Çocukluk ve gençlik yılları boyunca yaptığı şakalarla etrafındakileri eğlendiren Eric, bu konuda bir kariyer sahibi olacağını o yıllarda tahmin bile edemezdi. Mezuniyeti sonrası, Sidney'de oyunculuk dersleri almaya başladı. Kısa bir süre sonra tiyatro eğitmenlerinden birinin verdiği tavsiye ile Sidneydeki "National Institute of Dramatic Art" seçmelerine katıldı ve kazandı.
Hep makine mühendisi olmak istemiştim, yada onunla ilgili bir şeyler yapmak. Henüz 14 yaşımdayken okulu bırakıp arabamla uraşma hayalleri kuruyordum. O zamanlar babam, "Evlat, bu hayallerinden vazgeçmelisin, eğitimini tamamlamalısın. Okulunu bitirdiğinde ise hobini asla mesleğin haline getirmemelisin." demişti.
Melbourne'de Castle Hotel'de barmen olarak çalıştığı 1991 senesinde, komedi oyunlarında yer almaya başladı. Kısa zamanda "Full Frontal" gibi bir çok TV şov'unda yer aldı ve oldukça büyük izleyici kitlesi tarafından beğenildi. Bana'nın espri anlayışına olan ilgi cevapsız kalmadı ve 1997'de kendi şov'unu hazırladı önünü açtı: "The Eric Bana Show Live".
2 yıl içerisinde, Bana artık televizyon dünyasının alışageldik yüzlerinden biri haline gelmişti. Her ne kadar komedi alanında keskin zekâ ve yeteneklere sahip olsada, bu yetenek ve zekâ onun, kendisini başka alanlarda göstermesine engel değildi. 1997 senesinde ilk sinema filmi rolünü aldığı film "The Castle" (Kale) idi. Aynı sene Avusturya'nın beğenilen dizilerinden olan "Something in the Air"de de rol aldı.
Aktörlük kariyerim öncesi 10 yıl stand-up şov yaptım. "mad-max", işte o film. Aklıma öylesine takıldı ki, aktör olmayı o an istemiştim.
Bana'nın uluslararası alanda yaptığı ilk çıkış, 2000 tarihini taşıyan ve yönetmenliğini Andrew Dominik'in üstlendiği Kasap (Chopper) oldu. Avustalya'lı suçlu Chopper Read'in hayatını anlatan filmde karakterini iyi canlandırabilmek için 15 kilo alan ve de bir süre Read'in yanında durarak onun mimiklerini taklit eden Bana, film için ayrıca her çekimden önce 5 saat süren bir makyaj seansıyla vücudunu sahte dövmelerle kaplıyordu. Film Avustralya dışında çok az sinemada gösterilmesine karşılık Holywood'un dikkatini çekti ve de eleştirmen Roger Ebert, Bana'nın "hiçbir okulda öğretilemeyecek doğal bir yetenekle dünyaya geldiğini" söyledi. Film Bana'ya 2001 yılında Avustralya Film Endüstrisi Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü kazandırdı.
Kasap filminin getirdiği olumlu eleştiriler, Bana'ya Holywood'un kapılarını araladı. Yönetmen Ridley Scott tarafından 2001 yılında çekilen ve de aynı adı taşıyan romandan uyarlanan Kara Şahin Düştü adlı filmin kadrosuna alınan Bana filmde, Somali'de helikopterleri düşen ve bunun sonucunda içsavaşın ortasında mahsur kalan A.B.D. askerlerinden birisini canlandırdı. Film için Delta Force'da çalışmış olan eski askeri eğitmen Fort Bragg'dan eğitim alan başarılı oyuncu, Kasap için aldığı kiloları da vererek vücudunu kaslı bir görünüme kavuşturdu. Kara Şahin Düştü, A.B.D. sinemalarında uzun süre bir numarada kalma başarısını gösterirken, Bana için de şöhretin kapıları artık sonuna kadar açılmıştı.
