Hacer Muhterem Coşan'ın naaşı 14 Kasım Salı günü, Eyüp Sultan Camii'nde ikindi namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Eyüp Sultan Kabristanlığına defnedilecek.
VEFATINI OĞLU MUHARREM NUREDDİN COŞAN HOCAEFENDİ DUYURDU
Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi, annesinin vefatı üzerine yaptığı açıklamada, "Sevgili annem, yüreği ömrü boyunca tek hak din olan İslam yolunda sevdayla atarak, metanet ve dirayet timsali karakteriyle saliha hatunlara asil bir örnek olarak yaşadı. Dünya hayatını bu Pazartesi günü tamamladı, mekanı Firdevs Ala olsun" ifadelerini kullandı.
BABASI İLE AYNI GÜN VEFAT ETTİ
Hacer Muhterem Coşan Hanımefendi'nin babası Mehmed Zahid Kotku Hocaefendi de 13 Kasım günü vefat etmişti.
MEHMET ZAHİD KOTKU KİMDİR?
Bursa Pınarbaşı'nda doğdu. Ailesi, 1880 yılında Dağıstan'ın Şeki kasabasından Anadolu'ya göç edip Bursa'ya yerleşmiştir. Mehmet Zahit annesi Sabire Hanım'ı üç yaşında iken kaybetti. Bursa'ya geldiklerinde 16 yaşlarında olan babası İbrâhim Efendi çeşitli yerlerde imamlık yaptıktan sonra 1929'da Bursa ovasındaki İzvat köyünde vefat etti. Mehmet Zahit, Oruç Bey Mahalle Mektebi'nde başladığı öğrenimini Maksem'deki idâdîde ve Bursa Sanat Mektebi'nde sürdürdü. 1. Dünya Savaşı sırasında 18 yaşlarında askere alınarak Suriye cephesine gönderildi. Ordunun Suriye'den çekilmesinin ardından İstanbul'a döndü. Temmuz 1919'dan itibaren askerlik şubesinde yazıcı olarak askerlik görevine devam etti. Hâtıra defterindeki kayıtlardan 1922 Martında bu görevi sürdürdüğü anlaşılmaktadır.
İstanbul'da cami derslerine ve vaazlara devam eden Mehmet Zahit 1920'de, Cağaloğlu'nda bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhânevî Tekkesi'ne giderek Şeyh Dağıstanlı Ömer Ziyâeddin Efendi'ye intisap etti. Seyrüsülûkünü onun vefatı üzerine postnişin olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi'nin yanında sürdürdü. Yirmi yedi yaşında hilâfet aldı. Beyazıt, Fâtih ve Ayasofya cami ve medreselerindeki derslere devam ettiği bu yıllarda bir yandan da hâfızlığını tamamladı. Mustafa Feyzi Efendi'nin isteğiyle çeşitli kasaba ve köylerde dinî hizmetlerde bulundu.
Tekkelerin kapatılması üzerine Bursa'ya dönerek babasının imamlık yaptığı İzvat köyüne yerleşti. Babası ölünce onun görevini sürdürmeye başladı. 1946 yılına kadar köy imamlığı yaptı, ardından Üftâde Camii imamlığına tayin edildi. 1952 yılı Aralık ayında Gümüşhanevî Dergâhı'ndan arkadaşı Abdülaziz Bekkine'nin vefatı üzerine görevi onun vazife yaptığı Zeyrek'teki Ümmü Gülsüm Mescidi'ne nakledildi. Bu mescidin istimlâki söz konusu olunca Fatih İskenderpaşa Camii'ne tayin edildi (1958). Vefatına kadar bu camide görevini sürdürdü. 1979 yazında gittiği Hicaz'dan 1980 Şubatında ağır hasta olarak döndü. Ameliyat olduktan sonra hac mevsimi gelince tekrar hacca gitti. 13 Kasım 1980'de İstanbul'da vefat etti. Cenaze namazı 14 Kasım'da Süleymaniye Camii'nde kılındıktan sonra Kanûnî Sultan Süleyman Türbesi hazîresine defnedildi