İki yıldır Nobel Edebiyat Ödülü'nü sıra dışı adaylara veren İsveç Akademisi kendisinden bekleneni yaptı ve tekrar yüzünü edebiyata döndü. Geçen sene Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı Bob Dylan, bir önceki yıl da Belaruslu araştırmacı gazeteci Svetlana Alexievich edebiyat dünyasının nefesini tutarak beklediği ödüle layık görülmüştü. Kısık da olsa itiraz seslerinin yükseldiğinin farkında olan akademi bu yıl tercihini romanlarında İngiliz klasikleriyle Japonlara has minimal anlatım tarzını harmanlayan Kazuo Ishiguro'ya verdi.
Şu an 62 yaşında olan Kazuo Ishiguro Japonya'nın Nagazaki şehrinde doğdu. Bugün de hayatta olan ve oğluyla şüphesiz büyük gurur duyan annesi atom bombasından sağ bir şekilde kurtuldu. Ve henüz beş yaşındayken babasının Ulusal Oşinografi Enstitüsü'nde çalışmaya başlaması üzerine ailesiyle birlikte İngiltere'ye taşındı. Ishiguro ailesinin hiçbir zaman göçmen gibi bir şekilde yaşamadığını çünkü her zaman geri dönmeyi düşündüğünü anlatıyor o günler sorulduğunda.
HAYALİ MÜZİSYENLİKTİ
Ishiguro Kent Üniversitesi'nde İngilizce ve felsefe eğitimi aldı. Müziğe her zaman büyük merakı vardı. Hatta şarkı sözleri yazıyor ve elinde gitarı olmadan evden çıkmıyordu. Bugün bile hâlâ canı sıkıldığında yaptığı ilk şey gitarına sarılıp biraz tıngırdatmak. Ancak mezun olduktan sonra Londra'da sosyal hizmetler görevlisi olarak çalışmaya başladı. East Anglia Üniversitesi'nde Malcolm Bradbury'den yaratıcı yazarlık eğitimi aldı ve yazarlık kariyerinin ilk dönemlerindeki akıl hocası Angela Carter'la tanıştı. 1981'de üç kısa hikâyesi yayımlandı ve Ishiguro o tarihten beri sadece yazarlık yapıyor. Romanları 30'dan fazla dile çevrilen Kazuo Ishiguro, karısı ve kızıyla birlikte Londra'da yaşıyor.
Ishiguro bugüne kadar sekiz roman yazdı. Avunamayanlar, Beni Asla Bırakma, Değişen Dünyada Bir Sanatçı, Gömülü Dev, Günden Kalanlar, Noktürnler - Müziğe ve Günbatımına Dair Öyküler, Öksüzlüğümüz, Uzak Tepeler.
RUHUMUZDAKİ DİPSİZ UÇURUM
Ishiguro'nun çoğu romanı geçmişte geçiyor ve en sık tekrarlanan tema hafıza. Zaman ve kendi kendini kandırma sıklıkla kullandığı diğer öğeler. Yazar Gömülü Dev dışındaki bütün romanlarını birinci tekil şahıs anlatıcının ağzından kaleme aldı. Karakterlerinin defolarını okurla paylaşmaktan çekinmedi. Romanları genellikle tamamlanma hissiyle kapanmayan Ishiguro kahramanlarının sorunlarının geçmişte gömülü kalmasını tercih etti. Tam da bu sebeple Nobel Ödülü'nü veren İsveç Akademisi, ödül gerekçesinde Ishiguro'yu, "büyük bir duygusal güce sahip romanlarında, dünyayla bir bağlantımız olduğu yanılsamasının altında yatan dipsiz uçurumu açığa çıkaran" bir yazar olarak tanımladı.
Eserleri basılmaya başladığı günden itibaren eleştirmenlerin hiçbir kalıba koyamadığı bir yazar oldu. Tıpkı hayatlarının ilk yıllarını uzak diyarlarda, bambaşka bir kültürle geçirip sonradan İngilizleşen Salman Rushdie ve Timothy Mo gibi...
Ishiguro'nun tür tartışmalarını körükleyen bir eseri de Beni Asla Bırakma adlı kitabı. Çıktığı dönemlerde distopik bir çizgide ilerleyen bu romanın hangi türe dahil olduğu okurlar ve eleştirmenler arasında uzun uzadıya tartışıldı. Bu soruya tam bir yanıt hâlâ verilemedi.
BEYAZPERDEYİ DE FETHETTİ
En ünlü romanı Günden Kalanlar 1989'da yayımlandı ve 1993'te sinemaya uyarlandı. Başrollerinde Anthony Hopkins ve Emma Thompson'ın yer aldığı film en az roman kadar beğeni topladı ve sekiz Oscar adaylığı elde etti. Ishiguro'nun beyazperdeye yansıyan bir diğer eseri Beni Asla Bırakma oldu. Keira Knightley, Carey Mulligan ve Andrew Garfield'in oynadığı film bilimkurgu türünün en sert örneklerinden biri olarak nitelendirildi.