FETÖ'NÜN İNGİLTERE YAPILANMASI RAPORU
Geleneksel olarak Ankara ile iyi ilişkilere sahip ve Brexit sonrasında Türkiye ile daha da yakınlaşan Birleşik Krallık, FETÖ'nün Almanya kadar değilse de hayli geniş bir yapılanmasının bulunduğu bir ülkedir. Birleşik Krallık topraklarında önemli miktarda Türk vatandaşın yaşaması ve bu vatandaşlardan destek elde edilmesi 1993'ten itibaren örgütün hem yapılanmasını kısa sürede tamamlamasına hem de faaliyetlerini eğitimden dini hizmetlere, kültürden lobi çalışmalarına kadar geniş bir alana yaymasına imkan sağlamıştır. Örgütün Türkiye ve 170'e yakın ülkeyi kapsayan yapılanmasında olduğu gibi barışçıl bir STK görünümü ve idealist bir imaj sergileyerek eğitim faaliyetlerini paravan olarak kullanması Birleşik Krallık'ta da kısa sürede genel kabul görmesine ve kimi siyasetçi ile siyasi aktörler tarafından destek bulmasına yol açmıştır. 1993'te örgüt lideri Fetullah Gülen'in Londra'yı ziyaret etmesiyle başlayan FETÖ'nün yapılanma faaliyetleri kısa sürede Birleşik Krallık geneline yayılmıştır. Örgüt kuruluş dönemi olarak nitelendirilen 1990'larda eğitim ve dini hizmetleri ön plana çıkarırken gelişme dönemine karşılık gelen 2000'lerde lobi faaliyetlerine hız vermiş ve çatı örgütlenmelere giderek kurumsal niteliğini kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Özellikle bu dönemde New York ve Washington'da yaşanan 11 Eylül ve Londra'da düzenlenen 7 Temmuz saldırıları örgütün "ılımlı İslam" ve "iyi Müslüman"ı temsil etme gibi yeni bir misyona yönelmesine sebep olmuş ve bu dönemdeBirleşik Krallık'ta diyalog merkezleri ve lobi çalışmalarıyla aktif bir şekilde faaliyetyürütmüştür.
FETÖ 29 YILI AŞKIN SÜREDİR İNGİLTERE'DE
Örgüt bir taraftan Türkiye'de tevessül ettiği 17-25 Aralık yargı darbesi girişimleri sonrasında Birleşik Krallık'ta başlattığı şeffaflaşma politikasını 15 Temmuz darbe girişimi sonrası hızlandırırken diğer taraftan vakıf ve kurumlarındaki yöneticileri değiştirerek kamuoyunda daha az görünmeye dayalı sessizlik politikasına yönelerek adeta yer altına inmiştir. Genel olarak Birleşik Krallık'ta yürütülen faaliyetler Türkiye ve diğer ülkelerdekilere benzerlik göstermekte ve Türk diasporası içinde daha fazla destek arayışının yanında birebir markaj yoluyla kimi siyasetçi ve parti temsilcileriyle ilişkileri geliştirme stratejisi izlenmektedir. Özellikle Türkiye'de 250'den fazla vatandaşın şehit edildiği ve 2 bini aşkın kişinin yaralandığı 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde Birleşik Krallık hükümetinin darbenin sorumlusunun FETÖ olduğuna yönelik açıklamalarına rağmen bazı medya organları, milletvekili ve siyasi parti temsilcileri tarafından örgüte verilen desteğin hala aktif bir şekilde sürdürülmesi
FETÖ'nün yirmi yılı aşan Birleşik Krallık yapılanmasında kurduğu bağlantıların boyutunu gözler önüne sermektedir. Birleşik Krallık hükümetinin gerek Brexit kararı sonrası Türkiye ile iyi ilişkilere sahip olma arzusu gerekse 15 Temmuz darbe girişiminin akabinde sergilediği kendine özgü tutum iki ülke ilişkilerinde ivme sağlamış ve uzmanların stratejik bir birlikteliğin doğmakta olduğu şeklinde yorumlar yapmasına yol açmıştır. Fakat FETÖ konusunda hükümetin net tutumu ve Türkiye'yi destekleyen açıklamalarına rağmen kimi siyasi çevrelerin örgüt ile aralarına çizgi çekememesi ilişkilerin selameti açısından risk teşkil etmektedir. Her ne kadar hükümetin FETÖ konusundaki Türk tezlerine yakın tavrı Türkiye karar vericileri ve kamuoyu nezdinde memnuniyet oluştursa da Birleşik Krallık medyasının kahir ekseriyetinin Ankara'nın FETÖ'ye yönelik mücadelesini itibarsızlaştırmaya yönelik yayın politikası sürmektedir. Bunun yanında marjinal milletvekilleri ve siyasi parti temsilcilerinin
örgütün faaliyetlerine açıktan destek vermeye devam etmesi ikili ilişkiler açısından problemli bir alan olarak dikkat çekmektedir.
