Klasik müzikle ilgili olarak "Acaba ortaokul yıllarında flüt çalmak yerine müzik tarihini okusaydık, hangi eser kime ait, tınısı nedir, nasıl bir süreçte ortaya çıkmış, öğrenseydik toplumsal olarak bu müziğe bakışımız farklı olur muydu?" diye hep kendi kendime sormuşumdur.
Muhtemel bugünkünden daha iyi olurdu. Çünkü genel olarak klasik müziğe olan önyargıların temelinde, yüzyıllar içinde oluşmuş klasik müzik külliyatına vakıf olamamakla ilgili bir durum olduğunu düşünürüm. Meraklısı için bu tarihe vakıf olmak müthiş bir keşif sürecidir. Bu süreçte bir şeyler keşfettikçe klasik müziğe olan ilginiz de katmerlenir.
Serhan Bali hem meraklısına hem de klasik müziğe sıcak bakan ama çok da bu müziğin tarihine vakıf olmayanlara yönelik önemli bir yapıta imza attı: Müzikte Romantik Dönem Bestecileri.
Yeni kurulan Vakıfbank Kültür Yayınları'ndan çıkan kitapta romantik dönem bestecilerinin mercek altına alınması boşuna değil. Çünkü Bali'nin önsözde belirttiği gibi 19. yüzyıl müziği, günümüzü de biçimlendiren, bilimsel, teknolojik, ekonomik, toplumsal ve siyasal koşulların bir ürünü olmasından dolayı 21. yüzyıl insanı tarafından barok ve klasik dönemlerin müziğine kıyasla daha çok seviliyor.
Bali kitapta aralarında Verdi, Chopin, Schumann, Çaykovski, Strauss, Satie, Rahmaninov'un da bulunduğu 74 bestecinin hayatlarını, eserlerini, müziğe olan katkılarını tek tek ele alıyor. Hangi besteci, hangi koşullarda başyapıt diyeceğimiz eserlerini bestelemiş, bu eserlerin karakteristlik özellikleri neler, hangi sanatçı tarihe nasıl bir iz bırakmış, Bali'nin akıcı üslubuyla keyifle okuyorsunuz.
Bali kitabın başında '10 Soruda Müzik Tarihinde Romantik Dönem' başlığı altında bu dönemin genel özelliklerini anlatırken, klasik müziğin varolan toplumsal ve siyasal koşullar içinde nasıl şekillendiğini de anlıyorsunuz. Ki bu yaklaşımdan bestecilerin hayat öykülerini anlatılırken de vazgeçmemiş. Ayrıca onların hayatlarının nasıl dramlar ve trajediler içinde geçtiğini yazmaktan da çekinmemiş. Böylece o mit haline gelen bestecileri, yaşadıkları dönemin şartları içinde insan olarak ete kemiğe büründürüyor Bali.
Şunu anlıyorsunuz, o muhteşem eserlerin hiçbiri normal koşullarda bestelenmemiş. Sanatçıların eserlerine kah kişisel dramları, kah toplumsal şartlar etki etmiş. Dolayısıyla o kıymetli besteleri dinlerken kurduğumuz bağda aslında büyük yaşanmışlıklar var. Salt müzik yok yani... Bunları öğrenmek de az şey değil.