Mangal keyfinin ana malzemesi olan odun kömürünün yapımı, insanüstü bir gayret gerektiriyor. Kebap, köfte, pirzola gibi etlerin lezzetini zirveye taşıyan mangalda kullanılan odun kömürü, Adana'da tam 1 ay süren zahmetli bir çalışmayla üretiliyor. Çoğunlukla yaz aylarında, Adana'nın 50 dereceye varan sıcağında çalışan kömür ustaları, üst üste dizdikleri odun yığınlarına 'torluk' (kömür ocağı) adını veriyor. Adeta bir Kırgız çadırını anımsatan torlukları alev çıkarmadan kor haline gelmiş odun parçalarıyla yavaş yavaş yakan ustalar, emeklerinin boşa gitmemesi için ocakların başında 30 gün boyunca geceli gündüzlü nöbet tutuyor. Çevredeki beyaz tavukların bile duman yüzünden siyaha döndüğü bir ortamda çalışan ustaların bin bir emekle ürettiği kömürler, marketlerde kilosu 35 liradan satılıyor.
MESLEKTE 3'ÜNCÜ KUŞAK
Kömür ustalığının dede mesleği olduğunu söyleyen Abidin Aksu (49), narenciye ağacının kömüre dönüşme hikayesini SABAH'a anlattı. Sezonluk kiraladığı 10 dönümlük arazinin kenarına kurduğu çadırında eşi Filiz Aksu'yla yaşayan Abidin Aksu, 30 yıldır yaptığı torlakları yakarak elde ettiği kömürleri satıp ekmeğini kazanıyor. Askerden döndükten sonra mesleğe adım attığını söyleyen Aksu, "Dedem Sino ve babam Seydi kömür ustasıydı. Bu meslek, babamdan da bize geçti. Biz 9 kardeşiz. 6 erkek kardeş dede mesleği olan kömür ustalığı yapıyor. Zor bir meslek; sevmezseniz yapamazsınız. 5 çocuğumu kömür üreterek okuttum" dedi.
PORTAKAL, LİMON VE GREYFURT
Elektriği olmayan çadırda 9 ay boyunca eşiyle birlikte zor şartlarda yaşamak zorunda kalan Abidin Aksu, mesleğinin inceliklerini anlattı. Aksu, "Maliyetimizi ve müşteriye giden kömürün fiyatını düşürmek için ağaçları bahçe sahibinden kendimiz alıyoruz. Yaşlanmış ve verimden düşmüş meyve ağaçlarını (portakal, limon ve greyfurt) satın alıyoruz. Yaza yapacağımız kömürün hazırlığına böyle başlıyoruz. Anlaştığımız bahçeye kesimci ekipleri göndererek ağaçların üst kesimini yaptırıyoruz. Daha sonra paletli kepçelerle ağaçları köklerinden söküyoruz. Ağaç ve köklerini metrelik şekilde keserek kiraladığımız araziye getiriyoruz" diye konuştu.
"ASLA UYUMAYACAKSIN!"
Bundan sonra dikkat edilmesi gerekilen en önemli noktanın kömür ocağının ateş çıkmadan yanması olduğunun vurgulayan Abidin Aksu, "Ocağın ateş almaması için bir ay boyunca geceli gündüzlü nöbet tutuyoruz. Dikkat etmen gerekiyor. Asla uyumayacaksın. Nöbetçi adam torluğun başında duracak ve en ufak hava almasını engelleyecek. Bir kez bile uyursak sermayemiz de emeğimiz de boşa gider. Ocağın ateş çıkmadan kor halinde yavaş yavaş yanması gerekiyor. Çünkü; ocağın içinde ateş olursa odun kömürleşmez yanar kül olur. Ateşin bir diğer zararıysa ocağı deler, ocak delinirse hem istediğin tonajda kömür alamazsın hem de dayanıksız yani kalitesiz bir kömür olur" dedi.
"YENİ DOĞMUŞ BEBEK GİBİ"
Kor halinde yavaş yavaş 30 gün boyunca yanan odunların kömür olduktan sonra poşetlenerek toptancıya satıldığını belirten Aksu sözlerini şöyle tamamladı: "Narenciye ağacının kömürünün kalorisi yüksek olduğu için çok kaliteli. Dünyada birinci kalite kömür Küba'da bulunan Marabu ağacından ve Çukurova'da yetişen narenciye ağacından üretilir. 100 ton odundan 20 ton kömür çıkıyor. Kış aylarında gelir gideri karşılamadığı için pek yapmıyoruz. Adana'da yaz ayın 50 derece sıcaklık var üzerine yanan kömür de eklenince adeta kavruluyorsun ama yapacak bir şey yok. Ateşin içinde çalıştığımız için ayakkabı dayanmıyor. Ayaklarımız yanıyor ama dayanmak zorundayız. Günün 24 saati başındayız. Yeni doğmuş bebekten annesi nasıl gözünü ayırmıyorsa bizde kömür ocaklarımızdan gözümüzü ayırmıyoruz."