iNGİLTERE KAMUYOU FETÖ HAKKINDA ÇOK AZ BİLGİ SAHİBİ
Her ne kadar çeşitli yazı, haber ve makaleler yayımlansa da FETÖ'nün Birleşik Krallık yapılanmasına yönelik kapsamlı bir çalışmanın olmadığı görülmüştür. Bu kapsamda elinizdeki raporun söz konusu alandaki büyük boşluğu doldurması
hedeflenmektedir. Bu raporun esas amacı olumlu seyreden Türkiye-Birleşik Krallık ilişkilerinde FETÖ'nün gelecekte ilişkilere verebileceği zararı bertaraf etmek için iki ülke kamuoyları ve karar vericilerini örgütün faaliyetleri ve yapılanması
hakkında bilgilendirmektir.
Yapılan saha araştırması ve incelemelerde özellikle Birleşik Krallık kamuoyunun FETÖ konusunda bilgisinin çok zayıf olduğu, bu durumun ise örgüt militanlarına algı oluşturma ve faaliyetlerini sürdürme konularında yardım ettiği görülmüştür. Bu rapor her ne kadar kamuoyunu bilgilendirme saikleriyle hazırlansa da Birleşik Krallık'ta örgütün iç yüzünün anlaşılması ve örgüte daha fazla alan açılmaması amacıyla iş birliği mekanizmalarının devreye sokulması için motivasyon sağlamayı ve ilişkilerde gelecekte muhtemel problemli alanların oluşmamasına yönelik uyarılar sunarak ikili ilişkilere katkı sunmayı amaçlamaktadır.
BİRLEŞİK KRALLIK'TA FETÖ YAPILANMASININ TARİHİ
Birleşik Krallık'ta –Kıta Avrupası'nda merkezi haline getirdiği Almanya'daki kadar– güçlü olmasa da ciddi bir yapılanmaya giden FETÖ ülkenin birçok şehir ve bölgesinde çeşitli faaliyetler yürütmüştür. Örgütün elebaşı Fetullah Gülen 1990'lı
yılların ilk yarısında örgüt içinde seferberlik ve atılım dönemini başlatmış, gerek ülkede gerekse ülke dışında okullar açtırarak örgütün dış dünya ile bağlantılarını geliştirmeye çalışmıştır. Özellikle 1993-1994 yılları arasında yurt içi ve yurt dışında
birçok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Aynı dönemde Fetullah Gülen Türkiye'de muhtelif partilerden birçok siyasetçi ile görüşmüş, Meclisteki parti liderlerini ziyaret etmiş ve yurt dışında faaliyet gösteren okulları için bilgilendirme toplantıları düzenlemiştir. Bu bakımdan 1990'lı yıllar FETÖ'nün dışa açılım dönemi olarak nitelendirilmektedir.
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki tarihi ve gelişimi ortaya koyulurken sürecin üç dönem şeklinde ele alınması kronolojik seyrin gösterilmesi ve okuyucuya kapsamlı bir resmin sunulması açısından daha isabetli olacaktır. "Kuruluş" dönemi
olarak adlandırabileceğimiz 1990'lı yıllar örgütün Birleşik Krallık'taki yapılanma ve faaliyetlerini çeşitlendirmeye çalıştığı süreci kapsamaktadır. Örgütün gelişerek dünya çapında sayıları binleri bulan STK'lar kurduğu ve 2000'li yılları kapsayan
gelişme döneminde ise stratejik bir kararla diyalog düşüncesini ön plana çıkarmaya başlamıştır.
