Geçtiğimiz cumartesi günü Veliefendi Hipodromu'ndaydım.
Bu özel mekana atçılığın derbisi olarak kabul edilen Gazi Koşusu'nu izlemek üzere davet edilmiştim.
Ve tabii ki ilk kez izleyeceğim yarışın heyecanı içindeydim...
Kendimi biraz yabancı hissettiğim bu ortamda, özellikle de bu yıl yarışları izlemek istememin önemli bir nedeni vardı.
Bu yıl Gazi Koşusu'na katılan 22 atın, dokuzunun sahibi kadınlardı... Ve sonuç olarak da yarışı Sanem Kahraman'ın Burgas isimli atı kazandı. Yarıştan sonra bu dokuz atın dördünün sahibi kadınlarla konuştum... Söze Sanem Kahraman'la başlayayım:
- Atınız Gazi Koşusu'nu kazandı, bu sizin için ne ifade ediyor?
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün adına yapılan, manevi yönü çok ağır basan bu koşuyu atımız kazandığı için çok mutluyuz, bu durum bizi ayrıca gururlandırdı.
- Çiftliğiniz nerede?
- Konya Ereğlisi'nde ve İzmit'te çiftliklerimiz var ama neredeyse tüm atlarımız Konya Ereğli'deki çiftlikte.
Biz de Adana'da yaşıyoruz, sürekli gidip geliyoruz.
Hafta sonları gidiyoruz, çocuklarla birlikte atlarımızı seviyorum, onlarla ilgileniyoruz, gerekli işleri yapıyoruz.
- Adanalı mısınız?
- Biz Bulgaristan göçmeniyiz, Gebze'de yaşıyorduk eşim Fedai ile evlenmeden önce.
Eşim Çukurova Üniversitesi mezunu.
Evlendikten sonra Adana'ya iş için gittik, gidiş o gidiş... 21 yıldır Adana'dayız, Adanalı olduk sayılır.
- At merakı nereden çıktı?
- Eşim Adana'da üniversitede okurken, arkadaşlarıyla hipodroma giderlermiş. At sahibi arkadaşlarıyla sıkı ilişki içindeymiş.
O zamanlardan kafasına koymuş, bir gün at sahibi olacağım diye. İlk atını biz evlendikten sonra aldı. Şu an kaç atımız olduğu bilmiyorum, sanırım 200'den fazla atımız var.
İsimlerini bile karıştırıyoruz tabii ki. At sahibi olduktan sonra, sayılar arttıkça yetiştiriciliğe de başladık. Kahraman Ekürisi olarak anılıyoruz.
Çocuklarımız da bunu devam ettirse, ne mutlu bize.
21 yaşındaki oğlum Melih zaten çok meraklı. Hatta gözlemlerinin babasından bile iyi olduğunu düşünüyorum.
Zaten atların içine doğdu, her şeye hakim.
- Yarış anından söz edelim. Seyirci olarak izlemek çok heyecanlıydı, at sahibi olarak daha da farklı duygular giriyordur işin içine...
- Yarıştan bir hafta öncesinden heyecanımız başladı. Kızımla İstanbul'a geldik, yarış günü için alışverişlerimizi yaptık.
Biliyorsunuz çok şık oluyor hanımlar orada.
Gazi Koşusu günü tüm aile oradaydık.
Atımıza çok güveniyorduk ama yarış şansı denen bir şey vardır. Start verildiği andan itibaren yerinde oturmak mümkün değil. Son 500'e kadar ortalarda gitti jokeyimiz Ahmet Çelik. Son 200'de Ahmet'in zekası ve atımız Burgas'ın gücüyle birinci olduk.
Hüngür hüngür ağlamak istedim ama kameralar bize dönmüştü, ağlamadım.
Hemen mikrofon tuttular bana, hiçbir şey konuşamadım.
- Sonra hemen atınızın yanına gittiniz, değil mi?
- Hemen yanına koştum. Burgas ile sarıldık. Burgas aynı kedi gibidir. Kendini sevdirir, akıllıdır. Sevgi dolu bir attır. Çok uysal bir attır. Kimse Burgas'ın Gazi Koşusu'nu kazanacağına ihtimal vermedi. Ama kanında var bu. Safkan, yarışmak için doğmuş.
Çok seviyorum Burgas'ı, çocuğum gibi. Sadece Burgas değil, tüm atlarımızı çok seviyorum. 2018'de de Hepberaber'le Gazi Kupasını kazanmıştık, onun da yeri ayrıdır.
Duygu Fatura
ÇOCUKLUĞUMDAN BERİ AHIRDAYIM
"Gazi Koşusu'nda olmak her atçının hayalidir.
