Anayasa Mahkemesi'nin yayınladıkları bildiri ile devleti katliam yapmakla suçlayan 1128 akademisyen ile ilgili verdiği karar tartışılırken bu akademisyenler arasında bulunan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hakkında verilen 1 yıl 18 aylık mahkûmiyet kararının gerekçesinde çarpıcı detaylar yer alıyor.
İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkûmiyet kararının gerekçesinde, Fincancı'nın hendek kalkışmasını Bosna'daki Srebrenitsa Katliamı'na benzettiği ifade edildi. Kararın gerekçesinde, Fincancı'nın bazı basın organlarında hendek kalkışması ile ilgili verdiği röportajlarından bahsedildi ve bu röportajlar alıntılandı. Söz konusu röportajlarda skandal ifadeler bulunması dikkat çekti.
SKANDAL SREBRENİTSA BENZETMESİ
21 sayfalık gerekçeli karara göre; Şebnem Korur Fincancı, 21 Aralık 2015 tarihindeki Evrensel Net isimli internet sitesinde yayınlanan ''Bilmiyorduk Deme Lüksümüz Yok'' başlıklı röportajında şunları söyledi: "İyi de ne yapsınlar? Hendek olmasa devlet bütün hepsini tutukluyor. Sen devlet olarak şiddeti yoğunlaştırdığında bunun karşılığını şiddet ile alırsın kaçınılmaz olarak… Gezi Parkında kalan gençleri düşünün. Onlarda barikatlar kurdular, polis aracını çevirdiler, Barikat olarak kullandılar. Ne yapsalardı nasıl koruyacaklardı kendilerini… Diğer yandan bu süreç bana Bosna Sırbistan sürecini anımsatıyor. Onlar da çok iç içe geçmişlerdi, bir arada yaşıyorlardı. Bosna'da toplu mezarlarda çalıştım. Nasıl bir şey yaşandığını yakından gözleme imkânım oldu. Aynı acıyı burada yaşamak istemiyorum."
Akademisyenlerden AYM'nin milletin vicdanını sızlatan skandal kararına tepki
ULUSLARARASI MAHKEME TEHDİDİ
Yine Fincancı'nın Birgün Gazetesi'ne verdiği 15 Temmuz 2016 günlü röportajın başlığının "Cizre Türkiye'nin Srebrenitsa'dır" olduğu gerekçeli kararda kaydedildi. Röportajda, Fincancı'nın Cizre'de yaşananları Srebrenitsa'da yaşananlara benzettiği belirtildi. Fincancı'nın ayrıca 5 Mart 2016 tarihinde Özgür Gündem tarafından yayınlanan 'Cizre'deki tablo Bosna'dan daha ağır' başlıklı röportajında ise; "Cizre'de karşılaştığımız tablo, Bosna'nın çok ötesinde… Burada devletin işlediği bir suçtan bahsediyoruz. Bu topraklarda başka devlet, tank, top kullanmayacağına göre bunu yapan bu devlettir. Devletin işlediği bir suçtan bahsettiğimiz için incelemenin bağımsız heyetler tarafından yapılması gerekir. Burada islenen suçlar uluslararası mahkemelerde yargılanacak. Bu insanlığa karsı işlenen bir suçtur. Bu suçun zamanaşımı olmaz. Bu vahşet, bir soykırım girişimidir" dediği kaydedildi.
"PKK'NIN HAMİLİNE SOYUNDULAR"
Gerekçeli kararda, "Akademisyenler topluluğunun bölgede devlet kurumlarını etkisiz hale getirerek ortadan kaldırmayı hedefleyen PKK/KCK'nın legal görünümlü hamiline soyundukları göz ardı edilmemelidir" denildi.
Kararda, "Örneğin bir akademisyen El-Kaide veya DAEŞ ile mücadele eden ABD veya Avrupa Birliği ülkelerinden herhangi birini bu örgüte karşı 'katliam' yapmakla itham edemez. Bu ilgili ülkelerin hukuk sistemleri buna asla izin vermez. Aksini yapanlar hakkında ülkesi aleyhine suç işlediği hatta ülkesine ihanet ettiği gerekçesiyle gerekli müeyyideler uygulanır" denildi.
MAHKEMENİN GEREKÇELİ KARARINDA ŞU İFADELER YER ALDI:
Mahkemenin gerekçeli kararında, sanığın bildirinin ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı yönündeki savunmasına da şu şekilde cevap verildi: "Bildiri içeriğinin tarihsel gerçeğe uymaması, tamamen PKK/KCK Silahlı Terör Örgütünün amaç ve ideolojisiyle örtüşecek şekilde sözde 'öz yönetim' anlayışına destek çıkması, örgütün hendek kazma eylemlerini desteklemesi, bu eylemler ile terör örgütünü meşru göstermesi ve bu kapsamda örgüt yöneticisi Bese Hozat tarafından aydınlara ve akademisyenlere yönelik örgüt adına yapılan çağrıya uyarak çağrıyı benimser nitelikte bildiri yayınlanması bir bütün olarak değerlendirildiğinde; bildirinin propaganda niteliğinde olması ve ifade özgürlüğünün sınırlarını asması dikkate alınarak, sanığın savunması kendini suçtan ve cezadan kurtarmaya yönelik bulunmuştur" denildi.
CEZA ALMIŞTI
Bilindiği gibi Şebnem Korur Fincancı, İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucu "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan 1 yıl 18 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Mahkeme, sanık hakkında verilen cezada herhangi bir indirim yapılmamasına hükmetmişti.