Yakın dönem Türkiye siyasi tarihinde yaşanılan, ustaca kurgulanmış tezgahların doğurduğu krizleri, kumpasları, komploları, içeriden ve dışarıdan yapılan müdahaleleri bir kuyumcu titizliğiyle inceleyen bir kitap var elimizde: Yönünü Şaşıran Ok: FETÖ, Kılıçdaroğlu ve Arkadaşları... Turkuvaz Kitap etiketiyle yayımlanan kitap, Emre Cemil Ayvalı imzasını taşıyor. Kendisi siyaset alanında epey donanımlı, eğitimli bir isim... Tam da Cumhurbaşkanlığı adaylığı tartışmalarının ve çeşitli siyasi oyunların gündemimizde olduğu bir dönemde, akıllardaki pek çok soru işaretinin cevabını veriyor kitap. AK Parti iktidarını sürekli "tek adamlık ve diktatörlük"le suçlayan ve bu algıyı oluşturmak ve yerleştirmek için çabalayan muhalefetin söylem ve icraatlarının izini sürüyor. Türkiye'yi ele geçirmek ve sonunda ışık olmayan karanlık bir tünele sürüklemek için kanlı eylemlere, darbe girişimine bile başvuran FETÖ'nün, Deniz Baykal'a düzenlenen kaset kumpasıyla birlikte CHP'nin söylemlerine ve faaliyetlerine nasıl sızdığını, nasıl yönlendirdiğini gözler önüne seriyor Ayvalı. Hem de tüm delilleri, basına ve sosyal medyaya yansıyan söylemleriyle. FETÖ üyelerinin sosyal medyadaki yorumları, kendi medyalarında yazdıklarıyla zamanlama olarak da, söylem benzerliği olarak da CHP ile nasıl uyumlu olduğunu şaşkınlıkla izliyoruz kitabı okurken. Tarihi "One minute çıkışı", siyasi dizayn komploları, Baykal kaseti, 7 Şubat MİT krizi, dershanelerin kapatılması süreci, Gezi Parkı provokasyonları, 17/25 Aralık yargı darbesi, MİT tırlarının durdurulması, 6-8 Ekim olayları, Savcı Selim Kiraz'ın şehit edilmesi, FETÖ medyasına operasyon, 15 Temmuz darbe girişimi, Karlov suikastı, 16 Nisan Referandum'u öncesinde bakanların Avrupa'da konuşturulmaması, Adalet Yürüyüşü, terörle mücadele operasyonları gibi konularda FETÖ ile CHP'nin neredeyse aynı cümlelerle hükümete saldırdığını ve algı operasyonları yaptığını tüm delilleriyle görüyorsunuz.
SİSTEMATİK BİR SALDIRI
Bu kitap 50 bini aşkın gazete küpürünün, binlerce sosyal medya notunun tarandığını ve bunlara kitapta yer verildiğini belirtip yazar Ayvalı'nın kitabı yazarken hangi saiklerle yola çıktığını ve nasıl bir çalışma gerçekleştirdiğini kendisinden dinleyelim: "Bu kitabın yazılma amaçlarından biri de, muhalif unsurlar tarafından haksızca 'diktatör ve fazla sert' olarak nitelendirilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın sabrının ve sağduyusunun anlaşılmasıdır. 15 Temmuz gecesi şehitliğe çok yakın olduğu anlarda bile 'Halkın üzerinde bir güç tanımadım ben bugüne kadar' diyen Erdoğan, siyasi kariyerinin tamamında sistematik ve organize saldırılarla karşı karşıya kalmış, en çok da sabrı ve sağduyusuyla bunların üstesinden gelmiştir. Kitabı okuyanlar, sadece sekiz yıllık süre zarfında bile tahammül sınırlarını zorlayan birçok saldırıyı müşahede etme fırsatı bulacaklar."
GEZİ'DE FETÖ-CHP İŞBİRLİĞİ
Gezi protestoları sırasında eylemcilerle bir araya gelip konuşan ve onlara 'Bizim Taksim ile ilgili hiçbir tasarrufumuz yok. Ne isterseniz onu yapın!' diyen dönemin İstanbul Güvenlik Şube Müdürü Mithat Aynacı'nın 15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul'da bir tankın içinde asker üniforması ile yakalanmasına dair görüntüler akıllardadır. (...) Aynacı, Gezi protestoları sırasında radikal sol gruplarla görüşmüş, onlara Taksim'de istedikleri gibi eylem yapabileceklerini söylemiş, daha sonrasında da İstiklal Caddesi'ne yürüyenlere gaz fişeği attırmıştır. Dolayısıyla, tıplı 17-25 Aralık Yargı Darbesi gibi Gezi protestoları da FETÖ'nün operasyonu olarak düşünülebilir. Bu süreçte Kılıçdaroğlu'nın tavrı, demokrasiyi korumaktan ziyade toplumdaki bölünmeden faydalanma ve kendisine iktidar alanı açmaya yöneliktir. Kılıçdaroğlu, bu protestoların çadırların yakılması ya da FETÖ'cü bazı polislerin orantısız güç kullanmasına tepkiden ziyade, Erdoğan'ın gitgide 'otoriterleşen' tutumuna yönelik bir tepki olduğunu vurgulamaktadır. Bu vurgu hem FETÖ, hem de Kılıçdaroğlu açısından oldukça işlevseldir."