FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında kullanılan helikopterin de bağlı bulunduğu Kara Havacılık Komutanlığındaki eylemlerin detayları, iddia makamının esasa ilişkin mütalaasında yer aldı. Buna göre, darbeciler 15 Temmuz akşamı helikopterlerin uçuş güzergahlarının kayıt altına alınmasını sağlayan cihazları devre dışı bıraktı.
ESASA İLİŞKİN MÜTALAADAN
"Transponder denilen cihazlar devre dışı bırakılarak helikopterlerin hangi güzergahta uçtukları kayıt altına alınamamış, benzer şekilde Güvercinlik Uçuş Kulesi'nde yapılan telsiz ve telefon konuşmalarını kaydeden sistem de saat 00.00 sıralarında sanıklar tarafından devre dışı bırakılmıştır"
Cumhuriyet Savcısı Bülent Karakuş'un sunduğu mütalaada, sanıkların emir komuta zinciri dışında hareket ettikleri, sıralı amiri olmayan kişilerden de emir aldıkları belirtilerek, "Askeri hiyerarşi ve emir komuta zinciri dışında hareket ederek örgütsel dayanışma gösterdikleri anlaşılmıştır." tespiti yapıldı.
Darbe girişiminde, "helikopterler için operasyonel bir merkez" olarak kullanılan Kara Havacılık Komutanlığının, darbeci askerlerin önceden aldıkları tedbirler sonucunda darbe faaliyetlerine kimsenin müdahale etmediği belirtilen mütalaada, dönemin karargah komutanı müşteki Tümgeneral Hakan Atınç'ın da rehin alınmasıyla helikopterlerin rahatlıkla sevk ve idare edilebilir bir yer haline getirildiği kaydedildi.
Cezalandırılmaları istenilen sanıkların, FETÖ'nün talimatları doğrultusunda hareket ettikleri ifade edilen mütalaada, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda ortada delil bırakmamaları yönünde de talimat aldıklarına işaret edildi.
Mütalaada, bu kapsamda helikopterlerin kayıt cihazlarının sökülerek uçuş yapıldığı belirtilerek, "Transponder denilen cihazlar devre dışı bırakılarak helikopterlerin hangi güzergahta uçtukları kayıt altına alınamamış, benzer şekilde Güvercinlik Uçuş Kulesi'nde yapılan telsiz ve telefon konuşmalarını kaydeden sistem de saat 00.00 sıralarında sanıklar tarafından devre dışı bırakılmıştır." ifadesine yer verildi.
PAROLA "YURTTA SULH"
Sanıkların çoğunun mahkemede, darbe girişiminden haberdar olmadıkları yönündeki savunma yaptıkları bildirilen mütalaada, bu hususun hayatın olağan akışına aykırı olduğu vurgulandı.
Helikopter pilotu olan sanıkların "yurtta sulh" parolasını kullanarak Akıncı Üssü'ne iniş yaptıkları, olay tarihinde er olarak askerlik yapan tanıkların da 15 Temmuz saat 23.00 sularında darbe girişiminden haberdar olduklarını beyan ettikleri hatırlatılan esasa ilişkin mütalaada, şu tespite yer verildi:
"Cezalandırılmaları talep edilen tüm sanıkların iddianamede anlatıldığı şekilde yaptıkları eylemin bilincinde hareket ettikleri, eylemlerinin değerlendirilmesinde eylemlerde kullanılan suç aletlerinin öldürücü nitelikte bulunduğu ve açılan ateş sonucu insanların ölümüne ve yaralanmalarına sebebiyet vereceklerini bilen sanıkların bu eylemleriyle direkt öldürme ve öldürmeye teşebbüs ve üzerilerine atılı diğer suçları işledikleri kanaatine varılmıştır."
"TÜRK ASKERİ DARBE EMRİNİ YERİNE GETİRMEZ"
Mütalaanın değerlendirme bölümünde, terör örgütü FETÖ'ye ilişkin tespitler de yapan Savcı Karakuş, sanıkların, "Emir komuta zinciri içinde hareket ettik." savunmasının gerçeği yansıtmadığına dikkati çekti. Hiçbir şartta kanunsuz bir emrin uygulanmayacağını vurgulayan Savcı Karakuş, şunları kaydetti:
"Bir Türk askeri her şeyden önce Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na, Türkiye Büyük Millet Meclisine, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanına ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetine bağlıdır. Bu kurumları ortadan kaldırmaya yani askeri darbe yapmaya yönelik bir faaliyet kapsamında verilen bir emre, bu emir kimden gelirse gelsin hiçbir şart altında uyulamaz."
Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesinde bugün görülen duruşmasında mütalaasını açıklayan Savcı Karakuş, 151 sanıktan 122'sine "anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 6'sına da FETÖ üyeliğinden 15 yıla kadar hapis cezası verilmesini talep etmiş, firari 2 sanığın dosyasının ayrılmasını, 21 sanık hakkında da "delil yetersizliği" sebebiyle beraat kararı verilmesini istemişti.