Mandalina üretiminde Türkiye'nin önemli noktalarından Gümüldür'de Türkiye'nin her köşesinden gelen Uluslararası Damla Gönüllüleri Derneği üyeleri tarafından hasat edilen mandalinalar ihtiyaç sahipleriyle buluşturuldu. Mandalina Hasadı sırasında "Gıdanı Arkada Bırakma" temasıyla düzenlenen online panelde Türkiye'de gıda kaybının önlenmesi için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Türkiye'de gıda arz zincirinin tarımsal üretim aşamasındaki toplam kayıp miktarının yaklaşık olarak 13,7 milyon ton olduğunu belirten Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Hayrettin Uçak, meyve sebze üretiminde de 9,48 milyon ton kayıp yaşandığına işaret etti. Uçak, "Türkiye'nin toplam meyve ve sebze üretimi 53 milyon ton civarında olup bunlarda hasat sonrasında meydana gelen ürün kayıpları, türlere ve çeşitlere göre yüzde 15-50 arasında değişmektedir" diyen Uçak, "Meyve sebzede kayıplar hasattan itibaren tüketime kadar zincirin birçok aşamasında karşımıza çıkıyor. Plansız üretim, ürünün özensiz hasat edilmesi, elverişsiz depolama koşulları, yetersiz paketleme, nakliye sırasında soğuk zincirin kırılması, satış sürecinde koşullarının uygun olmaması veya satış süresinin uzaması ürünün tüketiciye ulaşana kadar kayba uğramasındaki temel faktörlerdir. Yanlış tüketim alışkınlıkları da bu kayıplara eklendiğinde bazı ürünlerde yüzde 40'lara kadar kayıplar yaşanabiliyor" diye konuştu.
UYGUN OLMAYAN ÜRÜNLER SANAYİYE YÖNLENDİRİLEBİLİR
Kayıplar için alternatif üretim olanakları yaratmanın mümkün olduğunu aktaran Uçak sözlerini şöyle sürdürdü: "Öncelikle sofralık üretim için gerekli standartları karşılamayan ürünler sanayiye yönelik üretimde değerlendirilmekte, bu sanayi ürünleri de ülkemize ihracat yolu ile önemli döviz kazandırmaktadır. Meyve suyu, konserve, reçel gibi sanayiye dönük üretim alanları dışında meyve sebze atıklarından gübre üretilebilir. Bioenerji üretimi için önemli bir alternatif yaratılabilir. Hem kamu kuruluşları hem de özel sektörün ortak çalışmaları ile mümkün meyve sebze atıkları bu şekilde değerlendirilebilir. Yurtdışında bunun örnekleri vardır. Ama bizim atıklardan alternatif üretim alanları geliştirmekle birlikte atıkları nasıl en aza indirebileceğimize de kafa yormamız çok önemli diye düşünüyorum. Bunun için de konuşmamın başında söylediğim kayıp oranlarını en aza indirmek için hasat tekniklerinden ilaçlamaya, depolama ve paketleme tesislerindeki görevlilerden perakende sektörüne kadar geniş çaplı bir bilinçlendirme ve eğitim çalışması yapılabilir."
İŞLETMELERE YAKIN DEPOLAMA TESİSLERİ KURULMALI
Meyve-sebze sektöründe yaşanan kayıplarda hasat sonrası dönemdeki kayıpların önemli bir yer tuttuğu bilgisini veren Başkan Uçak, "Bu da yüksek kalitede ürün miktarının düşmesine neden olmaktadır. Buna bağlı olarak maliyetler artmakta ve rekabet gücümüzü olumsuz etkilemektedir. Genel olarak işletmelerimizin kendilerine ait yeterli depolama alanları bulunsa da piyasada fazla talep söz konusu olduğunda ve tarla/bahçede zamanında hasat edilmediği zaman depolama sürecinde bazı fizyolojik bozukluklar oluşabilmektedir. Hasadın zamanında yapılmamasının etkisini de göz önüne aldığımızda; Belediyelerin iştiraki ile işletmelere yakın alanlarda depolama tesisleri kurulabilir. Böylelikle hasat zamanı nedeniyle meydana gelen gıda kayıplarda azalmış olur. Yine aynı şekilde meyve sebze hallerinde kayıplar özellikle altyapı yetersizliği nedeniyle yüksek boyutlara ulaşabilmektedir. Bunu önlemek amacıyla meyve sebze hallerinde yeterli miktarı depolayacak şekilde soğuk hava depolarının kurulması çok önemlidir" ifadelerini kullandı.
SOĞUK ZİNCİR KIRILMAMALI
Meyve ve sebzenin sağlıklı olarak tüketiciye ulaştırılması için soğuk zincirin hasattan ihracata veya tüketime kadar kırılmaması gerektiğine vurgu yapan Uçak, "Maalesef ihracat aşamasına gelene kadar taşıma sırasında soğuk zincirin birçok kez kırıldığına şahit oluyoruz. Böyle olunca da ürünlerimizde kalite kaybı oluyor. Bu altyapı sorunlarının bertaraf edilmesi için yapılacak altyapı yatırımları maliyetli görünse de Tarım ve Orman Bakanlığı, TÜBİTAK, Kalkınma Ajansları ve Uluslararası Kuruluşların bu yatırımlara ilişkin proje çağrıları oluyor. Bu çağrılara sektör olarak biraz daha yakın olmamız ve özel sektör teşebbüsleri ile projeler üretmemiz gerekiyor" diye sözlerini noktaladı.
ÖZEN: "BU PROJEYLE HERKES KAZANIYOR"
Gönüllü Son Hasat Projesi'nde, "Gıdanı Koru Sofrana Sahip Çık" mantığıyla gıda israfını önlemeyi amaçladıklarını ifade eden İzmir Tarım ve Orman İl Müdürü Mustafa Özen, Türkiye'de üretilen ürünlerin üçte birinin tüketmeden kaybedildiğini dile getirdi. Özen, "Bu çok ciddi bir rakam, bizim bunu minimize etmemiz lazım. Ekonomik değeri kalmamış, artık satmaya ve pazarlamaya değer bulmadığı ürünleri üreticiler hasat etmiyorlar. Bunun teknik anlamda da şöyle bir zararı var. Bitkilerdeki zararlılar hasat edilmeyen ürünleri kış mevsimini geçirmek için kullanıyorlar. Üreticilere hep söylediğimiz bu ürünleri satmayacaksanız dahi dalında bırakmayın, dibine düşeni de dibinde bırakmayın tarladan uzaklaştırın diyorduk. Bu son hasatla bunu da yapmış oluyoruz. Gönüllü üniversite öğrencilerimizle hasat ettiğimiz ürünleri Konak İlçemizdeki bir vakıf aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ücretsiz olarak veriyoruz. Burada başından itibaren birçok faydayı birleştirmiş oluyoruz. Hem israfı önlüyoruz, hem ihtiyaç sahiplerine ürünleri ulaştırıyoruz, hem gönüllüler tarafından hasat ediyoruz, hem de teknik anlamda bizim yıllardır söylemiş olduğumuz zararlı organizmaların bahçelerde kalan ürünleri konukçu olarak kullanmasının önüne geçiyoruz. Bu ürünleri tarladan uzaklaştırıyoruz" şeklinde konuştu.