Olay geçtiğimiz Haziran ayında meydana geldi. Hazırlanan iddianamede Esenyurt ilçesindeki bir sitede, site esnafı ile güvenlik görevlileri arasında meydana gelen karşılıklı kasten yaralama olayı ile ilgili sitenin özel güvenlik müdürü Birol Yıldırım'ın site güvenlik görevlisinin durumunu sormak maksadıyla polis merkezi amirliğine geldiği belirtilmişti. İddianameye göre Yıldırım, karakol önünde karşı tarafı olan ve aynı sitede kafe işletmeciliği yapan şahıslar Halil İbrahim A. ve Sinan B. ile tartıştı. Bunun üzerine Yıldırım'ın yeniden karakol binasına alınmak istendiği ancak fiziki olarak buna direndiği kaydedildi. Yıldırım'ın direnmesi sonrası karakolun mutfak kısmına alındığının tespit edildiği anlatıldı. Mutfakta bulunan müştekilerinin beyanına göre Yıldırım'ın burada polis memurları tarafından darp edildiği detaylıca anlatıldı. Yıldırım'ın bu esnada "Kalp hastasıyım, kalbimde stent var" dediği halde darp edilmeye devam ettiği ifade edildi. Olay sonrası Birol Yıldırım'ın tutulduğu mutfak bölümünde fenalaştığı ve yapılan tüm müdahalelere rağmen vefat ettiği iddianamede kaydedildi.
DOSYA AĞIR CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLDİ
Biri tutuklu toplam 12 polis memuru, 'bilinçli taksirle ölüme neden olmak' ve 'basit yaralama' suçlarından Küçükçekmece 3. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanıyordu. Hakim ilk duruşmada, eylemin "İşkence" ve "Neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış işkence" suçlarını oluşturabileceği gerekçesiyle görevsizlik kararı ile dosyayı Ağır Ceza Mahkemesine göndermişti. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün görülen duruşmaya, bir kısım sanıklar, maktu Birol Yıldırım'ın ailesi ve taraf avukatları katıldı.
Tanık olarak dinlenen polis memuru U.Ş. Beyanında "Ben o karakolda yeni görevlendirilmiştim. O sebeple çok da kimseyi tanımıyorum. O gün kapıda nöbetçiydim. Daha sonra vefat ettiğini öğrendiğim beyefendi geldi, 'Şirket beni gönderdi, güvenlik görevlisiyim, sorumlu müdürüm içeride arkadaşlar var, bir olaya karışmışlar, bilgi alacaktım' dedi. Ben de buyurun içeriye geçin dedim, içeriye geçti. Yarım saat sonra polis memurlarıyla aralarında tartışma oldu. Polis memurları o kişiyi yeniden içeriye aldılar, girmek istemedi. Benim nöbet tuttuğum yer ile içeride olayların olduğu yer arasında baya bir mesafe vardır, bulunduğum yerden hiçbir şekilde gözükmez. Bir süre sonra içeriden bir polis geldi, birinin baygınlık geçirdiğini ve ambulans gelirse içeriye yönlendirmemi söyledi. Mutfağa bardak bırakmak için girdiğimde içeride baygın yatan bir şahıs gördüm. Olay günü yerde su birikintisinin olup olmadığını hatırlamıyorum" dedi.
"KAPIDAN GEÇERKEN ŞAHSIN YERDE YATTIĞINI GÖRDÜM"
Bir diğer tanık olarak dinlenen polis memuru S.T. " Olay tarihinde karakolda ifade alan polis memuru olarak görev yapıyordum. Dur gibi bağırış, çağırış sesleri geldi ancak ben yerimden kalkıp bakmadım İfadesini aldığım şahsın işlemini bitirdikten sonra nezarethaneye götürdüm, görevliye teslim ettim. Dönüşte mutfağın bulunduğu koridordan geçiyordum, kapıdan geçerken bir şahsın yerde yattığını gördüm. Çok kalabalıktı. Grup amirimize ne olmuş diye sordum. Şahsın yaralandığını söyledi" şeklinde beyanda bulundu.
Mahkeme heyeti, dinlenmeyen tanıkların zorla getirilmelerine karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.