Ferhat Tunç Yoslun (d. 1964, Tunceli), Kürt Zaza asıllı Türk şarkıcı.
Yaşam öyküsü
1979 yılında liseyi bitirerek Almanya'ya taşındı. Ardından Mainz Üniversitesi'ne bağlı bir müzik okulunda kısa bir eğitim almış ve Kızılırmak adlı ilk albümünü çıkarmıştır.
Ferhat Tunç, elde ettiği müzik birikimini, 1984'te Türkiye'den Almanya'ya giden müzisyen Orhan Temur'la başladığı çalışmaya aktardı ve ortaya Bu Yürek Bu Sevda Var İken albümü çıkardı. Almanya'da olmasına rağmen ülkesinde yaşananlara kayıtsız kalmayan Ferhat Tunç'un bu albümü, 12 Eylül Darbesi'ne itirazın izlerini taşıyordu.
1985'te, 12 Eylül'ün rüzgarlarının henüz sert estiği bir dönemde Türkiye'ye döndü ve yeni bir başlangıç yaparak aynı yıl Vurgunum Hasretine adında Türkiye'deki ilk albümünü çıkardı. Albüm kısa sürede büyük yankı yarattı ve Ferhat Tunç artık Türkiye'de, toplumsal muhalefetin içindeydi. Miting havasında geçen konserler, çok satan albümler ve toplumsal muhalafetin gözdesi olan bir sanatçının ödeyeceği bedel gözaltılar, davalar, mahkemeler ve yıllar süren konser yasakları olacaktı. Bu konuda Ferhat Tunç şöyle diyor:
Saldırılar arttıkça ben güçleniyordum. Sanatsal üretimimin geliştiğine ve güzelleştiğine şahit oluyordum
Kızılırmak Boylarında Bir Şehir türküsünü Sivas Katliamı'nda yaşamını yitirenlere ithaf etmiştir. Tunceli'de geçen yıl düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali'nde yaptığı konuşma nedeniyle, Ferhat Tunç'a hapis istemiyle dava açıldı.
Kitap
Zor Zamanlar İnce Şarkılar kitabı sanatçının bir zamanlar düzenli olarak yazdığı Gündem Gazetesi'nde "Vaveyla" adını verdiği köşesindeki özellikle son üç yıldaki yazılarının derlenip kitaplaştırılmasıyla oluşturulmuş bir eserdir. Her yazısının bir hikayesi olduğunu söyleyen Ferhat Tunç genellikle hikayelerinde ;savaş, barış, Kürt sorunu, Alevilerin demokratik istemleri, vb konuları işlemiştir. Çiviyazıları yayınevinde basılmıştır.
Ödüller
*3 Mart Dünya Özgür Müzik Ödülü- Royal Institute of British Architects,Londra 25 Mart 2010
Tunç, ödülü nasıl karşıladığı sorusuna şu yanıtı verdi: "Yoğun bir baskı altında tutulan, yasaklanan, tehdit edilen, halen zamanının önemli bir bölümünü mahkeme koridorlarında geçiren bir sanatçı olarak, Türkiye'nin dışında, uluslar arası boyutlu bir ödüle layık görülmüş olmayı son derece anlamlı buluyorum. Bu ödül bana müziğimden, şarkılarımdan çok, kendi kimliğiyle müzik yapmaya çalışırken baskılarla karşılaşmamdan ve bu baskılara karşı mücadelemden ötürüdür. Artık siz ne kadar kendi ülkenizde baskılarla karşılaşsanız da yalnız olmadığınızı hissediyorsunuz, çünkü dünyanın bir başka yerinde insanlar size destek ve değer veriyor. Sanırım bu ödülün de anlamı bu."