Kovid-19 pandemisinin başladığı Mart ayından bu yana Türkiye'de de Sağlık Bakanlığı tedavi protokolünde ilk sırada yer alan ve geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun'un ülkemizde de yerli üretimine başlandığı müjdesini verdiği hidroksiklorokin'in, Kovid tedavisinde kullanılıp kullanılmayacağı konusunda tüm dünyada yeni bir tartışma başladı. Tartışmayı başlatan ise, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ), ilacın Kovid hastalarında test edildiği dünyanın en büyük araştırmasını durdurma kararı oldu. İleri evre Kovid hastalarının da çalışmaya dahil edilmesi eleştirilirken, uzmanlar, Kovid'in kendisinin de kalp krizine neden olabildiğini belirterek bu yönüyle DSÖ'nün bu kararının teyide muhtaç olduğunu belirtti.
'TEDAVİDEN TAMAMEN ÇIKARILMALI DEMEK İÇİN ERKEN'
Hepatit, HIV/AIDS konusunda Amerika ve İtalya'da yıllarca araştırmalar yapan ve 1990'dan buyana Sağlık Bakanlığı'nın hepatit, HIV/AIDS, domuz ve kuş gribi gibi çeşitli hastalıkların bilimsel danışma kurulları ile aşı ve ilaç yönetmelik çalışmalarında bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, İlaç Bilincini Geliştirme ve Akılcı İlaç Derneği Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, ileri evre hastaların çalışmaya dahil edilmesinin, verilen karara gölge düşürdüğünü ve ilacın Kovid tedavisinden tamamen çıkarılması için yeterli bir kanıt olmadığını vurguladı. Prof. Dr. Balık, "Salgının başından beri pek çok tartışmalı karara imza atan DSÖ'nün kendi organizasyonuyla yapılan ve saygın tıp dergisi Lancet'de yayınlanan çalışma, 6 kıtadaki 671 hastanede, 96 bin 32 hasta üzerinde yapılıyordu. Çalışmaya dahil edilen vakaların 14 bin 888'i hidroksiklorokin tedavisi alırken, 81 bin 144'ü kontrol grubu olarak izleniyordu. Ancak bu çalışma bilim dünyası tarafından bir çok açıdan sorunlu bulundu. İlaca objektif yaklaşanları tatmin etmedi.
'İLACIN KOVİD'DE KULLANIMIYLA İLGİLİ SAĞLIKLI BİR BİLİMSEL ÇALIŞMA HALEN YOK'
Sıtma ilacı olarak da bilinen hidroksiklorokin'in, Kovid tedavisinde ilk kullanımının, salgının ilk ortaya çıktığı Çin'de başladığına işaret eden Prof. Dr. Balık, "Salgının başlarında Çin ve Fransa'da yapılan çalışmalar, bu ilacın tedavide etkili bulunduğunu düşündürdüğü için, tüm dünyada Kovid tedavisinde en yaygın olarak kullanılagelen ilaç oldu. Bir ilacın, bir hastalıkta kullanılabilmesi için hem etkinlik ve hem de yan etki açısından kendini kanıtlaması gerekir. Bu da bu ancak klinik araştırma tipleri içinde kanıt değeri en yüksek olan randomize kontrollü çalışma tipi ile olur. Maalesef Kovid-19 tedavisinde sıtma ilacı ile ilgili henüz böyle bir çalışma yok. Bu nedenle biz hala bu ilacın etkinliği ya da yan etkileri ile ilgili kesin konuşamıyoruz. DSÖ, ilacın Kovid-19 tedavisinde riskli olabileceği nedeniyle askıya aldı ama bu ilaç başka bir sürü hastalıkta kullanılıyor. Bu karar sıtma ve diğer romatizmal hastalıklarda ilacın kullanımının da durdurulduğu anlamına gelmiyor" dedi.
'HASTALAR PANİKLE BİZE GELDİ, İLACINI BIRAKMAK İSTEYENLER OLDU'
DSÖ'nün bu kararından sonra ilacı kullanan çok sayıda hastanın panik halinde kendilerine geldiğini ve riskleri sormaya başladığını anlatan Prof. Dr. Balık, ilacını bırakmak isteyen hastalar bile olduğunu anlatarak DSÖ'nün kararına yapılan eleştirilere de şöyle değindi:
"Bu ilaç 1950'lerden beri iyi bilinen ve sıtma ile Lupus ve Romatoid Artrit gibi bağışıklık sistemi hastalıklarında güvenle kullanılan bir ilaç. Bu hastalıklarda kullanımında, kardiyak yan etkilerin (kalp krizi gibi) oranı son derece düşük. DSÖ'nün çalışmasının soru işareti yaratan taraflarından biri de bu. Koronavirüs hastalarında kalp riski yaratması, belki de hastalığın, kalbin de tutulduğu ileri evrelerinde artıyor. Bunu bilmek için daha fazla çalışma yapılması gerekli. En azından durumu ağır olmayan, kalp riski taşımayan vakalarda randomize kontrollü araştırma yapılabilir. DSÖ, Lancet'te çıkan bu araştırmayı, hidroksiklorokin için riski fazla olan hastaları çıkararak devam ettirebilirdi. Çünkü tüm dünya bu ilacın Kovid'de işe yarayıp yaramadığını ya da hangi evresinde, hangi tip hastalarda kullanılabileceğini bilmek istiyor. İlacın bizdekinin tam tersine birçok ülkede hastalara genellikle durumları ağırlaştığında veriliyor olması, çalışmada bu durumun yeterli irdelenmemesi de eleştiriliyor. Bu nedenle de tedavi alan hastalardaki ölüm oranının, ilacı almayan gruba göre daha yüksek çıkmasının şaşırtıcı olmayacağı vurgulanıyor."
