Eflani ilçesinin çeşitli köylerinde 16 yıl imamlık yapan Hüseyin Lütfi Ersoy Eflani, Karabük ve bölgenin tarihi, fauna, folkloru hakkında bir çok araştırma yaparak, dil, lehçe, şive, adet, gelene, görenek, hurafe, camiler, türbeler, çeşmeler ve arkeoloji hakkında 8 kitap yazdı. Eflani'nin artık yapılmayan ve unutulmaya yüz tutan yemeklerini anlattığı kitabına ise 'Eflani yemek kültürü ve Eflani mutfağı' adını verdi.
İmamların sadece görevlerinin dini bilgileri insanlara anlatmak olmadığını belirten Ersoy; "1995'te Eflani'nin Sefer köyünde fahri imam olarak göreve başladım. 1997'den beri de kadrolu imam olarak görevimi icra ediyorum. İmamlığa bize verilen misyon ve vizyon gereği hem dinimizi, hem de milletimizi nasıl memnun ve mutlu edebiliriz çabası içinde görev yaptığımız köyler de elimizden geldiği kadar bazı araştırmalar yaptık bu araştırmalar sonunda Eflani, Karabük ve bölgenin tarihi, fauna, folkloru hakkında bir çok araştırma yaparak, dil, lehçe, şive, adet, gelene, görenek, hurafe, camiler, türbeler, çeşmeler ve arkeoloji hakkında bilgileri 8kitap da topladık. Bu eserleri Bayram, Kadir geceleri, cenaze veya Mevlit gibi toplantılarında halkımızdan duyduğum hikaye, mani, aynı zamanda masal yöre ile ilgili farklı, farklı deyişleri, lehçeleri, şiveleri not alarak yaptığım araştırmalar ile meydana getirdim." dedi.
İLK KİTAP 2002 YILINDA YAYINLANDI
İlk kitabının 2002'de yayınlandığını belirten Ersoy; "Hikayeler ve Renkli Şiirler" adlı ilk kitabım, yöreye ait bir konunun hem hikayesi hem de şiir ile anlatımın yapıldığı 100 sayfalık bir kitaptı. Daha sonra 2005 yılında "Eflani Tarihi ve köyleri" isimli eser yayınlandı. Bu kitabımda toponomi bilgisinden yararlanarak Eflani'nin köy ve mahallerin isimleri ve tarihleri anlatılıyor. 2007'de Kanuni Sultan Süleyman döneminde bizim bölgemizi de kapsayan Taraklıborlu kazasının tutulan nüfus, evliye, derviş, müderrislerin kayıtlarının tutulduğu muhasebe kayıtlarını Osmanlıca'dan Türkçe'ye çevrildiği bir kitap yayınladım." şeklinde konuştu.
KARABÜK'ÜN TARİHİ ROMA DÖNEMİNE DAYANIYOR
Karabük tarihinin milattan önce 1400'lü yıllara dayanan tarihinden günümüze kadar olan bu coğrafyanın belgelendiği eseri 2009'da hazırladığını belirten Ersoy; "Karabük tarihi denildiğinde Demir Çelik'in kurulmasından öncesi dile getirilmemektedir. Hâlbuki Roma ve antik eserlerde yer alan Sora antik kentinin merkezi Karabük il merkezidir. M.Ö Bin 400 yıllardan günümüze kadar Karabük ve coğrafyasını araştırdık. Bu eserimiz de Sora kentinin neresi olduğunu, Bahattin Gazinin kim olduğunu, Karabük köyü hakkında Ferman yayınlandığını, Demir Çelik temel atma süreçleri gibi tüm tarihi ve kültürü anlattığımız 250 sayfalık bir eser. Bu eser hazırlanırken 25 bin sayfa kitap ve 3 bin sayfa Osmanlı arşiv belgesi tarandı. Bu eseri zamanın valisinin destekleri Valimiz İzzettin Küçük destekleri ile basıldı. Bu sayede Karabük çok değerli eser kazanmış oldu." dedi.
BASKIYA HAZIR 2 ESERİM VAR
2 eserinin baskıya hazır olduğunu belirten Ersoy "Bir kitabım Karabük Demir Çelik Fabrikaları ile ilgili. 17 Şubat 1923'de toplanan İzmir Kongresi'nden günümüze kadar Demir Çelik Fabrikasının hangi aşamalardan geçtiğini belgeleri ile anlatan bir eser diğeri ise Ovacık ve Eskipazar'ı içine alan Kanuni Sultan Süleyman döneminde Viranşehir kazası olarak adlandırılan bu yerlerin kayıtlarını Osmanlıca'dan tercüme ederek hazırladığım bir eser. Kitaplar basılırsa gençlerimize iyi bir bilgi kaynağı olacaktır. Ayrıca 3 kitap içinde çalışmalarını sürdürüyorum." dedi.
İMAM BOŞ OLMAMALI
İmamlarının bilgi dağarcığının dolu olması gerektiğini belirten Ersoy" İmam eğer bir konuya hâkimse vakıfsa, özgüveni yerinde ise o millete o kadar ışık tutar, ayna olur, yol gösterir. Toprak altında kaldığı için unutulanları bilmeli, çıkarmalı halkı ile paylaşmalı. İmamların bilgi dağarcığı dolu olmalı. Bir İmam Kuran-ı Kerim'i, kıratı, fıkhı bilebilir. Bu onun mesleği. Ama içinde yaşadığı coğrafyanın tarihini, kültürünü, gelenek ve göreneklerini, adetini yemeğini az buçuk bilmeli. Çünkü her birinin içinde neredeyse 4 bin yıllık iz barınıyor. Dağdan toplanıp tuz ile bekletilerek yapılan bir bardak sirkenin içinde bile bir kültür, bir duygu, bir düşünce ve bir millete ait bir şey var." ifadelerini kullandı.
İmamlığın geçmişte halkımıza yanlış tanıtıldığını ama imamların hem dünya hem de ahiret için yol gösteren kişi olduğunu sözlerine ekledi.