TBMM'nin 27'inci Dönem İkinci Yasama Yılı Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması ile başladı. Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
BM'den başlayarak, mevcut küresel düzenin tüm insanlığı kucaklayacak şekilde işleyişinden sorumlu kurumların hemen hemen tamamı tıkanmıştır. Koskoca yerkürenin bir avuç muhterisin ipoteği altına alındığı bu çarpık düzenin aynı şekilde devam etme şansı kalmamıştır. "Dünya 5'ten büyüktür" tespiti, işte bu gerçeğin ifadesidir. Dünyanın, her yerinde güvene, tüm insanların huzuruna ihtiyacı vardır. Dünyanın, herkese yetecek kaynaklarının adaletli şekilde dağılımına ihtiyacı vardır. Bunları sağlayacak bir küresel yönetim düzeni kurmamız şarttır.
Özellikle Minsk Üçlüsü denilen, Amerika, Rusya, Fransa hala 30 yıla yakın zamandır bu sorunu ihmal ettikleri için bugünlere yansıyan bu olumsuz gelişmeler karşısında ateşkes arayışı içinde bulunmaları her şeyden önce kabul edilebilir bir şey değil.
ŞİMDİ NETİCE ZAMANI
Bir şey mi isteniyor, o zaman işgalcilerin bu topraklardan çıkmaları gerekir ki burada bir çözüme ulaşılsın. Azeri kardeşlerimiz şu anda topraklarına dönecekleri günü bekliyor. Onun hasreti içinde. Buna kimse yanaşmıyor. Bunları biz Sayın Putin ve Macron ile görüştük. Ama hep oturdular, konuştular, netice yok. İşte şimdi netice zamanı. Azeri kardeşlerimiz de kendi göbeklerini kesmenin adımını attılar.
Ermenilerin, Karabağ'ı işgaline ve gerçekleştirdikleri sivil katliamlarına karşı kör, sağır, dilsiz kalanların, bugün sergiledikleri tavır da ikiyüzlülüktür... Türkiye olarak, kendimizi 'İki devlet tek millet' olarak gördüğümüz Azerbaycanlı kardeşlerimize tüm imkanlarımızla ve tüm kalbimizle destek vermeyi sürdüreceğiz.
Zalimleri iflah etmeyen bu alçak oyun, inşallah bozuluyor. Bu bölgede kalıcı barışın yolu, Ermenilerin işgal ettikleri her karış Azerbaycan toprağından geri çekilmelerinden geçiyor. Ermenistan yönetimini, her şeyi bir kenara bırakıp ısrarla Türkiye'ye iftira atma gayreti de kurtaramayacak. Bu haydut devlete destek verenleri, kendilerine insanlığın ortak vicdanı önünde hesap sorulacağı konusunda ikaz ediyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Azeri kardeşlerimiz kendi göbeklerini kesmenin adımını attılar | Video
GERİLİM PEŞİNDE DEĞİLİZ
Doğu Akdeniz'deki gelişmeler, Türkiye'nin son birkaç asırda denizlerde verdiği en önemli mücadele. Türkiye olarak, Akdeniz'de çatışma, gerilim, haksızlık, hukuksuzluk peşinde asla değiliz. Tek talebimiz, ülkemizin haklarına, hukukuna, çıkarlarına saygı gösterilmesidir. Akdeniz'deki siyasi ve ekonomik potansiyelin paylaşımıyla ilgili anlaşmazlıkların hakkaniyet temelinde çözülmesi tercihimizdir.
AB, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesiminin şımarıklıklarının esiri olarak, etkisiz, ufuksuz, sığ bir yapı haline dönüşmüştür. Bölgemizde ortaya çıkmış olup da, AB'nin inisiyatifi ve ağırlığı ile çözüme kavuşmuş tek bir sorun yoktur. Tam tersine, Birliğin müdahil olduğu her kriz, yeni boyutlar kazanarak büyümüştür.
Bu tablo karşısında Türkiye'nin önünde, kendi imkanları ve politikalarını kararlılıkla hayata geçirme dışında bir seçenek kalmamıştır. Özellikle Almanya'nın yoğun çabalarıyla gelinen bu noktada, meseleyi görüşmeler vasıtasıyla çözmek de, gerilimi yeniden tırmandırmak da, çatışma çıkarmak da karşımızdakilerin tercihidir. Biz diyalog kanallarını açık tutan duruşumuzu koruyacağız.
