Diyelim ki;
Dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biriyiz… Kişi başına düşen milli gelirimiz 50 bin dolar… Enflasyon yüzde 2… İşsizlik yüzde 3,5… İhracatta kilogram fiyatımız 5,5 dolar… Pisa testinde ilk 10 ülke içerisindeyiz… Otistik çocukları bahçeye çıkarmıyoruz… Temel ekonomik göstergelerde süperiz.
Hayal ettiğimizin de üzerinde bir noktaya ulaştık.
Ulaşabiliriz de… Yapabiliriz de… Yarın olmaz belki ama emek ile sabır ile doğru politika ve uygulamalarla, çok çalışarak yapabiliriz.
Peki cehaleti ne yapacağız… Sevgisizliği, anlayışsızlığı?
Sevgisiz bu hayatta hiçbir şey olmaz. Ne eğitim, ne ekonomi, ne barış, ne savaş ne de hukuk.
Bakın hukuk profesörü Hüseyin Hatemi ne diyor dünkü yazısında:
"Sevgi, insandaki canlılık kuvveti (ruh, canlılık enerjisi) gibidir. Ölü doğan çocuk nasıl gelişip olgunlaşamazsa; toplumda sevgi gücü hâkim değilse Hukuk Devleti düzeni de gerçekleşip yaşayamaz. Mükemmel bir Anayasa yazılabilir, ne var ki bu Anayasa ile Hukuk Devleti doğmayabilir.
Anayasa ile, Hukuk Devleti'nin ancak heykeli yapılmış olur." Sosyal ilişkilerde sıkıntılar,
tekrar edici davranışlar
ile gelişimsel bir bozukluk
olarak tanımlanan otizmlilerin
uygun bir eğitim planıyla
becerileri
geliştirilebilir.
Akranlarıyla bir arada olduğu ortamların sağlanması otizmin tedavisinde çok önemlidir.
Mozart, Einstein, Beethoven, Edison, Hanry Ford, Franz Kafka, Newton, Nikola Tesla, Friedrich Nietzsche... Sanatlarıyla,
buluşlarıyla insanlık tarihine
damga vuran bu yetenekli
insanların birer otistik olduğunu
biliyor muydunuz?
Belki şu an içimizde adını geleceğe taşıyacak otistik dâhiler vardır.
Biz ki temel felsefesi sevgi olan bir dinin mensuplarıyız, biz ki yarın sonsuzluğa uğurlayışımız 81.yıl dönümü olan, Atatürk gibi insan sevgisi tüm dünya milletlerine örnek teşkil eden bir lider tarafından kurulmuş bir Cumhuriyetin vatandaşlarıyız. Nasıl olur da bir okul bahçesini dar ederiz çocuklarımıza.
Bir insana gülümsemeyi bile çok görecek kadar katılaşmışsa yüreklerimiz neyleyelim 50 bin dolar milli geliri…