Mersin'in özgün tatlarından biri olan 'cezerye', adını Arapça'da havuç anlamına gelen "cezer"den alıyor. Ancak bu tatlı, sadece ismiyle değil, yapımındaki özenle de dikkat çekiyor. Mersin Cezerye'nin sahipleri Erkan Adıgüzel ve Hacı Bektaş Adıgüzel kardeşler, cezeryenin yapım aşamalarını anlatarak bu özelliği vurguluyor. Havuçların özenle seçilmesiyle başlayan lezzet yolculuğu, yaklaşık 1-1.5 günlük bir mesai gerektiriyor. Havuçların iki ucunun kesilmesi ve yıkanmasıyla başlayan süreç, sandıklardan buhar makinelerine boşaltılarak devam ediyor. Kardeşler, burada yaklaşık 1 saat boyunca 105 derece sıcaklıkta haşlanan havuçların, bu işlemlerin ardından turuncunun en canlı haline büründüğünü belirtiyor.
SOPA YARDIMIYLA YAPILIYOR
Haşlanan havuçlar daha sonra bantlar aracılığıyla kıyma makinelerine gönderiliyor. Burada, mesleğe yıllarını vermiş ustaların sopa yardımıyla kıyma makinesinden geçirdiği havuçlar, dev kazanlarda 85 derecede 1 saat pişirilerek marmelat haline getiriliyor. Ardından, havuçlar diğer malzemelerle harmanlanarak tablalara boşaltılıyor ve merdane yardımıyla düzleştirilip steril poşetlere sarılıyor.
HEM ÖZGÜN HEM KALİTELİ
Bu aşamadan sonra, en az 1 gün oda sıcaklığında bekletilen cezeryeler, kesilme aşamasına geçiyor. Makinelerin yardımıyla kesilen ve Hindistan ceviziyle kaplanan cezeryeler, paketlendikten sonra satışa hazır hale geliyor. Geleneksel lezzetin detaylı hazırlık süreci, Mersin'in cezerye geleneğinin bir parçası olarak öne çıkıyor, tüketiciye özgün ve kaliteli bir tat sunuyor.