Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CNN Türk'te 'Tarafsız Bölge' programına katıldı. Oktay bu programda gündeme ilişkin önemli sorulara cevap verdi.
"ALÇAK, KALLEŞÇE..."
Ermenistan'a sert tepki gösteren Oktay, ''Savaş ortasında sivillerin üzerine roket fırlatacak kadar korkak, alçak, kalleşçe, bu ifadeleri kullanmak istemem, bize yakışmıyor bu ifadeler ama tam da Ermenistan'ın, terör devletinin tutumunu yansıtıyor'' dedi.
"BEDELİ NE OLURSA OLSUN"
''İstediğimiz yerde araştırma tabii ki yaparız, yapıyoruz da. Bizim tanıdığımız KKTC'den aldığımız ruhsatlar çerçevesinde KKTC de hem sismik hem sondaj araştırmalarına devam edecektir'' diyen Oktay, ''Değil Yunanistan, kim olursa olsun, Türkiye ne bir karış toprağını, ne de denizindeki bir damla suyunu, hele hele gelecek nesillerin hakkını hiç kimseye vermez. Bedeli ne olursa olsun. Bu kadar net söylüyoruz'' diye konuştu.
"İLAVE TEDBİRLER GÜNDEMİMİZDE DEĞİL"
Fuat Oktay, yabancı bir haber ajansının Türkiye'de koronavirüs nedeniyle yasaklar geleceği yönündeki iddiasına da yanıt verdi. Salgınla mücadelenin temelinde TaMaM olarak adlandırılan "temizlik, maske ve mesafe" kuralının bulunduğuna işaret eden Oktay, "İlave tedbirler gerekirse her zaman düşünülebilecek şeyler ama şu anda böyle bir şey gündemimizde yok. Vardır, yoktur anlamında Kovid-19'la mücadelemizi bu çerçevede yürütmüyoruz. Her kabinede mutlak o veriler gelir, önceden analizleri yapılmıştır, kabinede tekrar değerlendirilir ve o çerçevede alınması gereken tamamen veriye dayalı kararlarla gidiyoruz. Kesinlikle popülist yaklaşımlarla gitmeyiz. Cumhurbaşkanımızın tarzı da asla bu değildir." diye konuştu.
Vaka sayılarında yoğunlaşma olup olmadığına ilişkin soru üzerine Oktay, bölgesel yoğunlaşmaların yaşandığını söyledi. Ankara'da vaka artışının görüldüğünü sonra azaldığını, şimdi İstanbul'da bir artışın başladığını dile getiren Oktay, bunun doğrudan temizlik, maske ve mesafe kuralına uyup uymamak ve düğün, cenaze törenleri gibi toplu etkileşimlerle ilgili olduğunu ifade etti.
"KURUMLARIMIZLA DA VATANDAŞIMIZLA DA SİYASETEN DE GEREKLİ TEPKİ VERİLMİŞTİR"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Anayasa Mahkemesi (AYM) Üyesi Engin Yıldırım'ın "Işıklar yanıyor" paylaşımıyla ilgili soru üzerine, Türk milletinin geçmişinde acı tecrübeler olan bir millet olduğunu ifade etti.
15 Temmuz darbe girişiminin yakın tarihte yaşandığına dikkati çeken Oktay, yaşanan bu tecrübelerin vesayet rejimlerini, ortamlarını hatırlatabilecek her söyleme karşı son derece dikkatli olunması gerektiğini gösterdiğini vurguladı.
Oktay, "Bazı kavramlar vardır ki ne anlama geldiğini bırakın o seviyelere gelmiş arkadaşların bilip bilmemesini, ilkokuldaki, ortaokuldaki çocuklar bile bilir. 'Bilmem nerenin ışıkları yanıyor' dediğinizde bu artık Türkiye'nin, hele hele yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kabul edebileceği veya bu anlamda tolerans gösterebileceği bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla buradaki hassasiyet haklı bir hassasiyettir. Kurumlarımızla da vatandaşımızla da siyaseten de gerekli tepki verilmiştir. Bu sadece 'geçerken baktım ışıklar da yanıyordu dedim, pardon yanlış anlaşıldı' deyip, o seviyede geçilebilecek bir konu değildir." değerlendirmesini yaptı.