Kara Şahin Düştü'nün ardından Avustralya yapımı komedi filmi The Nugget'da yer alan Bana, bu filmin ardından bir çizgiroman uyarlaması olan Hulk'da yer aldı. 2003 yılında gösterime giren Hulk, çizgiromanın dünya çapında milyonlarca hayranı olmasına karşın başarısız yönetmenlik ve tam oturmamış bir senaryo yüzünden istenilen seyirci sayısını yakalayamadı ve de olumsuz eleştirilere hedef oldu. Bana, Hulk'un ardından, aynı yılın sonlarında vizyona giren Kayıp Balık Nemo adlı animasyon filminin seslendirme kadrosunda yer aldı.
2004 yılında, büyük bütçeli bir Holywood filmi olan ve tarihi Truva Savaşı'nın konu alındığı Truva gösterime girdi. Bu filmde Holywood'un yıldız oyuncularından Brad Pitt ile beraber oynama şansı bulan Bana, Truva'daki rolünün hakkını verebilmek için ata binmeyi öğrendi ve yoğun bir yakın dövüş eğitimi aldı. Truva A.B.D.'de 370 milyon dolara yakın bir hasılat yapsa da dünyanın kalan kısmında pek fazla beğenilmedi ve de hasılatı toplamda 500 milyon dolarda takıldı. Bu, yapımcıların beklentisinin çok altındaydı ve de Bana'nın kariyerinde Hulk'dan sonraki ikinci başarısızlık olarak tanımlandı.
Usta yönetmen Steven Spielberg tarafından yönetilen Münih, Bana'nın bir sonraki yapımı oldu. 1972 yılındaki Münih Olimpiyatları'nda öldürülen İsrailli sporcuların intikamını alan bir ajan rolünde gördüğümüz Bana'nın performansı beğenildi ve de film beş dalda [Akademi Ödülü kazandı.
Münih'in ardından Babam, Romulus ve Şans Sende adlı sinema filmlerinde rol alan Bana, 2008 yılında vizyona giren tarihi yapım Boleyn Kızı'nda Kral VIII. Henry'i canlandırdı. Başarılı oyuncunun son yapımları arasında ise Star Trek,Love The Beast ve Time Traveler's Wife yer aldı. Bana ayrıca 2009 yılında vizyona giren Mary and Max adlı animasyonun seslendirme kadrosunda da yer aldı.
Bana 1995 yılında, Full Frontal adlı T.V. programında çalıştığı sırada tanıştığıRebecca Glessson ile evlendi ve çiftin bu evlilikten iki çocuğu dünyaya geldi. Profesyonel olarak Avustralya'da gerçekleşen motor yarışlarına katılan Bana, ayrıca sıkı bir futbol seyircisidir. Mental Ilness Fellowship adlı bir yardımlaşma derneğine de üye olan oyuncu, Australian Childhood Foundation and the Bone Marrow Donor Institute bünyesinde çocuklara yardım etmek için gönüllü olarak çalışmaktadır.
2009 yılında Jeffrey Jacob Abrams'ın yönettiği bilim kurgu filmi "Uzay Yolu" (Star Trek) adlı, Kaptan Kirk, Mister Spock, Doktor McCoy ve mühendis Scott'un Yıldız Filosu Akademisi'ndeki tanışmaları ve Atılgan uzay gemisiyle ilk yolculuğa çıkmalarını konu alan filmde John Cho, Ben Cross, Bruce Greenwood, Simon Pegg, Chris Pine, Zachary Quinto, Winona Ryder, Zoe Saldana, Karl Urban,Anton Yelchin, Eric Bana ve Leonard Nimoy rol aldı.
Ödülleri
1997 Logie Ödülleri, En İyi Popüler Komedyen, Eric Bana Show
2000 Avustralya Film Enstitüsü Ödülleri, En İyi Aktör, Kasap
2000 IF Ödülleri, En İyi Aktör Kasap, Kazandı
2001 Avustralya Film Eleştirmenleri Birliği Ödülleri, En İyi Aktör, Kasap
2007 News Limited Readers' Choice Ödülleri, En İyi Aktör Babam, Romulus
2007 Avustralya Film Enstitüsü, Ödülleri En İyi Aktör Babam, Romulus