17 roman, 11 çocuk kitabı, 100 kısa öykü, iki deneme kitabı, bes siir kitabı bulunan Ursula Kroeber Le Guin'in 1960'ların sonunda yazdıgı Yerdeniz serisi bir üçleme olarak tasarlanmıs ama zamanla altı kitaba ulasmıstı. Fantastik o yıllarda ya çocuk isi sayılıyor ya da henüz pulp fiction, yani ucuz edebiyat kapsamında degerlendiriliyordu. Bu türde yazılmıs seyler okumak isteyenler, Amazing Stories ya da Weird Tales gibi haftalık ya da aylık dergilere mahkumdu.
Röportajlarından anladıgım kadarıyla Ursula K. Le Guin, küçükken bu dergileri adeta yutarcasına okuyormus.
Okuma konusunda benzer süreçlerden ben de geçtigim için onu çok iyi anlıyorum, "Bir çocugun zamanla iyi bir okur olabilmesi için çokça kötü sey okuması lazım" demesi bosuna degil!
Her neyse, birçogunuzun zaten okudugunu umdugum için, Yerdeniz serisini uzun uzun anlatmayacagım.
Olaylar Ged adlı deneyimsiz büyücünün çevresinde gelisir ve biz, bir yandan bir büyüme hikayesi okuruz, bir yandan da Le Guin'in elestiren zihninin ısıgında dünyayı izler, onunla birlikte sorular sormaya baslarız. Bir süre sonra da yazarımızın minik adalardan olusan Yerdeniz âlemini yaratırken, bir bakıma bilinçdısımızın bir izdüsümünü çıkardıgını fark ederiz.
O kadim âleme dair sordugumuz her soru, aslında bizim genç dünyamızla aramızdaki çözümsüz meselelerden kaynaklanmaktadır. Ged'in zamanla ustalastıgı büyü ise sanatsal yaratıcılıga, yaratma sürecine dair bir metafordan baska bir sey degildir.
Ursula ile Ged bu iki ayrı dünyada birbirlerine paralel seyahatlere çıkar, bir bakıma birlikte büyürler...
Yerdeniz Büyücüsü ve devam kitaplarının önemi, fantastigin yüksek edebiyat sayılamayacagı yolundaki önyargıları sarsan ilk önemli adımlardan biri olmasında. Bu benzersiz serinin yaratıcısını kısaca anlatmak gerekirse;
1929'da dünyaya geliyor. Hayatındaki en enteresan ayrıntı, daha o dogmadan aileye giren bir Kızılderiliyle ilgili.
Kültürel antropolog olan babası Alfred Kroeber, Yahi Kızılderililerinin son temsilcisiyle arkadas oluyor fakat Yahi kültüründe isimlerin dillendirilmemesi gerektigi için arkadasının adını ögrenemiyor ve ona Ishi adını takıyor.
Küçük Ursula onunla hiç tanısamıyor ama aile içinde anlatılagelen Ishi hikayeleriyle büyüyor. Bazılarından o kadar etkileniyor ki, onları romanlarında kullanıyor. Mesela Ishi'nin gerçek ismini kimseye söylememesi, size muhakkak Yerdeniz aleminden tanıdık gelmis olmalı.
Çünkü Yerdeniz büyücüleri insanların, hayvanların, bitkilerin ve nesnelerin gerçek isimlerini bilmedikleri zaman ona büyü yapamıyor. Le Guin'in kitaplarında bilge varlıklar olarak karsımıza çıkan ve bu yüzden kayıp olan ejderhalarda da Ishi'den çokça iz var.
Üniversite yıllarında tarihçi Charles Le Guin'le evlenen Ursula'nın 47 yıl süren bu evlilikten Elisabeth, Caroline ve Theodore adlı üç çocugu oluyor. Hayatı boyunca Portland, Oregon'da yasıyor, hep aynı evde oturuyor.
Kitaplarını bilgisayarda yazmaya alısıyor ama internete baglanmayı reddediyor. Ona ulasmak isteyen hayranları ya da röportaj yapmak isteyen gazeteciler, evinin yakınlarındaki küçük bir gazetenin ofisine faks çekmek zorunda kalıyor. Yazmadıgı zamanlarda, ögretmenlik yapıyor, kütüphane görevlisi olarak çalısıyor.
Yazmaya baslama hikayesi pek sıradan sayılmaz ama. Portlandlı tutkulu okur Ursula K. Le Guin, bir süre sonra kendi hikayelerini yazmaya karar veriyor. Her gece çocukları uyuttuktan sonra sabahlara kadar yazdıgı öyküleri begenen yok. Hangi dergiye gönderdiyse red cevabı alıyor.
Simdi dikkatle okuyun, hikayenin en güzel kısmı burası... Ursula K. Le Guin'in annesi 60'ların basında az önce bahsettigim Ishi'yle dostluklarını, ondan neler ögrendigini anlatan bir kitap yazıyor ve inanılmaz bir basarının sahibi oluyor. Baskı üzerine baskı yapan kitabın satısları yüz binleri buluyor.
Ve artık çok ünlü bir yazar olan anne, yayıncısına kızının öykülerini götürüyor. Sonrası, iste hep bildigimiz seyler... Öyküleri novellalar, romanları seriler izliyor. Yazarın Yerdeniz, Mülksüzler, Karanlıgın Sol Eli, Dünyaya Orman Denir gibi önemli kitapları bundan sonra yayımlanıyor.
Devreye kurtarıcı bir feminen güç olarak anne ile kadim bilgeligin timsali Ishi'nin girmesi, tam da Le Guin dünyasına uyacak bir sey degil mi?
KENDİ SÖZLERİYLE URSULA
? "Yazar dediğimiz kişi bu işi tek başına yapmaz. Okunmayan öykü, öykü değil, ölü ağaç gövdesinden üretilmiş bir malzemenin üzerine atılmış siyah çentiklerdir. Bu çentikleri canlı hale getiren kişi okurdur. O okuduğu için yaşayan bir şeye, bir öyküye dönüşürler."
? "Özgürlük ağır bir yüktür; ruhun kolayca sırtlanamayacağı kadar büyük ve tuhaf... Sana bahşedilmiş bir armağan değildir özgürlük, bir tercihtir. Zor olanı tercih."
? "Aşk taşa değil ekmeğe benzer. Orada öylece durup beklemez. Her seferinde onu yoğurmalı, mayasını yenilemeli, yeniden üretmelisin."
? "Hepimiz kendi hayatlarımızı yeniden icat etmeyi, kendi usullerimizle onu gerekirse defalarca inşa etmeyi öğrenmek zorundayız. Şayet başaramazsak, hayatlarımızı bizim yerimize başkaları inşa edecektir."
? "Devrimi satın alamazsın. Devrimi yaratamazsın. Bu konuda elinden gelen tek şey, devrimin ta kendisi olmaktır. Devrim ruhundadır. Değilse de zaten yoktur."