"HERKES DİKKATLİ OLMAK ZORUNDA"
"İstifasını bekliyor musunuz?" sorusuna karşılık Oktay, bunun AYM'nin kendi içindeki değerlendirmeleri olduğunu vurguladı.
Oktay, "Bu şık bir tartışma değildi. Böyle bir söylemin Türkiye'deki Anayasal rejimin, Anayasanın, kanunların, hukuk devleti olmanın gereğinin garantisi olması gereken bir yapıdan çıkıyor olması en üzüntü verici tarafı oldu. Ümit ediyoruz ki gerçekten bunu demek istememiştir ama herkes burada dikkatli olmak zorunda." diye konuştu.
AYM'NİN GÜVENLİK SORUŞTURMASINA İLİŞKİN DÜZENLEMEYİ İPTAL KARARI
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde üç erkin olabildiğince birbirinden bağımsız bir yapısının bulunduğuna işaret ederek, kanunların çıkarılma sürecinde önce ihtiyaçların çalışıldığını ama bu çalışmanın kesin olarak Meclis'ten geçeceği anlamına gelmediğini anlattı.
AYM'nin güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin düzenlemeyi iptal kararına yönelik değerlendirmelerde bulunan Oktay, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) her alana kadar girmesinin yaşattığı sıkıntılar ve özellikle 15 Temmuz sonrasında kamuya alınacak her personelle ilgili liyakat, yerli ve milli olması ile ilgili konularda ciddi hassas olunması gerektiğini ifade etti.
Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bununla ilgili bütün kanunlar birden bire Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. Anlatmaya çalıştık, 'bu bizim ihtiyacımız.' Sonrasında yeniden düzenlemeyle getirmeye çalışıyoruz ama öyle bir noktaya geliyor ki bu çalışmalar, izah etmekte zorlanıyoruz. Üç erk birbirinden bağımsız olmakla birlikte aslında aynı zamanda da birbirinin ihtiyacını anlamak ve Türk milletinin, devletin bekasıyla, geleceğiyle ilgili de ortak bir paydada. Aynı geminin içerisindeyiz, başka bir ülkenin çıkarlarını düşünmüyoruz. Aslında bağımsız denen erkler, birbirlerini de çok iyi anlamak ve iletişim kanalları çok daha iyi olmak durumunda. Biz burada yürütme olarak da elimizden gelen her türlü gayreti sarf ediyoruz ve çıkardığımız her türlü kararnameler zaten Anayasa Mahkemesinin denetimine açıktır. Ama bazı konularda Anayasa Mahkemesi çok hassas davranıp da ihtiyaçların dışında farklı kararlar almaya başladığında zafiyet oluşmaya başlıyor. Bir güvenlik soruşturmasının yapılabilmesiyle alakalı bu kadar zor olmamalı."
"O DÖNEM GERİDE KALDI"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, AYM'nin Enis Berberoğlu hakkındaki kararı ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin yeniden yargılama talebini reddetmesine ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine, her iki kurumun da kendi yetkileri içinde karar aldığını ve kendi aralarında zaten bir çözüme ulaşacaklarını aktardı.
Oktay, "Bu çözüme ulaşmanın yolu o mesaj değildir. Yargı kendi içinde konuşamayacaksa, kendi içinde farklı düşündüğü konularda ortak bir noktaya ulaşamayacaksa, hukuk sistemi içerisinde yargı farklı vesayet terimlerini kullanmayı düşünecekse kusura bakmasınlar o dönem geride kaldı. Bizim söylediğimiz, kararlılığımız bu." değerlendirmesini yaptı.
