Son dönemde kime sorsak en önemli gündem maddesi olarak sağlık ve ekonomi diyecektir. Pandemi sürecinde sağlığımızı daha çok önemser olduk. Tabi ki değişen dünya düzeninde yaşanan ekonomik dalgalanmalara da kayıtsız kalamıyoruz. Dolar, Euro arttığında tansiyonu yükselen, borsa düştüğünde heyecendan kalp ritmi artan birçok insan vardır. Hangisinin kime ne kadar etkisi olduğunu bilemiyoruz ama bildiğimiz bir tek şey var ekonomi de sağlığımızı etkiliyor.
Peki düşünün; tansiyonunuz yükseldiğinde veya kalbiniz daha hızlı atmaya başladığında yanınızda bir sağlık uzmanın belirdiğini ve sizi muayene etmeye başladığını. Evet dünya buraya doğru gidiyor. Uzaktan izleme, giyilebilir teknolojiler, yapay zeka gibi birçok teknoloji sayesinde koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri gelişmeye başladı.
Herşeyin başı sağlık ve sağlık sistemimiz, diğer ülkeler ile kıyaslandığında gerçekten çok başarılı. Bugün Türkiye' de kişi başına yapılan sağlık harcaması 2018 istatistiklerine göre 430 USD civarında.
Aynı rakam Amerika' da 10.207 USD ve yetersiz sağlık hizmetinden şikayet edildiğini birçok mecrada duyuyoruz. Tabi ki iki ülkenin yapısı, dinamikleri birbirinden çok farklı ama yine de Türkiye sağlık sektöründe önemli bir iş yapıyor. Pandemi sürecinde de ortaya çıkan sonuçlar yapılan işlerin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor.
Önümüzdeki yıllarda sağlık sektörümüzü, vatandaşlarımızı ne bekliyor.
Uzun yıllardır konuştuğumuz uzaktan izleme, sensörler, önleyici ve koruyucu sağlık hizmetleri artık hepimiz için çok yakın. Özellikle pandemi sürecinde birçok farklı şeye olan farkındalığımız arttı ve giderek de artıyor. Sağlığımıza daha çok dikkat ediyoruz, izlenebilirliğin önemini kavradık ve bunların mümkünse evde otururken yapılmasına alıştık.
Birçok farklı teknoloji ile sağlığımızın izlenebilirliğini örnekleyebilirim. Cep telefonunun kamerasına baktığımızda ten rengimizin değişimi, gözlerimizden analizler, nabzımızın, tansiyonumuzun, ateşimizin ve benzeri birçok tıbbi değerimizin sensörlerle izlenmesi artık çok uzak konular değil. İşin içerisine bir de büyük veri ve yapay zekayı eklediğimizde artık iş sadece önceden öngörebilmeye kalıyor.
Bir çoğumuzun başına gelen bir örneği bu modele dönüştürerek anlatırsam sanırım daha anlaşılır olacaktır. Sizin veya bir yakınınızın tansiyonu yükselmiş, kalp ritmi artmış veya herhangi bir hastalığın belirtisi olan bir semptom oluşmuş olabilir. Çoğumuz bunu önemsememiş veya bir ara gösteririm demişizdir. Aradan bir süre geçtikten sonra doktora gittiğimizde ilk soru bu belirtiler ne zamandır oluyor sorusudur.
Birçok hastalık erken teşhis ile çok daha hızlı ve düşük maliyetler ile tedavi edilebilirken ilk belirtilere kulak asmamak hem tedavi sürecini uzatıyor hem de tedavi maliyetlerini yükseltiyor. Gelecekte siz evde otururken telefonunuz çalacak ve 3 gün sonra kalp krizi geçirme ihtimalinizin %85 olduğunu öğreneceksiniz.
Ertesi sabah hastanede gerekli önlemler alındığında böyle bir ihtimal ortadan kalkmış olacak ve sağlığınızın sizin adınıza izleniyor olmasının faydalarını görmüş olacaksınız.
Gelecekte artık hastanelerdeki acil servisler sadece kazalar sonucu oluşan yaralanmalara hizmet verirken, yataksız hastaneler oluşmaya başlayacak. Milyonlarca insanların sağlık verilerini toplayan, bu verilerin analizlerini ve örneklemelerine yapmaya uygun donanım ve yazılım sistemleri hastanelerde daha çok kendilerine yer bulacak.
Tabi ki bu sayede tedavi süreçleri kısalacak, yatan hasta ve yatış süreleri azalacak, teşhis için kullanılan birçok cihaza daha az ihtiyaç duyulacak, ilaç tüketimizim düşecek ve sağlık süreçlerindeki konforumuz artarken kişi başı sağlık harcamalarımız azalacak.
İnsan beynine çip takılacak mı bilinmez fakat hepimizin sağlığımızın izlenmesi sayesinde koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini daha çok seveceğimiz kesin.