Murathan Mungan'ın kimi eski yazılarından oluşan deneme kitabı
Tuğla, adıyla dikkat çekiyor.
Tuğla ilk olarak 'hacimli' bir kitap çağrışımı yapsa da, Mungan'ın bu adı seçmesinin başka bir nedeni var: "Yeniden gün ışığına çıkmasını istediğim ilk yazılarımdan başlayarak beni adım adım bugüne taşıyan yolu ören tuğlalardan bazı örnekleri bir araya getirmek istiyorum yalnızca. O anlamda tuğla." Başka bir deyişle bu kitapta bir anlamda, bir Murathan Mungan retrospektifine tanık oluyoruz.
Tuğla'nın bir diğer özelliği de Mungan'ın en eski tarihlilerine dek uzanan geçmiş yazılarını topladığı son kitabı olacak olması... Yine Murathan 95'te de olduğu gibi bu kitabın arkasında da yazarın bugüne dek çeşitli mecralarda yayımlanan tüm yazılarının kapsamlı, kronolojik bir listesi yer alıyor. Edebiyat tarihçileri ve eleştirmenler için de kaçırılmayacak nitelikte bir işleve daha sahip kitap.
SOSYO-KÜLTÜREL TARİHİMİZE BİR BAKIŞ
Mungan'ın notlarından bu kitabı hazırlayış sürecinin onun üzerinde de etkileri olduğunu öğreniyoruz: "Geçmiş yazılarıma şimdi buradan baktığımda ahlaki ve felsefi tutarlılığın her zaman temel değerlerimden biri olduğunu; hemen her şeyin sadece siyasetle açıklandığı yıllarda psikolojik ve sosyolojik dinamiklere gereken önemi verdiğimi ve 'Türkiye meselelerini' her zaman dert ettiğimi görüyorum." Kendi yazarlığıyla ilgili fark ettiği durumlardan biri ise 80'lerdeki dilinin bir denemeci olarak yeterince olgunlaşmamış olduğu olmuş. Mungan'ın bu kitabı hazırlamasının en önemli nedenlerinden biri ise yalnızca günümüz eserleriyle çevrelenmiş bir dünyada yaşayan genç okura, bir yazarın evveliyatından, nasıl biçimlenip bugünlere eriştiğinden bahsedebilmek... Mungan, kitabının içerik seçimine dair ise şunları söylüyor: "Diğer deneme kitaplarıma kıyasla
Tuğla'nın okur genelinden çok, Murathan Mungan meraklılarının ilgisini çekecek, özel olarak o kesime seslenmeyi amaçlayan bir kitap olduğunu söyleyebilirim. İnanıyorum ki bir çeşit arşiv özelliğine sahip bu tarz kitaplar, eleştirmenler, araştırmacılar, edebiyat tarihçileri için de belge niteliği taşır. Özellikle Türkiye solunun o günlerdeki gündemi için erken sayılabilecek cinsel politika, kadın sorunları, eşcinsellik, çevre duyarlığı, tarihsel ve kültürel mirasın korunması, her türden ötekileştirme politikası gibi konularda söz alma çabalarımı belgeleyen bazı yazılar, fikri ağırlıklarından çok, bu nitelikleriyle kitaba alındılar." Mungan,
Tuğla'yı her biri kendi içinde bir bağlam oluşturan bölümler olarak tasarlamış. İlk İmzanın Gölgesi adını taşıyan ilk bölümde, 80'li yılların kaotik ortamında, özellikle 12 Eylül sonrası farklılaşan iklimde, yazarın yayımlama imkanı bulamadığı, ancak o dönem kaleme aldığı, bir dönemin 'devrimci' ruhunu genç kuşaklara yansıtmak açısından da ayrı bir öneme sahip olan, siyasi ve sosyolojik yazıları yer alıyor. Mungan'ın bu yazılarına dair dikkat çektiği iki önemli nokta var bu arada. İlki, bu yazılarda sözü edilen sorun ve durumların günümüzde de varlığını aynen ya da farklı biçimlerde hâlâ sürdürüyor olması. İkincisi ise yazılarında her zaman, devrim yapabilmenin temel şartı olarak 'yeni insan' yaratmanın önemine dikkat çekiyor olması... İkinci bölüm olan Öteberi Arasında'da, daha o zaman bile yitip gitmekte olan klasik saz eserleri ve bestecilerine dair bir yazının yanı sıra 80'lerde otel yapılması istenilen Taşkışla binasına dair bir yazı da yer alıyor. ,Yine aynı bölümde yer alan 80'lerde ilk örnekleri görülen faili meçhul eşcinsel cinayetlerine dair -maalesef- tamamlanamamış bir diğer yazısı da yine bugüne dek uzanan bir soruna dair geçmişe dair düşündürüyor. Üçüncü bölüm Kitabını Bulamamış Yazılar, Mungan'ın maalesef pek sık yapmadığı kitap eleştirilerinden oluşuyor. Meraklısı için mücevher değerindeki bu yazılarından Mungan'ın o zamandan Juan Rulfo gibi bizde çok geç keşfedilmiş Latin Amerikalı yazarlara ya da eşcinsel edebiyatının öncülerinden James Baldwin'e ve eserlerine dikkat çekmiş olduğunu görüyoruz.
YAZARIN SERÜVENİ
Çakım
Alevi, Ahmed Arif ve Cemal Süreya'ya dair iki kısa güzel yazıdan oluşurken; bir sonraki bölüm olan Edebiyat Mutfağı, bu konuda benim gibi kalem oynatmaya çalışan kişileri özellikle mutlu edecek bir sürpriz gibi aniden beliren edebiyatımızdaki 'mutfak' mevzularından ve özellikle de 'pisboğazlardan' bahsediyor. Yemek ile ilgili bölümün ardından ruhun gıdası olan müzikten bahseden bir bölüm geliyor. Kitabın bölümlerinden biri yalnızca Mungan'ın değil, tüm edebiyat ve kültür meraklıları için çok sayıda sürpriz içeren yazılardan oluşuyor. Ama belki de bunların içinde en sürprizli ve hüzünlüsü; Mungan'ın İsmet Ay, Duygu Asena gibi müteveffa dostlarının ya da artık üstünden Tarlabaşı Bulvarı'nın geçtiği İstanbul'daki ilk evinde çekilen Türkan Şoray'lı
Hayallerim Aşkım ve Sen filminin setinden fotoğrafların eşlik ettiği anılar ve tanıklıkların yer aldığı Resimli Kitap adlı bölüm oluyor.
Tuğla, yalnızca Murathan Mungan'ın yazarlık serüveni ve gelişimine dair bir fikir edinmek için özenle seçilmiş 'küçük tuğlalardan' oluşan bir edebiyat ziyafeti çekmekle kalmıyor, çeyrek yüzyılı aşkın sosyo-kültürel tarihçemize dair de önemli tanıklıklar ve izler içeriyor.
Tuğla
Murathan Mungan Metis Yayınları Deneme 276 s., 20 TL