AYM İLE İLGİLİ ATILACAK ADIMA SEVE SEVE KATILIRIM
BAŞKAN Erdoğan, iç politikaya ilişkin mesajlarını ise TBMM'den ayrılırken gazetecilerin sorularını üzerine verdi:
(İdam tartışmaları) Meclis'ten idamla ilgili karar çıktığında bana gelmeyecek mi? Meclis olumlu karar verdiğinde onama makamı olarak ben de bunu onaylarım.
(MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) yeniden yapılandırılması önerisi) Parlamento yeni bir adım atarsa seve seve katılırım.
(HDP'nin eylemi) HDP'nin varlığıyla yokluğu arasında zaten herhangi bir fark yok. Çünkü onların her zaman yeri ya dağdır ya sokaklardır.
(Ermenistan Başbakanı Paşiyan'ın Türkiye'nin müdahil olmaması açıklaması) Biz ne yapacağımızı Paşinyan'a soracak değiliz.
BU ÜLKELER DÜN YOKTU YARIN DA OLMAYACAKLAR
Körfez bölgesindeki bazı ülkelerin yöneticilerinin, akılla, mantıkla, insafla, vicdanla uyuşmayan politikaları, krizi derinleştiriyor. Söz konusu ülkeler dün yoktu, yarın da muhtemelen olmayacaklar; ama biz bu coğrafyada ilelebet bayrağımızı dalgalandıracağız.
Irak sınırındaki örgüt yuvalarını birer birer ortadan kaldırıyoruz. Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin de rahatsız olduğu bu fitne çukurlarını bitirene kadar operasyonlarımız sürecek.
Hem küresel vicdanın kanayan yarası Filistin davasının, hem de Kudüs davasının sonuna kadar takipçisi olacağız.
Ülkelerin salgınla mücadelesine baktığımızda, Türkiye'nin çoğunun önünde olduğunu görüyoruz. Sağlık sistemini ve kapasitesini geliştirmemiş olsaydık, salgının altında kalabilirdik.
AB DÜRÜST DEĞİL
Suriyeli sığınmacıların iaşe, ibate ve barınması için ülkemize 3 milyar euro + 3 milyar euro sözü veren, sonra da kırk dereden su getirerek çoğunun üzerine yatan yine AB olmuştur. Bir de doğru konuşmuyorlar, dürüst değiller. Biz onlara her şeyi rakamlarıyla söylüyoruz. İspat mı istiyorsunuz? Buyurun yaptığımızı yatırımları yerinde görün. Ama işlerine gelmiyor.
DÜNYANIN YÜKSELEN YILDIZI TÜRKİYE
Bugüne kadar açıkladığımız desteklerin ve paketlerin toplam ekonomik büyüklüğü 495 milyar lirayı, yani milli gelirimizin yaklaşık yüzde 10'unu bulmuştur. Sosyal koruma kalkanı çatısı altında milletimize ve ekonomimize 35 milyar lirayı aşkın karşılıksız ödeme yaptık.
Üçüncü çeyrekle ilgili tüm öncü göstergeler, ekonominin hızla toparlandığına ve kayıpların kısa sürede telafi edileceğine işaret ediyor. Salgının yol açtığı dış talep daralmasına rağmen eylül ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre 4.8 artarak 16 milyar doları aştı. Bu Cumhuriyet tarihindeki en büyük eylül ayı ihracat rakamı.
Amacımız, V tipi bir toparlanmayı sağlayıp, bu yılı artı büyümede kapatmaktır. Önümüzdeki yıl için belirlediğimiz büyüme oranı ise yüzde 5.8'dir.
Türkiye, bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı. OECD, Türk ekonomisini, salgından en az etkilenen 3'üncü ekonomi olarak gösterdi. Bütçe açığındaki kısmi artış gibi olumsuzluk konusunda dahi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerden daha iyi durumdayız.
Zübeyde YALÇIN-Hasan AY- Eda IŞIK-Evrin GÜVENDİK-Ali EKEYILMAZ/ ANKARA