Mersin'de Kilikya antik coğrafyasında bulunan Roma zenginlerinin anıt mezarları zamana direniyor. Uzmanlar, M.S. 2'nci yüzyıldan günümüze gelen, bazıları yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalan bu yapıların, restorasyonunun bir an önce yapılması gerektiğini söyledi. Anadolu'nun güneyinde bulunan Alanya Burnu'ndan Suriye'ye kadar uzanan antik bölge olarak bilinen Kilikya'nın Mersin sınırları içindeki alanda Roma zenginlerinin anıt mezarları, zamana meydan okuyor.
TARİH OLU BİR ALAN
Silifke ve Erdemli ilçelerindeki bölgede bulunan M.S. 2'nci yüzyıldan günümüze kadar gelen Roman zenginlerinin anıt mezarları, zamana karşı direnirken, günümüzde görkemli yapıları ile dikkat çekiyor. Mersin Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Durukan, "M.S. 2'nci yüzyılda bir tapınak mezarının önündeyiz. Bölgenin zenginlerinden birisinin kendisi ve ailesi için yaptırmış olduğu bir anıt mezar. Etrafta başka mezarlar da var. Burası bir çeşit mezarlıktır" dedi. Prof. Dr. Murat Durukan, "Bu kadar güzel korunmuş, bu kadar yoğun tapınak formu mezar, Anadolu'da çok fazla yerde bulunmuyor. Kilikya bölgesinin bu kesiminde Demircili'de, Canbazlı'da, Elaiussa Sebaste de, Olba'da bunların yaklaşık 40 civarına örneğini biliyoruz. Bunlar M.S. 2'nci yüzyılında birinci yarısında M.S. 3'ncü yüzyılın ilk yarısına kadar olan bir zaman diliminde inşa edilmiş anıt mezarlardır. Bu mezarları prestij yapıları, zenginlik göstergesidir" diye konuştu. "Bölgede belli dönemlerde, evrelerde ciddi bir zenginlik süreci yaşanmıştır" diye konuyşan Prof. Dr. Durukan, " Roma İmparatorluğunun M.S. 2'nci yüzyılda yaşamış olduğu zenginlik evresi Kilikya bölgesine de yansımıştır diyebiliriz. Aynı şey M.S. 5'nci yüzyıl için de geçerlidir. Ticaretin son derece yoğun olduğu, savaşların olmadığı dönemlerde bu tip yapılar inşa ediliyor, prestij yapıları olarak veya zenginlerin kendilerini göstermek için inşa ettirmiş olduğu yapılar olarak tanımlayabiliriz" dedi.
'RESTORASYON ŞART'
Yapıların geleceğe taşınması ve korunması için mutlaka iyi bir restorasyonun yapılması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Durukan, "Bunlar son derece iyi olarak korunmuş yapılar olarak görünse de, detaylarına baktığınızda tapınak mezarlarında ciddi ayrılmalar olduğunu, bunların restorasyona ihtiyacının olduğunu hemen anlayabilirsiniz. Küçük bir sarsıntı sırasında bu yapıları kaybedebiliriz. Yarıklar artık rahatlıkla bir insan elinin girebileceği kadar genişlemiş vaziyette, restorasyon şart" diye konuştu.