- Ağrı Dağı hakkında ve fonunda bir roman yazmak nereden aklınıza geldi? Üzerine düşündüğünüz bir konu muydu önceleri?
- 1970'li yıllarda Leonard Nimoy'un
programı In Search Of'ta
Nuh'un Gemisi bölümünü izlediğimden
beri Ağrı Dağı aklımda dönüp
duruyor. Sanırım sekiz yıl önce de
Nuhçuların -kendini Nuh'un Gemisi'ni
bulmaya adayanların- dağa
düzenli olarak tırmanılmasına ve herhangi
bir kanıt bulunamamış olmasına
rağmen geminin dağda olduğuna
hâlâ inandıklarına dair internette bir
yazıya denk geldim. Yazının çıkışını
alıp, masamın üzerinde bulunan
yıllar içerisinde ilgimi çeken şeyleri
topladığım yığının üzerine koydum.
Günün birinde gözüm o yazıya takıldı
ve düşünmeye başladım, ya gemi
gerçekten oradaysa ancak gömülüyse?
Ardından biraz araştırma yaptım ve
dağdaki heyelanların geçmişini bulup
bunun hikâyenin başlangıcı için
kusursuz olacağını fark ettim. Sonrasında,
korku öykülerini sevdiğimden
ve Nuh'un iblislerle karşılaşmasının
anlatıldığı sonradan yazılma metinlerle
içli dışlı olduğumdan "Ya o iblislerden
biri gemiye bindiyse ve hâlâ
oradaysa?" diye düşündüm.
- Kitapta Türkiye ve Türk kültürü ile ilgili detaylar var, Türkiye'de bulundunuz mu hiç? Gelmediyseniz nasıl bir ön çalışma yaptınız?
- Kitap için araştırma yaparken
Türkiye'yi ziyaret etmiş kişilerle konuştum,
internet bloglarını okudum
ve tırmanışçıları Ağrı Dağı'nın zirvesine
çıkaran bir rehberle hem genel
konular hem de yükseklik hastalığı
üzerine dağ ile ilgili daha fazla şey
öğrenmek için söyleştim. Fırsatım
olur olmaz hâlâ Türkiye'ye gelmeyi
umuyorum.
- Korku ve gerilim tutkunuz nereden geliyor?
- Bu sorunun cevabını annem de
öğrenmek ister. Korku ve gerilimi
hayatım boyunca sevdim. Daha çocukken
bile korku çizgi romanlarını,
canavar filmlerini severdim, korkutucu
öyküler beni hep cezbederdi. 10 ya
da 11 yaşına geldiğimde ise Stephen
King'le tanıştım ve kaderim böyle
çizildi.
CİNLER ŞEHRİ DERİNKUYU
- Türkiye'den takip ettiğiniz, okuduğunuz yazarlar var mı?
- Yıllar önce Orhan Pamuk'un
Benim Adım Kırmızı'sını okumuş ve
çok beğenmiştim. Ayşe Kulin'in Nefes
Nefese romanı da rafımda duruyor
ancak henüz okumadım.
- Kahramanlarınızın adı Adam ve Meryem. Bu iki ismi seçmenizdeki katmanlı anlamlar nelerdir? Romandaki rollerinden de bahsedebilir misiniz?
- Meryem ve Adam dünyayı
gezen, dağa tırmanmanın da bir
parçası olduğu bu gezileriyle ilgili
kitaplar yazan, belgeseller oluşturan
maceraperest bir çift. Nişanlı olsalar
da Meryem son zamanlarda evlilik
planları yapma konusunda tereddüde
düşüyor. Adam Yahudi ve doğaüstü
olaylara inanıyor, Meryem Müslüman
olarak yetişmiş. Hikâyenin temeli Ağrı
Dağı'ndaki mağarada bulunan insanlar
-her biri farklı sosyal çevreden,
inançtan, ülkeden ve gelenekten geliyor-
ve bunun gerçekten Nuh'un Gemisi
olabileceği ve geminin içindeki
şeyin de gerçekten bir iblis olabileceği
fikri, oradaki herkesin inancını ve
varsayımlarını zorluyor. Karakterlerin
isimleri de inanç fikrini yansıtıyor.
Kimin inanmaya meyilli
olduğu, kimin diğerlerinin
peşinden gitmek istediği,
kimin başkalarının inancına
karşı çıkacağı gibi.
- Doğaüstü güçleri, yaratıkları da katmışsınız romana... Farklı kültürlerdeki doğaüstü varlıklar hakkında çalışmalarınız, araştırmalarınız oldu mu? Özellikle Müslüman kültürdeki cinler üzerine okudunuz mu?
- Hayatım boyunca yalnızca
korku öyküleri değil
halk masalları da okudum ve
bunların içerisinde farklı kültürlere
ait olanlar da vardı. Bir süre önce
The Veil adında bir fantezi üçlemesi
yazdım. İlk kitabın adı The Myth
Hunters'tı (Efsane Avcıları) ve içerisinde
söylencelerden ve folklordan
pek çok doğaüstü yaratık var. Bunları
araştırmak ise çok ama çok büyük bir
zevkti. Cin hikâyelerini çok severim.
Türkiye'de de önemli bir geleneği
olduğunu biliyorum. Bir süre önce
bir siyasetçinin rakiplerinin ona karşı
cinleri kullandığını iddia ettiği bir
haber okumuş ve 21. yüzyılda bir
insanın böyle bir şeye nasıl inanabildiğine
şaşıp kalmıştım... Ama sonrasında
benim ülkemde de böylesi akıl
almaz şeylere inanan insanlar olduğunu
hatırladım -Dünya'nın düz olması
gibi- ve cinlere inanmanın o kadar da
tuhaf olmadığının farkına
vardım.
- Şu an yeni bir roman üzerinde çalışıyor musunuz? Konusundan bahsedebilir misiniz?
- The Pandora Room
adında bir roman üzerinde
çalışıyorum ve kitapta Ağrı
Dağı'ndan bazı karakterler
de olacak. Kuzey Irak'ta
geçiyor ve eski efsanelerin
yanı sıra cinler şehri olarak
da bilinen Derinkuyu'nun
olduğu Kapadokya'dan da
esinler taşıyor.
?TRUMP DÜNYAYI TEHLİKEYE ATIYOR
- Bugünün Amerikası hakkında neler söylersiniz. Bir vatandaş ve yazar olarak Amerikalı olmak, Amerika'da yaşamak nasıl bir duygu? Avantaj ve dezavantajları neler?
- Tehlikeli bir dönemde yaşıyoruz. Donald Trump'ın açgözlülüğü, ahmaklığı ve çocukça tavırları yalnızca ABD'yi değil tüm dünyayı tehlikeye atıyor. Bunu atlatacağımıza, ülkemizi ve hükümetimizi toparlayacağımıza inanıyorum fakat o ve onun için çalışan açgözlü, bencil insanlar daha şimdiden tamamıyla tamir etmesi nesiller boyu sürecek hasarlar verdiler. İnsan hakları ve iklim değişikliği üzerinde durulması gereken en acil iki konu. İklim değişikliği çabuk, topyekun ve global bir hamleye ihtiyaç duyuyor, aksi halde insanlık yok olma yolunda kendine büyük bir zarar verecek.