'SITMA İALCI ABD'DE POLİTİZE EDİLDİ'
Hidroksiklorokin ile ilgili bu gelişmelerin kendisine ilginç gelen yanlarına da değinen Prof. Dr. Balık, "Trump'ın korunma amaçlı sıtma ilacı kullandığını açıklamasından sonra hidroksiklorokin konusu tüm dünyada çok tartışılmaya başlandı. Sanki ABD'de bu ilaç da politize edildi. Bir kesim ilaç aleyhtarı oldu ve ellerinde sağlam kanıtlar olmadan tavır takındıkları için eleştirilse de ilacın Kovid-19'da işe yaramayan ve üstelik de çok tehlikeli olduğunu iddia etti. Durumu ağırlaşmış vakalarda hidroksiklorokin ve antiviral ilaçların zaten etkili olmadığı biliniyor. Viral enfeksiyonlarda tedaviye erken başlanırsa etkili oluor. Bizim gözlemlerimiz de hidroksiklorokin'in Kovid-19 tedavisinde erken başlanması durumunda etkili olduğu yönünde. Ancak bunun bilimsel ayyınlarla ortaya konması gerekiyor. Nitekim, Sağlık Bakanlığı tedavi protokolünde de ilk başlarda ağır hastalara verilirken birkaç gün sonra rehber değiştirildi ve hastalara erken evrede verilmeye başlandı. Şu ana kadar yayınlanan olumlu ya da olumsuz sonuç veren çalışmaların hiçbirisi bilim dünyasını, ilacın yararı ya da zararı konusunda kesin kanaate götürecek standartlarda değil" dedi.
'İLAÇ ARAŞTIRMALARINDA EN TİTİZ ÜLKE BİLE HAFİF VAKALARDA KULLANIYOR'
Dünyanın birçok ülkesinde sıtma ilacının Kovid tedavisinde kullanıldığını ve dünyada bu konuda yaklaşık 200 araştırmanın devam ettiğini anlatan Prof. Dr. Balık, ilaç araştırmalarında en titiz ülkelerden biri olan İngiltere'nin bile DSÖ'nün iddia ettiği hidroksiklorokin yan etki riskini önemsemediğini belirterek şunları söyledi:
"Oxford Üniversitesi öncülüğünde yapılan büyük bir randomize kontrollü çalışma var bu ilaçla ilgili: PRINCIPLE çalışması. Bu çalışma dahilinde hidroksiklorokin, hafif Kovid vakalarında, altta yatan hastalığı bulunan ve risk grubu içinde yer alan 50-65 yaş kişiler ile altta yatan hastalığı olmayan 65 yaş üstü kişilerde, üstelik hastane dışında, aile hekimleri tarafından takip edilen hastalarda kullanılıyor. İngiltere böyle bir çalışmaya hem de ilacın hastane dışı kullanımına izin verirken DSÖ'nün kalp riski nedeniyle hidroskiklorokin çalışmalarını askıya alması şüpheyle karşılanıyor. Peki aynı DSÖ, ilacın sıtmada kullanımına neden bir çekince koymadı? DSÖ temel ilaç listesinde olan hidroksiklorokin gibi ucuz ve kolay erişilebilir bir ilacın işe yarayabilme ihtimalini neden bir çırpıda göz ardı etti? Bunların hepsi cevap bekleyen sorular."
'TÜRKİYE'NİN TEDAVİ PROTOKOLÜ DÜNYADAKİ EN İYİ SONUÇLARDAN BİRİNİ VERDİ'
Pandemi sürecinde, birçok şeyi dünyadan daha iyi yapan ve üstelik de tedavi protokolünde hidroksiklorokini en fazla kullanan ülke olarak Türkiye'nin ilacın etkinlik ve güvenliği ile ilgili bilim dünyasına bir yayın yapmasının şart olduğunu anlatan Prof. Dr. İsmail Balık sözlerini şöyle noktaladı: "Biz, gerçekten bilim kurulundaki ortak akıl marifetiyle oluşturulan ve sürekli güncellenen Kovid-19 tedavi rehberimiz sayesinde, tedavi sürecini en iyi yöneten ülkelerden biri olduk. Rehberde hızla değişiklik yaparak, Favipiravir ve hidroksiklorokini enfeksiyonun erken safhasında kullanmaya başladık. Bundan sonra da yoğun bakıma gitme ve ölüm oranlarında hızla azalma oldu. Tüm bunları bilimsel bir yayın ile daha net görebileceğiz. Bu ilaçla ilgili tabii ki temkinli olmak lazım ama kesin karar vermek için de daha fazla araştırmaya ve kesin kanıta ihtiyaç var. Eldeki verilere baktığımızda, Kovid-19 tedavisine erken başlanması ve kombine tedavilerin denenmesinin yararlı olacağı görülüyor.