AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Moskova'da varılan mutabakatın Suriye'de siyasi çözümün önünü açacağını belirterek, "Türkiye ezcümle kararlı duruşuyla, ne yaptığını bilen tavrıyla, tarzıyla, Moskova'da istediğini almıştır." dedi.
Kurtulmuş, Bosna Hersek'te gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Türkiye ile Bosna Hersek arasında tarihi ve kültürel anlamda çok derin ilişkiler bulunduğunu kaydeden Kurtulmuş, bugün de bu ilişkileri en üst düzeyde sürdürmeye gayret ettiklerini söyledi.
Kurtulmuş, Türkiye'nin temel amaçlarından birinin, Balkanlarda istikrar ve kalkınmanın sağlanmasını temin etmek olduğunu dile getirerek bu nedenle tüm Balkan ülkeleriyle yakın ilişkileri sürdürmek gibi temel bir stratejiye sahip bulunduklarını kaydetti.
Balkan ülkelerinin de belli sıkıntıları bulunduğunun farkında olduklarını söyleyen Kurtulmuş, "Türkiye olarak Bosna Hersek başta olmak üzere bütün Balkan ülkeleriyle yakın ilişkilerimizi sürdüreceğiz. Bu ilişkilerimizi daha da ileri götürmek için gayret sarf edeceğiz." diye konuştu.
Suriye'deki duruma da değinen Kurtulmuş, Türkiye'nin sadece bu bölgede oynatılan kuklaları değil aynı zamanda o kuklaların arkasındaki "kuklacıları" da gördüğünü vurguladı.
Kurtulmuş, bir asır önce Osmanlı devletinin yıkılma süreciyle başlayan ve bölgenin her bakımdan dağıtılmasını amaçlayan projenin ikinci versiyonunun devreye sokulduğunu kaydederek, geniş Orta Doğu coğrafyasının bir taraftan etnik ayrıştırmalar, bir taraftan da mezhep farklılıklarıyla parçalanmaya çalışıldığına dikkati çekti.
Yemen, Mısır, Libya, Irak ve Suriye'de yaşananlara işaret eden Kurtulmuş, "En başından beri bu ikinci Sykes-Picot'un esas hedefinin Türkiye olduğunun farkındayız." dedi.
"OYUN AYNI OYUN"
Kurtulmuş, bugün DEAŞ, PKK/PYD ile bölgeyi dizayn etmeye çalışanların, o zaman da başka emperyal güçlerin oyuncakları olarak bazı terör örgütlerini kullandığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Bir sürü bölge dışı aktörün, kendi bölgesel güçlerini artırmak için kullandığı bir siyaset zeminidir ve maalesef vekalet savaşlarının asli unsurları yüzünden, Suriye tam manasıyla bir kanlı satranç tahtasına döndürülmüştür. Bizim Türkiye olarak başından itibaren buradaki pozisyonumuz bellidir. Biz Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız. Biz Suriye'de kimin iktidara geleceğini değil, bundan sonra kimlerin Suriye'yi yöneteceğini değil, Suriye'de bütün halk kesimlerinin işin içerisinde olduğu, demokratik bir Suriye'nin inşasından yanayız. Bunun temin edilebilmesi için Suriye'deki bütün terör örgütlerinin, Türkiye'ye karşı da büyük zarar vermiş olan terör örgütlerinin, Suriye'den ve bölgeden temizlenmesinden yanayız."
"GÖÇ DALGASI DAYANILMAZ NOKTAYA GELDİ"
Suriye'deki iç savaşın en ağır faturalarından birinin de göç meselesi olduğunu kaydeden Kurtulmuş, "Bu büyük göç dalgasının artık Türkiye için katlanılması oldukça zor bir noktaya geldiğini biliyoruz ve daha fazla göç dalgası olmaması için Türkiye olarak bütün gücümüzü ortaya koymaya gayret ediyoruz." dedi.
Kurtulmuş, İdlib'de ise bambaşka bir oyun oynanmaya çalışıldığını vurgulayarak "Türkiye olarak buna karşı seyirci kalmayacağımızı başından itibaren ifade ettik. Orada nasıl PYD/PKK üzerinden bize gelen herhangi bir tehdide karşı Türkiye olarak seyirci kalmayacaksak, rejim tarafından da bize yapılan saldırıları da asla cevapsız bırakmayacağız." diye konuştu.
"TÜRKİYE İSTEDİĞİNİ ALMIŞTIR"
Kurtulmuş, Moskova'da sağlanan ateşkesin tam manasıyla sahada uygulanması temennisinde bulunarak, "Suriye'de esas çözümün askeri çözüm olmadığını, mutlaka siyasi çözüm olduğunu ve bunun tek yol olduğunu başından itibaren söylüyoruz. Moskova'da varılan mutabakat, siyasi çözümün önünü açan bir mutabakattır. Türkiye ezcümle kararlı duruşuyla, ne yaptığını bilen tavrıyla, tarzıyla, Moskova'da istediğini almıştır." ifadelerini kullandı.
Suriye meselesinin Türkiye için zorunlu bir ulusal güvenlik meselesi olduğunu tüm muhataplarının bir kez daha gördüğünü söyleyen Kurtulmuş, "Bir başka ülke için buralar binlerce kilometre ötedeki problemli alanlardır, kriz bölgeleridir. Türkiye için ise hemen komşusunda başlayan büyük bir yangındır. Türkiye bu yangının kendisine sirayet etmesine asla seyirci kalamaz." dedi.
"BAŞKA HİÇBİR ÜLKE BU GÖÇ DALGASINA DAYANAMAZDI"
Kurtulmuş, Türkiye'nin sığınmacı meselesinde de başarılı bir insanlık dersi verdiğinin altını çizerek, "Türkiye, Ege Denizi'nde on binlerce insanı ölümden kurtarmıştır. Türkiye bugün 4 milyona yakın mülteciye ev sahipliği yapıyor. Milletimizden Allah razı olsun. Dünyada böyle bir millet yok. Yarım bardak temiz suyu varsa yarısını bölüşüyor. Yarım somun ekmeği varsa yarısını bölüşüyor. Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir ülke, hiçbir millet böylesine büyük bir mülteci dalgası karşısında dayanamazdı." değerlendirmesinde bulundu.
"GÖÇMEN KONUSU BİR NUMARALI GÜNDEMDİR"
Batılı devletleri, mülteci krizinin ardındaki esas nedenleri düşünmedikleri için eleştiren Kurtulmuş, "Bu kadar işgallerin, savaşların ve iç çatışmaların olduğu yerde, bu kadar ağır bir küresel gelir dağılımı adaletsizliği sürdüğü sürece, hiçbir politik farklılık olmasa dahi bu göçmenler yaşamak için Batı'ya, gelişmiş ülkelere göç etmek durumunda kalıyorlar. Bırakın Yunanistan gibi kapılarını kapatmayı, gökyüzünü çelikten bir gök kubbeyle bile örtseler dünyadaki bu haksızlıklar, zulümler, adaletsizlikler devam ettiği sürece göçmen meselesi dünyanın bir numaralı gündem maddesi olmaya devam edecektir." diye konuştu.