2 Ekim 2025'te dünya, tarihi bir dirilişe ve direnişe sahne oldu. İsrail tarafından dünyanın gözü önünde kitlesel soykırıma maruz kalan, açlık ve susuzlukla ölüme mahkum edilmek istenen Gazzelilere insani yardım ulaştırmak isteyen bir avuç cesur yürekli aktivist hazırlanan küresel Sumud Filosu ile yola çıktı.
Güzergah boyunca çeşitli saldırılara maruz kalan aktivistler, yolundan vazgeçmedi. 30 günlük deniz yolculuğunda 20 yıldır deniz ablukası altında olan Gazze kara sularına girerek İsrail ablukasını kırdı. Gazze kıyılarına en çok yaklaşan Mikeno Gemisi, sönmeye yüz tutan umutları da yeşertti. Gemideki tek Türk hukukçu aktivist Muhammed Huzeyfe Küçükaytekin, Kudüs Fatihi Selahattin Eyyübi ile aynı tarihte girdiği Gazze karasularıyla İsrail askerlerinin baskını sonrası kaçırıldı, 3 gün hapiste tutuldu.
8 KİŞİ YOLA ÇIKTIK
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti'nin baskısıyla İsrail tarafından gözaltına alınan aktivistler, soykırımcıların ellerinden kurtarıldı.
Gazze ablukasını kırdıktan sonra yurda dönen Muhammed Huzeyfe Küçükaytekin, SABAH'a konuştu. Gazze'ye yaklaştıklarında motoru kapatmaları yönünde uyarıldıklarını aktaran Küçükaytekin, gemide ABD'den Norveç'e farklı milletlerden 8 kişi olduklarını, kaptanlarının denizlere çok hakim biri olduğuna dikkat çekti.
KAPTANIMIZ MOTORU KAPATMADI
Kaptanlarının bir buçuk ay önce İsrail'den deport edildiğini söyleyen Küçükaytekin,"Batı Şeria'daki gençlere İngilizce ve judo dersi veriyordu. Barcelona'dan tekrar harekete geçip Gazze'ye geldi. Hasta olmasına rağmen vazgeçmedi. 1 saat tazyikli suya maruz kalmamıza rağmen motoru kapatmadı. Bu saldırılardaki asıl amaç geminin ana dümenini kırmaktı. O kadar şiddetli basınçlı sulara maruz kalarak, 6-7 knot hızla yolumuza devam ederek ablukayı kırıp Gazze'ye ulaşmayı planlıyorduk. Kendisi şu an işkencelere maruz kalarak Filistin topraklarında tutuluyor" diye konuştu.
BU SÜREÇTE BİR KAHRAMAN VARSA O DA GAZZE HALKIDIR
Yolculukları sırasında dalgalarla ve dronelarla mücadele ettiklerini söyleyen Küçükaytekin, "Normalde aynı safha durmayacak insanlar, söz konusu Gazze olunca bir araya geldi. Biz her gece drone saldırısı olacak şekilde gece uyumadan yol devam ettik. Bir kahraman varsa o da Gazze halkıdır.
Avrupa'dan gelen arkadaşlarımız da ülkelerine döndüklerinde onlar da oraları bu zulmü anlatarak, inletecek. Asıl o zaman başlayacak olaylar. Çünkü İsrail'de hakim karşısına çıkartılacağımız zaman 3 metrekarelik alana 13 tane Avrupalı hanımefendiyi koymışlardı ve su istemelerine rağmen vermediler. Bundan sonraki süreçte Uluslararası Adalet Divanı'nda da davalar açılacak" ifadelerini kullandı.
2'İNCİ FİLO HAZIRLIKLARINA BAŞLADIK
"Bu ilk sefer bir tecrübeydi. Biz şimdiden 2'nci filo için hazırlıklara başladık" diyen Küçükaytekin, "İsrail'de yaşadığımız 3 günlük oradaki süreç olsun, 1 aydır denizdeki sürecimiz olsun, bizi daha kararlı kıldı. Avrupa'daki arkadaşlarımız, dostlarımız Kuzey'den Güney'den Doğu'dan Batı'ya daha istikrarlı bir şekilde bu organize kötülük oluşumuna karşı mücadele vermek üzere daha kararlıyız" dedi.
FİZİKSEL VE PSİKOLOJİK ŞİDDETE MARUZ KALDIK
Huzeyfe Küçükaydın, hapishanede yaşanılanları ise şu şekilde anlattı:
"Uzun namlulu silahların lazerlerini tuttular üzerlerimizde. Köpeklerle geldiler. Ters kelepçeler ve bacaklarımıza pranga vurdular. Gözlerimizi kapattılar. 3 gün su ve yemek vermediler, bu şekilde muamelede bulundular. Çok küçük hücrelerde yatırdılar bizleri. Fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldık."
TÜRKİYE İSRAİL PROPAGANDASINA GEÇİT VERMEDİ
"Türkiye'ye gelirken piste inmeden yabancı arkadaşlarımızın nasıl gözlerinin dolduğunu gördük. Ülkemizle gurur duyduk. İsrail'in tek tip kıyafetleriyle bizi kameralara çıkarmadılar. Türkiye, 'Bu İsrail'in propagandası, siz onurlu bir duruş sergilediniz. Biz sizi bu şekilde kameralara göstermeyeceğiz. Sizi kefiyelerle, güzel elbiselerle dünyaya göstereceğiz' diyerek bizi izzetli bir şekilde karşıladılar."