaz döküp... Ve daha neler neler... Süreya yatılı okula başlayınca kurtuluyor bu zulümden. İki kız kardeş ise babalarına zar zor yıllar sonra anlatabiliyorlar gördükleri işkenceyi ve üvey anne hayatlarından çıkıyor. Sonrası uzunca bir şairlik yolu... Türk şiirine sapasağlam bir damga... Aşkları, kavgaları, ısrarla edebiyat dergileri çıkarması ve hatta "Benim hayatım edebiyat dergileri gibi, ölmem batarım!" demesi... Ezcümle, Size Nefesimi Bırakıyorum, büyük şairin ruh dünyasını anlamak, hayatının dizelere nasıl yansıdığını görmek isteyenler için bulunmaz bir eser...
YAPTIĞIM EN GÜZEL İŞ BU KİTAP
Süreya'nın kız kardeşi Perihan Bakır sorularımızı yanıtladı.
- Nasıl bir yolculuktu bu kitap sizin için?
- Abim, "Arkadaşlarıma çocukluğumuzdan bahsedip yaşadığımız şeyleri anlattığımda, Cemal'in hayal dünyası geniş onun için böyle anlatıyor diye düşünüyorlar. Ayten'le seni Muzaffer Buyrukçu ile bir araya getireyim, çocukluğumuzu anlatın, O da yazsın" diyordu. Ama abim işlerinin yoğunluğu ve sorunları nedeni ile bu düşüncesini gerçekleştiremedi. Vefatından sonra arkadaşları da abimle yaşadıklarımızı kitap haline getirmemizi istediler ama benim de sorumluluklarım ağırdı yapamadım. Bu arada abim hakkında bazı kitaplarda çeşitli şeyler yazılıyor gerçek dışı anlatımlar oluyor ve bu bizi çok rahatsız ediyordu. Torunlarım da "Yanlış şeyler yazılıyor söyleniyor, siz neden hiç cevap vermiyorsunuz" diye üzülüyorlardı. Artık bu kitap yazılmalı Cemal Süreya gerçeği öğrenilmeliydi. Ama ben yaşlandım, ellerim titremeye de başlamıştı. Onun için kızım anlattıklarımı kayda aldı ve kağıda döktü. Benim aralıklı anlatmalarım kızımın bunları bir araya getirmesi yaklaşık iki senelik bir zaman aldı. Artık içim rahat, ölüp gideceğim bütün bunlar benimle gitsin istemedim. Böylece abimin vasiyetini de yerine getirmiş oldum.
- Cemal Bey'in sizde yer eden ilk anıları, kardeş olarak zihninizde ilk beliren izdüşümler neler?
- Beş yaşımdaydım bakkalın kızı elimi itmişti ağlıyordum, abimin beni o kıza karşı koruması bende yer eden ilk anımdır. Bizi çok sever ve korurdu, hep de öyle oldu.
- Cemal Bey'in sizde ve aileniz üzerindeki etkileri neler oldu?
- Dürüstlüğü, efendiliği, alçak gönüllüğü ile ve değerli bir şair olmasıyla her zaman onur duydum. Bu özellikleri bize kalan en büyük miras.
- En sevdiğiniz şiiri, şiirleri hangileri? Şiirleri sizin için ne ifade ediyor?
- Beğendiğim birçok şiiri var tabii ki, bunlardan bir tanesi ilk şiiri olan Şarkısı-Beyaz. Bu şiirde, annemin ölümünü ve abimin nasıl acı duyduğunu görüyorum. Aslında şiirleri bana çok şey anlatıyor çünkü abimin dediği gibi "Şairin hayatı şiire dahil".
- Çalışırken, şiir ya da yazı yazarken nasıldı? Kalabalıklarda çalışabilir miydi örneğin, ya da kendi dünyasına, içine mi dönerdi?
- Bizde kalırken sakin sessiz bir ortamda geceleri çalışırdı. Gündüzleri kahvelerde çalıştığını biliyorum Evinde çalışma odası yoktu. Salondaki masa aynı zamanda çalışma masasıydı. Orada da sessiz sakin ortamı ancak gece bulduğu için gece çalıştığını biliyorum.
- Türk şiirinin en önemli isimlerinden biriyle kardeş olmanın sizin iç dünyanızdaki yansıması nasıl oldu?
- Onun başarılarıyla her zaman mutlu oldum onur duydum, üzüntülerini de hep içimde taşıdım. Sevenleriyle abimin daha uzun yıllar yaşatılmasını diliyorum.
- Siz nasıl bir hayat yaşadınız? Bize biraz da kendi dünyanızdan, yaptığınız işlerden bahsetmeniz mümkün mü?
- Sıkıntılı geçen çocukluk yıllarımdan sonra evlendim, iş hayatım olmadı. Üç kızımı büyüttüm, hepsi çalışma hayatının içinde oldular. Sonra torunlarım yaşama bağladı beni. Benim için bu hayatta en önemli şey çocuklarım ve torunlarım. Yaptığım en güzel işin de bu kitap olduğunu düşünüyorum.