Putin, "Domateslerini yasaklamakla yetinmeyeceğiz" dediğinde Rusya'nın ticari kaybının Türkiye'ninkinden daha fazla olacağını, çünkü Rusya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkinin Rusya lehine olduğunu yazmıştım. Nitekim son 6 aylık dönem bir önceki yılla karşılaştırıldığında iki ülke arasındaki ticaretin kısılmasından Türkiye 1,1 milyar dolar zarar ederken, Rusya 3,3 milyar dolar zarar etmiş. Rus uçağının düşürülme hadisesinin arkasında FETÖ olduğu gün yüzüne çıkınca aslında gördük ki bu Rus uçağına değil Türkiye'nin hem dış politikası hem de ekonomisine yapılan planlı bir saldırıymış. Yine, 6 Aralık 2015 tarihli yazımda her ne olursa olsun, iki ülke arasında ticaretten turizme, inşaattan sanayiye kadar karşılıklı olarak çok sıkı ekonomik ilişkiler mevcut. Her iki ülkenin de bu ilişkilerden elde ettiği önemli kazanımlar var. Dolayısıyla, gerginliğin bir an önce son bulması ve Rusya'nın şımarık tavırlarından bir an önce vazgeçmesinin, hem iki ülkenin hem de küresel siyaset ve ekonominin lehine olacağını söylemiştim. 24 Kasım 2015'teki uçak düşürme olayından sonra yaşanan sıkıntılı sürecin sonsuza kadar sürmeyeceğini tahmin ediyorduk ancak itiraf etmek gerekirse barış çubuklarının da bu kadar kısa sürede uzatılacağını beklemiyorduk. Bu durum herkesi ziyadesiyle mutlu etti. Her iki tarafın da aldığı yaraları hemen yarın saracağını beklemek doğru olmaz. Bir taraftan ihracat ve turizmde hareketlilik başlayacak diğer yandan da Türk müteahhitler üstlenmiş oldukları milyarlarca dolarlık işlerine devam edecekler. Rusya'da hâlâ büyük bir potansiyel durumundaki yeni inşaat işlerini kovalayacaklar. Taşlar yavaş yavaş yerine oturacaktır. Şimdi sırada sınır güvenliğimiz ve Ortadoğu barışı için yapılacak stratejik ortaklıklar var. Bu konuda yapılacak işbirlikleri Türkiye'yi ekonomik kazanımların çok daha ötesinde kârlı kılacaktır.