İstiklal Marşı şairimiz Mehmed Âkif Ersoy hakkında birçok eser kaleme alındı. Hayatı, şiirleri, düşünce ufku hakkında yazılan eserler arasında yakın dostu Süleyman Nazif'in kaleme aldığı Mehmed Âkif isimli kitap en dikkat çekenlerinden. Yakın dostunun gözünden Mehmed Âkif'i merak edenler için iyi bir kaynak eser. Mihrabad Yayınları tarafından yeniden basılan ve okuyucuyla buluşturulan kitapta Âkif'in fikirleri, eserleri ve dünyaya bakış açısı hakkında çeşitli anekdotları gözler önüne seriyor. Şairimizin dünyasında okuyucuyu bir gezintiye götüren Süleyman Nazif, Mehmed Âkif'i milli şair olma yoluna götüren sürecin altyapısını çocukluk yıllarından aldığını vurguluyor. Yazar, "Fesinin imamesinde püskül yerine sade bir boncuk bağlı bulunan o yeşil sarıklı çocuk, garbın tabiî ve edebî ilimlerini okuyup öğrenmekte hiçbir vakit taassup göstermedi. Okudu, öğrendi. Okuttu, öğretti. Bununla beraber o yeşil sarık altında yeşermeye başlamış olan iman ağacı, müsbet ilimlerin telkin ettiği şiddetli rüzgârla yıkılmadı. İnanışını taklitten tahkike ulaştırdıktan sonra, Mehmed Âkif daha kavi bir Müslüman olmuştur. Hazreti Muhammed'in (s.a.v) bereketli nefesi, şairin her mısraında açıkça görülür. Mesela tasvir ettiği bir manzaradan coşan nefret hislerini bile, ona dinî terbiyesi ilka etmiştir" cümleleriyle anlatıyor milli şairi. Süleyman Nazif, kitapta edebiyatçı kimliğinin derinlemesine analizinin yapıldığı bölümlerin dışında Mehmed Âkif'i Mehmed Âkif yapan kişiliğinin özelliklerini aktarıyor: "Mehmed Âkif kadar, ayıplardan ve kötülüklerden nefret eden pek az adam gördüm" diyor misal. Şairliğinin yüceliğine değinirken "Hasta gönlümde ey gam-ı âlem/Gizli bir mâkes-i elem buldum beyti, istekleri yerine gelmeyen yazarından, yani benden ziyade Safahat şairinin konuşma lisanına yakışır. O, tahakküm ve zorbalığın, hakka ve güce yetmeyene musallat olan her kuvvetin amansız düşmanıdır. Nerede bir zayıflık, yokluk, nerede bir sefalet çaresizliği ve sarılacak bir yara görür ve işitirse onlara karşı yalnız kalemini ağlatmakla iktifa etmez, yardım kucağını açarak imdada da koşar" diyerek Âkif'in yüreğinin büyüklüğüne dikkat çekiyor. Âkif'in bir sanatkar olarak portresini ortaya koyan Süleyman Nazif, o dönem bir araya gelen edebiyatçıların sohbetlerinden anekdotlara da kitapta yer verirken, dönemin edebiyatına yaklaşımına da mercek tutuyor. İstiklal Marşı şairimizin dindarlığını vurgularken, İslam dünyasının o dönem yaşadığı problemlere ve çektiği acılara karşı duruşunu okuyucuya aktarıyor.
İNSAN OLARAK MEZİYETLERİ
Mehmed Âkif'in insan olarak meziyetlerini aktaran yazar, onun yetiştiği çevreyi, fikri mulahazaları, şairin duygu yoğunluğunu, hayatındaki zorlu mücadelesini en öz şekilde sunuyor. Birlik, beraberlik ve mücadele ruhunu sunan mısralarına da göndermeler yapıyor kitapta. Milli şairimiz hakkında yazılan ilk kitap olma özelliğini taşıyan kitap, Mehmed Âkif hakkında yazılan biyografi kitaplarından da farklı. Yakın dostunun gözünden Mehmed Âkif'i okumak isteyenler için ideal.
DOSTLUKLARI EDİRNEKAPI'DA DEVAM EDİYOR
Cemil Meriç'in 'nesir üstadı' olarak kabul ettiği Süleyman Nazif (29 Ocak 1870-4 Ocak 1927), 1870 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. Devrin tanınmış simalarından şair ve tarihçi Said Paşa babası, annesi ise bir aşiret reisinin kızı olan Ayşe Hanım idi. İyi bir eğitim alan Süleyman Nazif, bazı vilayetlerde valilik yaptıktan sonra tamamen yazarlığa yöneldi. Düşüncelerini gazetelerde yazdı. Şiirlerini, mektuplarını, makalelerini kitaplaştırdı. Süleyman Nazif, vatan, şerefli bir tarih ve millî ızdıraplar için edebiyat anlayışıyla yazdı yazılarını. Safahat'ın şairi Mehmed Âkif ile hayatları boyunca dostlukları devam etti. Mehmed Âkif Ersoy ile Süleyman Nazif'in ahiret komşuluğu da Edirnekapı Şehitliği'nde devam ediyor.