"BÖYLE BİR SİSTEMİN ÇOK UZUN VADEDE AYAKTA KALMA ŞANSI YOK"
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de attığı adımlara yönelik Avrupa Birliği'nin (AB) tavrına ilişkin değerlendirmesi sorulan Oktay, AB'nin yapısında Brexit'le birlikte başlayan ciddi çatırdamalara işaret etti.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, şunları kaydetti:
"Ekonomik anlamda birliktelikle başlayan, sonrasında siyasi birlikteliğe doğru yol alan ve belirli değerler üzerinden giden bir yapı birden bire daha değerler ve özellikle din anlayışı boyutunda daha ırkçı bir yapıya doğru gitti. Ötekileştiren bir yapıya doğru gitti. Halbuki demokratik değerlerden, demokrasilerden, çok seslilikten bahseden değerler bütünü birden bire tek sesliliğe dönüştü. Bu yapı yine kendi içerisinde çok hantal olması sebebiyle de üye ülkeler bazında bahsediyorum, daha küçük ülkelerin neredeyse tutsak ettiği yapılara dönüştü. Belirli değer yargıları üzerine oluşturulmuş bir sistemin bu şekilde gittiğinde uzun vadede ayakta kalma şansı asla yoktur. Hristiyan kulübüne dönüşen bir yapıya girdiği andan itibaren ve sadece futbol takımı tutar gibi 'bendense haklıdır. Onun penceresinden bakmak zorundayım' diye gittiğinde o zaman adaleti dağıtma, haklının yanında olma şansı yok. Böyle bir sistemin çok uzun vadede ayakta kalma şansı da yok. Belli bir süre sonra zaten kendi içinde kargaşalar da başlar ki başlamış durumda da zaten."
Oktay, AB'nin "Yunanistan haksız ama AB üyesi, biz onun yanındayız" yaklaşımında olduğunu vurgulayarak, AB'ye bakıldığında kimsenin Meis Adası'yla ilgili Yunanistan'ın haklı olduğunu söylemediğini, açıkça da ifade edilmediğini dile getirdi.
"Kapalı kapılar ardında size haklısınız diyorlar mı?" sorusuna karşılık Oktay, "Tabii ki diyorlar. Cumhurbaşkanımız da çok net bir şekilde, her görüşmesinde tüm liderlere, sadece Meis Adası ile ilgili her türlü konuda, haritalarla, görsellerle anlatıyor." yanıtını verdi.
"TÜRKİYE SAHADAN DA MASADAN DA KAÇAN BİR ÜLKE DEĞİL"
Oruç Reis'in çalışmalarına belli süre ara verilmesiyle alakalı Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan "Biraz zaman tanırsanız, bu sorunla alakalı daha ileri aşamada çözüm üretebiliriz." diye özel ricası olduğunu belirten Fuat Oktay, "Türkiye sahadan da, masadan da kaçan bir ülke değil. Cumhurbaşkanımızın böyle bir rahatlığı var, Türkiye'nin böyle bir rahatlığı var. Binlerce yıl geriye giden de diplomatik devlet geleneği var, diplomasi zenginliği var." ifadelerini kullandı.
Fuat Oktay, bir aylık sürenin sonunda Mısır ile yapılan anlaşmanın karşılarına geldiğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Şimdi Avrupa Birliği ile görüştüğünüzde 'evet haklısınız.' Ama yine aynı noktaya geliyor 'ama', aması ne? Bir AB üyesi. Güney Kıbrıs'ı nasıl AB üyesi yaptığınızı biliyoruz. Siz de bunu ifade ediyorsunuz ama sonuç değişmiyor. Peki nereye geliyor sonuç, tehditlere geliyor. Tehdit nedir yaptırım. Türk milletine, Türkiye'de yaşayan herhangi bir kişiye nereden olursa olsun hangi görüşten olursa olsun, bir şey yaptırmak istiyorsanız tehdit edin. Yaptırımlarla tehdit edin, başka bir şey ile tehdit edin, bu bizim sadece kararlılığımızı artırır."
Avrupa Birliği'nin bu anlamdaki tehditlerinin bir şey ifade etmediğini kendilerine izah ettiklerini vurgulayan Oktay, "Şunu söylüyoruz, tehditler üzerinden bir çözüm çıkma şansı yok. Uluslararası ilişkilerde tehditler üzerinden gitmesi kadar yanlış bir şey yok. Dolayısıyla tehditlerden ziyade çözüm önerileri veya farklı mekanizmaların kurulması çerçevesinde gider. Avrupa Birliği'ni de buna davet ediyoruz biz sürekli. Türkiye açısından baktığımızda da tehditlerle iş yapan ne bir milletiz ne bir ülkeyiz." diye konuştu.