Güle güle 2018, hoş gelişlerin ola 2019 desek de… Geride bıraktığımız 365 gün gerçekten çok zordu. Sadece bizim için değil, tüm dünya için çetin geçti. Anlaşılan o ki 2019 çok daha çetin geçecek. Yeni yıl için kaygılarımız yüksek. Merkez bankaları faizleri yükseltiyor. Yani dünya ekonomisinde likidite bolluğu dönemi bitti. Büyüme oranları yavaşlıyor. Dünya ticaretinin 2019'da yüzde 4 civarında büyümesi bekleniyor. Dünya ihracatında gelişmiş ülkelerin ihracat hızının gelişmekte olan ülkelerden daha hızlı olacağı öngörülüyor.
Bu öngörü de bir kez daha gösteriyor ki kazanan katma değer, marka, tasarım ve inovasyon olacak. Demek ki 2019'u, 2020'yi, 2021'i ve daha sonrasını kaygısız geçirmek için iş yapma biçimlerimizi değiştirmemiz gerekiyor. 2019 yılında en büyük riskler arasında bana kalırsa ilk sırada Trump'ın tweetleri olacak. Yeni yılda Ticarette Korumacılık, Brexit, Jeopolitik Riskler, İran yaptırımları ve Suriye hassasiyetle izleyeceğimiz gelişmeler arasında. Böyle bir yıla merhaba derken Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı açıklamalar reel sektörün umudunu yükseltmedi dersek yalan olur. Son yapılan açıklamalarda belirtilen asgari ücret desteğinin 12 ay boyunca uygulanacak olması sevindirici. Ama yapılan zammın işverene getirdiği ek maliyet düşünülünce, herhangi bir istihdam kaybı yaşamamak, kayıt dışı ekonomiye sebebiyet vermemek ve rekabet gücümüzün korunması adına işverenin yükünün daha da hafifletilmesi için formüller bulunmalı. Yine doğal gaz ve elektrik fiyatlarında yüzde 10 indirime gidilmesi de çok önemli. Çünkü enerji maliyetleri işletmeler üzerinde önemli bir yük oluşturuyor ve rekabette engel teşkil ediyor.
Bana göre en büyük engelimiz ise az önce vurgu yaptığım iş yapış şekillerimiz, geleneksel üretim ve yönetim modellerimizden vazgeçememek .
Mutlu yıllar güzel Türkiye'm…