İş bulmak için türlü yollara başvuran gençler bir de engelliyse hayat onlar için çok daha zor oluyor. Bu konuda yaşadıklarını kısa süre sonra raflarda olacak 'İş hayatında ben de varım' adlı kitapta toplayan Yaşar Salt ile iş hayatında engelli olmanın zorluklarını konuştuk. İşverenin "Engelli" olan kişiyi, engel oranına göre kategorize ettiğini belirten Salt, şunları söylüyor: "Engeli ve oranı az olan kişi ile tekerlekli sandalye ve çeşitli yardımcı aparat kullananlar eşit iş bulma şartlarına sahip değil. Yani engel oranı az olan kişilerin iş bulabilmesi daha ağır engelli kişilere göre çok daha kolay. İşveren için kesinlikle tekerlekli sandalye ve başka yardımcı aparat kullanmıyor olacaksınız. İşveren engeli kategorize ediyor ve daha çok ortopedik engelli kişileri değerlendirmeye alıyor. En önemli olan ise yüksek performans beklentisi... Engelli kişiyi hayata kazandırmak yerine, sağlıklı bireyden bekleneni, engelli olandan da bekliyor." İşim hayat kaynağım İş bulmak için bir yıl İŞKUR üzerinden şirketlerle sürekli görüşmeler yaptığını anlatan Salt, "İşveren için rahatsızlığınızın ne olduğu ve engelinizin oranı çok önemli. Benim rahatsızlığım (serebellar sendrom ataxi) nörolojik vaka olduğu için başvurularıma hep olumsuz döndüler. Her görüşme sonrası 'biz size döneriz' sözünü duymaktan psikolojik olarak yıkılmıştım. Sonrasında Ikea ile yollarım kesişti. 12 yıldır Ikea'dayım" dedi. Ikea Türkiye'nin yaşam kaynağı ve hayat sevinci olduğunun altını çizen Salt, "Perakende şirketlerinin hiçbirinin engelli uzman statüsünde çalışanı yok. 2006'da yüzde 50 engel oranıyla normal çalışan olarak başladığım şirketimde bugün yüzde 83 engelliyim ama uzman statüsüne çıktım" diye konuştu.