Yıllardır bu köşede, aklımın yettiği, çekirdek beynimin aldığı kadarıyla bir şeyler yazarım. Zaman zaman yürek burkar, neşe katar… Kimi zaman 'vay bee', kimi zaman da 'hadi canım yuh olsun' dediklerinizi, aslında ben onları daha yazarken duyarım. Şöyle ki yazılanlar gizli saklı, bilinmeyen şeyler olmadığından ve bu şehirde herkesin birbirini yakından bildiğinden, hani derler ya "Kırk kişiyiz biz birbirimizi biliriz" diye. Bu köşeden atılması gerektiği için attığım taşın doğru yere gittiğini de yazı yayınlandıktan sonra havlama sesi artınca anlarım. FETÖ'cülerin dosyasını ne zamana açıyorsun diye sürekli aldığım uyarmalara bu hafta cevap vereyim istedim. 17/25 Aralık FETÖ/PDY'sinin darbe girişimlerinin ardından devletimizin her kademesinin, bu ihanetçileri temizleyerek adalet karşısında hesap vermeleri için canla başla çalıştıklarına şahit oluyoruz. Türkiye'nin dört bir yanından FETÖ/PDY'siyle ilgili hemen her gün operasyonlar, gözaltılar ve tutuklamaların olduğunu okuyor, dinliyoruz. Paralel İhanet Çetesi'nin (P.İ.Ç) yaptığı bir bir ortaya çıktıkça hepimizin ibadet, hatta ticaret için değil de ihanet için girenlere hep bir ağızdan içimizden gelen o aynı 3 kelimeyle haykırıyoruz. Elbette bu Kahramanmaraş'a da gelecek. Bu ihanet çetesinin baş imamlarının bulunduğu bu şehri kimse es geçemez. Geçmeyecek e zaten. Ticaret ve Sanayi Odası'nda Haluk Attaroğlu'nun bana göre görevden el çektirilmesiyle başlayan süreçte Kahramanmaraş'taki FETÖ/PYD dosyasını bildiklerim, şahit olduklarım ve anlatılanlara göre açmaya karar vermiştim. Demliğin burnu ne kadar yukarıda olursa olsun bardağın önünde eğilmeye mahkum olduğunu unutup bir zamanlar vergi denetimcisi A.E.'lerle kapı kapı himmet toplamalardan girip, Umre'ye Kahramanmaraş'tan götürdükleri, aralarında devlet memurlarının da bulunduğu kafileye, otobüsün içinde FETÖ hocanın kasetini izlettirip salya sümük ağlayanlara kadar bir bir yazacaktım. Adı bu çetenin imamı olarak bilinirken, oğlunun Fethullah olan adını mahkeme kararıyla değiştirenlere, olası bir operasyon şüphesi olduğunda Almanya'ya kaçmaya karar veren klimacılara, sanki hiç P.İ.Ç.'lerle olmamış gibi rol yapan bakırcıya, kulpçuya, ipçiye, pamukçuya, ahşapçıya, araziciye kadar Ticaret ve Sanayi Odası'nın içinden veya dışından olanların bir resmini çekecektim. Elbette vazgeçmedim. Ancak bu şehrin Cumhuriyet savcısının, emniyet müdürünün, MİT müdürünün işini zorlaştırırım veya yaptıkları olası bir çalışmayı olumsuz etkilerim diye sadece erteledim.