Hatta diyebilirim ki, herkes o koşuyu kazanacak tayı bulmak amacıyla yola çıkar. Bu yılki koşuda bu kadar çok kadın at sahibinin adının geçmesi çok onur verici. Gönül isterdi ki daha aktif olabilseler ama ekürilerini temsil etmeleri de çok kıymetli. Erkek egemen bir camia ve biz bunu kırmaya çalışıyoruz. Ben birebir işin mutfağındayım, çocukluğumdan beri ahırdayım. Yetiştiricilik, eğitim, idman, binerek çalıştırma tüm aşamalarda aktif biçimde yer alıyorum. Atlara daha yakın olabilmek için veteriner hekimliği eğitimi aldım.
Kendi atlarımla birebir ilgileniyorum. Diğer kadınlara da yol açmak istiyorum, ben tek değilim.
Benim gibi kendi atıyla birebir ilgilenen genç arkadaşlarımız var. Çok mutluluk verici kadın sayısının artması. Çerkezköy'de çiftliğimiz. Hem çiftlik, hem sahayı bir arada yapmak çok zor.
Atların haftada bir gün istirahati var, inanın benim yok. İki senedir tatil yapmıyorum. Sabah dörtte başlayan, gece on bire kadar uzanan bir süreç.
Ama bir atla ilgilenmek bir çocuk büyütmek gibi.
İlkokula, ortaokul, lise ve üniversite mezuniyeti gibi. İnanın bazı atlarda yarış için doğmuş. Genetikleri koşmak üzerine kurulmuş. Onlar da çok zevk alıyorlar. Atlar da koşmaktan mutlu, mutlu olmalan zaten kendini belli ediyor ve o döngüden çıkıyorlar."
Merve Kitapçı
TJK YÖNETİM KURULUNDA KADIN OLMASI GURUR VERİCİ
"Ben atlarla ilgilenmeye birçok diğer atçı kızı gibi çok erken yaşlarda başlamadım. Ama atçılık babam Muammer Kitapçı'nın en büyük tutkuydu. Ve atlar çocukluğumuzdan itibaren hep hayatımızda oldular. Annem hep şöyle derdi, 'Babanızın atları da sizin kadar önemli.
Atları onun çocuğu gibi düşüneceksiniz. O yüzden hiçbir zaman, atlarla ilgileniyor, onlara gittiği için bizi görmüyor' diye şikayet etmeyeceksiniz. Haftasonu uyandığımızda babam hep antrenmana gitmiş olurdu, onu göremezdik.
Babam Bodrum'a yerleştikten sonra uzun bir süre abim Levent Kitapçı ilgilendi atlarla. 2017 yılında ise çiftliği ve eküriyi ben devraldım. Ve o zamandan beri tam zamanlı olarak atlarımızla ilgileniyorum. Atçılık bizim için herşeyden önce bir hobi ama aynı zamanda babadan gelen ve yeni nesiller tarafından devam ettirilmesi gereken bir gelenek.
Yurtdışında özellikle atçılığın yaygın olarak yapıldığı Batı ülkelerinde kadınların atla, atçılıkla ilgilenmesi alışılageldik bir durum. Türkiye'de ne yazık ki kadın seyis sayısı çok az, keza düz koşu kadın jokey sayımız da limitli. Atçılığın her alanında kadınların sayısı ne kadar artarsa camianın o kadar yararına olacağı düşüncesindeyim. Şu andaki yönetim kurulunda bir kadının olması bizler için çok gurur verici.
Esra Atman
BU SEKTÖRDE BİLGİYE SAYGI VAR
"Atların içinde doğup, büyümek, bu kültürle yaşam sürmek farklı bir duygu. Atlar farklı. Öyle bir bağ kuruyorsunuz ki, ondan vazgeçmek mümkün değil hayat içinde. Bu bir yaşam tarzı, insana huzur veren, iyi gelen bir durum. İki canlının birlikte yaptığı yegane spor. Ve kadın erkek farkı yok bu sporda. Kadınların daha çok işin içinde olması gerekiyor, medeniyet olarak da oturmadı bizde. Hala kadın seyisler var ama onlara olan yaklaşımın değişmesi gerekiyor. Kadın eli ata çok farklı değiyor. At dili olan bir canlı değil, his hayvanı.
Kadınlar o hissiyatı daha iyi geçirebiliyor. Ben bu camianın içinde doğduğum için birçok ilkim var, ilk kadın antrenörlerden biriyim, ilk kadın asli üyeyim, ilk kadın yönetim kurulu üyesiyim. Bunların sebebi kadın olmam değildi ama onlardan biriydim. Ama bilgiye saygı her zaman var sektörde, kadın ya da erkek olması fark etmiyor. ok ciddi bir yarışa hazırlanılıyorsa, bir ay öncesinden hayatımız çiftlikte geçmeye başlıyor. Sürekli ekip bir arada. Ekip iyiyse siz de iyi oluyorsunuz."