Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Kurtuluştan Kuruluşa 100. Yılında Sivas Kongresi Uluslararası Hukuk Kurultayı ve Sempozyumu"nun ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, dağa kaçırılan çocukları için HDP Diyarbakır il binası önünde oturma eylemi yapan anneleri desteklediklerini söyledi.
Annelerin acıları olduğu için eylem yaptığını dile getiren Feyzioğlu, "Biz o acılarına ortak olmak için Türkiye Barolar Birliği olarak yanlarına gittik. Bu acıya ortak olduk. Annelerden korksun herkes, anneler kaçırılan evlatlarının ya da kandırılan evlatlarının dağdan indirilmesini istiyor." ifadesini kullandı.
"BUNDAN SONRA HEPSİNİN YÜZÜNE ÇARPACAĞIZ"
"Gidin devletin kapısında bekleyin" diyenlere de tepki gösteren Feyzioğlu, şunları kaydetti:
"Elbette devletin de sorumluluğu ama anneler çocuklarına hiçbir zarar gelmeden, o faşist, o kanlı örgütün elindeki evlatlarının serbest bırakılmasını istiyorlar. Biz neye kızıyoruz biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne her fırsatta laf sokuşturanlar, bir cümle PKK'ya, DHKP-C'ye laf söylesinler ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne vurmanın, bazıları için dayanılmaz bir çekiciliği var. PKK'ya laf söyleyin dediğimizde tık yok. DHKP-C'ye laf söyleyin dediğimizde tık yok. Biz kararlıyız. Teröriste terörist, terör örgütüne terör örgütü diyemeyenle bizim işimiz falan yok. Biz hukukçuyuz ve bunu hukuk çerçevesinde söylüyoruz. Terör suçlusu olduğu iddia edilenin, adil yargılanma hakkını savunan da biziz. Çünkü kimin terörist kimin terörist olmadığı ancak adil bir yargılama sonucunda ortaya çıkar. Bunu bilerek söylüyoruz ama PKK'nın bir terör örgütü olduğuna şüphe var mı? PKK'ya yarım ağız bile kınama yapamayanların Türkiye Cumhuriyeti'ne sürekli laf sokuşturmasını samimi bulmuyoruz. Bundan sonra da yüzlerine hepsinin çarpacağız."
Feyzioğlu, Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemelerinin mahkum ettiği ya da tutukladığı PKK'lılara, DHKP-C'lilere, FETÖ'cülere ve bilumum terör örgütü mensubuna ya da bu iddia ile tutuklanan kişilere "tutsak" diyenlere seslendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Tutsak kelimesi savaş hukukunda, savaşan taraflardan birinin eline geçen karşı tarafın askeri silahlı gücü için kullanılır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemelerinin, mahkum ettiği kişilere, 'adil yargılanmadı' diyebilirsiniz, düşünce özgürlüğüdür hiçbir şey demeyiz ve adil yargılanmayı biz de isteriz. Bunun için mücadele ediyoruz ama Türkiye Cumhuriyeti Devleti mahkemelerinin PKK, FETÖ, DHKP-C üyesi olduğu gerekçesiyle mahkum ettiği kişilere 'tutsak' diyenler ya hukuk bilmezler ya da başka birilerinin jargonu ile konuşarak selam çakarlar. 125 bin meslektaşımın hiçbirinin bu jargonu desteklediğini düşünmüyorum. Bu jargonu kim kullanıyorsa mensuplarımızın, avukatlarımızın büyük bir dikkatle dinlemelerini ve neyi kastettiğini, neyi amaçladığını iyi anlaması gerektiğini ifade ediyorum. Yargıtay Başkanlığına resmi bir mektup yazıp, tutsak avukatlar, tutsak gazeteciler dediğiniz zaman Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni siz düşman devlet statüsüne sokarsınız. Savaş hukukunu bilmiyorlarsa anlatmaya hazırız. Türkiye Cumhuriyeti Devleti PKK, FETÖ, DHKP-C karşısında savaşan devlet pozisyonunda değildir. Egemen devlettir. Bu örgütler de bildiğiniz adi, pis, kanlı, faşist terör örgütleridir. Bu kadar basit. Biz çok açık kınama bekliyoruz."