Küresel piyasalar 2014 yılına genelde yönsüz girdi. ABD işsizlik verilerinin açıklanması öncesinde dar alanda dalgalanmalar devam etti. Geçen hafta siyasetin piyasa üzerindeki etkisi azalırken fiyatlar yeni seviyelerde dengelenme eğilimi gösterdi. Siyasetin etkisi azaldı ama tam olarak dağılmadı, bu nedenle döviz kurları yüksek seviyelerini korumaya devam etti.
Cuma günü açıklanan işsizlik verileri ABD Merkez Bankası'nın tahvil alımları programı konusunda yeni bir belirsizlik yarattı. ABD'den son gelen veriler ekonominin hızlı büyüdüğüne dair bir izlenim doğmasına neden olmuştu ama tarım dışı istihdamdaki artış beklentilerin çok altında kaldı, 200 bin civarında yeni istihdam beklenirken gelen rakam 74 bin oldu.
Bununla birlikte ABD'de işsizlik oranı yüzde 6,7'ye düştü. Bu da işgücüne katılım oranının düşmesinden kaynaklanıyor. İstihdama katılım oranı yüzde 62,8 ile 35 yılın en düşük seviyesinde. Uzun süre iş bulamayanlar, işsizlik maaşından yararlanamadıkları gibi istatistiklerden de düşüyor. İşgücüne katılım rakamı 2008 krizi öncesinde olduğu gibi yüzde 67 civarında olsa işsizlik oranı yüzde 11-12 düzeyinde çıkacak. Katılım oranındaki azalmanın farklı ve geçerli nedenleri olsa da işsizliğin gerçekten ciddi biçimde azaldığını iddia etmek mümkün değil. Zaten Fed'in görevden ayrılan başkanı Ben Bernanke de bu durumu kabul etmişti.
Fed'in tahvil alımlarındaki indirimi, her ayki toplantıda 10'ar milyar dolarlık dilimlerle sürdürmesi bekleniyor.
Ancak kötü gelen işsizlik verilerinin ardından bu ayki toplantıda indirim ihtimalinin azaldığı görüşü ağır basıyor. Parasal genişlemenin aynı hızda süreceği beklentisi son dönemde satış baskısı altında kalan gelişen ülke borsalarına alım gelmesine neden oldu. Euro, dolar karşısında değer kazanırken, altın ve gümüş yukarı yönde hareketlendi. Parasal genişleme politikalarından çıkış tartışılırken bu dönemin ana eğilimi piyasaların sürekli dalgalanması. Bu nedenle gelişen piyasa borsalarındaki yükseliş eğilimi çabuk dağılabilir.
Makul değer ne?
Dünyanın en büyük yatırım bankası ve en büyük spekülatör mali kuruluşu olarak bilinen Goldman Sachs, 3 Ocak tarihli raporunda TL'nin makul ya da gerçek değerine (fair value) geldiğini yazdı. Buna göre lira, 2006 yılından bu yana ilk kez makul değerine geldi ve piyasalarda yaptığı tartışmalı işlemler ve analizler nedeniyle "vampir mürekkep balığı" olarak adlandırılan kuruma göre liranın dengelenme süreci daha sona ermedi yani düşmeye devam edebilir.
Lira çeşitli nedenlerle daha fazla baskı altında kalabilir ve düşüşü sürebilir. Benim anlamadığım nokta bir para biriminin nasıl on yıl boyunca gerçek ya da makul değer olarak adlandırılan seviyeden ortalama yüzde 15 hatta zaman zaman yüzde 25 değerli şekilde işlem görebildiği. Bu seviye gerçek değeri yansıtıyorsa nasıl oldu da lira 10 yıl boyunca sadece kriz dönemlerinde ve sadece birkaç haftalık kısa sürelerle bu gerçek değerden işlem gördü?
Bir paranın makul değerini belirlemek neredeyse imkansız. Bu nedenle sabit kur sistemi tümüyle terkedildi ve para birimleri serbest dalgalanmaya bırakıldı. Bunun sonucunda ise para birimleri zaman zaman aşırı değerli ya da aşırı değersiz olsa da belirli bir bant içinde hareket ediyor.
Lira son düşüşle birlikte bu bandın en altına geldi ve benim denge değeri olarak adlandırdığım son 10 yılın ortalama seviyesinden yüzde 12 kadar uzaklaştı. Merkez Bankası'nın kabul ettiği makul seviye de benim denge seviyesi olarak adlandırdığım düzeye yakın. Vampirin analizi ise 10 yıldır piyasada ve ekonomide oluşan dengeyi reddediyor ve lira üzerindeki baskının süreceğini ortaya koyuyor.