SESSİZLİK DÖNEMİ
"Sessizlik" dönemi olarak tanımlayabileceğimiz 2013'ten günümüze kadar olan dönem ise Türkiye'de yaşanan gelişmelere paralel şekilde örgütün bir yandan Birleşik Krallık kurumlarına yönelik şeffaflaşma çabası ortaya koyduğu diğer yandan ise sessizliğe bürünerek yer altına indiği bir dönem olarak ön plana çıkmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Birleşik Krallık hükümetinin darbe karşıtı tutumu ve darbenin FETÖ tarafından gerçekleştirildiğini açık bir şekilde ifade etmesi2 örgütün ülkedeki yeni stratejisinde ana etken olmuştur.
KURULUŞ DÖNEMİ: 1990'LI YILLAR
Birleşik Krallık'taki FETÖ yapılanması ve örgüte bağlı kurumlar Fetullah Gülen'in 1993'te Londra'yı ziyaret etmesinden sonra ortaya çıkmıştır. Gülen'in ülkeye gitmesi Birleşik Krallık yapılanmasına verdiği önemi göstermesi ve inşa edilecek yola ilk taşların döşenmesi bakımından önemlidir. Öyle ki Gülen'in Londra ziyareti hem örgütün ülke içindeki mevcut potansiyelinin ortaya çıkarılmasını tetiklemişhem de Türk-Müslüman diasporanın Gülen'in düşüncelerinden etkilenerek
örgüte katılımının önünü açmıştır. FETÖ ile ilgili çeşitli araştırma ve makaleleri bulunan Sanaa Banna 1993'teki Londra ziyaretinin irili ufaklı birçok topluluğun Gülen'in düşüncelerinden etkilenmesine ve var olan bazı cemaatlerin ise onun
etrafında toplanmasına sebebiyet verdiğini söylemektedir.
FETÖ kurumları ve faaliyetleriyle Birleşik Krallık'ta çok kısa bir süre içinde etkinlik göstermiş ve önemli sayıda destekçiyi bünyesine katmıştır. Bunun şüphesiz en önemli sebebi Birleşik Krallık toprakları içinde yaşayan Türk kökenli göçmen sayısının fazla olmasıdır. Birleşik Krallık'ın gerek Türkiye'den giden gerekse
Kıbrıs'tan göç eden Türklerin yoğun yaşadığı bir ülke niteliği taşıması sebebiyle FETÖ faaliyetlerine sempatizan bulma konusunda zorluk yaşamamıştır. Ülkede yaygın bir Türk-Müslüman nüfusunun olması hem önemli bir gelir kaynağı oluşturarak
örgütün kısa sürede büyümesine katkı sağlamış hem de örgüte diaspora üzerinden faaliyetlerini geniş bir alana yayma imkanı sunmuştur.
FETÖ'NÜN EYLEM BÖLGELERİ KUZEY LONDRA
Örgüt Birleşik Krallık'ta faaliyet sahası olarak Kuzey Londra bölgesini seçerek eylemlerini burada yoğunlaştırmıştır. Bu durumun en önemli ve geçerli sebebi Türk-Müslüman kökenli göçmenlerin Londra'nın kuzeyinde daha fazla yer
almasıdır. Öyle ki yapılan araştırmalara göre Birleşik Krallık'ta yer alan Türklerin yüzde 75'i Londra'da yaşamaktadır. Söz konusu Türk nüfus en fazla sırasıyla Enfield, Harringey ve Hackney gibi Londra'nın kuzey ilçelerinde ikamet etmektedir.
FETÖ kuruluş yıllarında Türk-Müslüman diasporaya yönelik çalışmalar yaptığından bu bölgelerde oldukça etkin faaliyet yürütmeye çalışmıştır.
2000'li yıllarda Türk kökenli ikinci ve üçüncü kuşak Müslümanlar entegrasyonda başarı sağlamış, Londra'nın çeşitli bölgeleri ve Birleşik Krallık'ın muhtelif yerlerine dağılmıştır. Bu sebeple FETÖ de 2000'li yıllarda faaliyet alanını Türk-Müslüman ailelerinkine paralel bir şekilde genişletmiş ve kurumlarını Birleşik Krallık genelinde faaliyet gösterecek biçimde düzenlemiştir. Örgüt böylelikle hem coğrafi dağılımını büyütme imkanı elde etmiş hem de Türk diasporasından kopmayarak üyeleriyle bağlantısının gevşemesine izin vermemiştir.
FETÖ EĞİTİM KURUMLARINA AĞIRLIK VERMİŞ
Örgütün özellikle yurt dışında ve Birleşik Krallık'ta eğitime bu derece değer atfetmesi Batılı ilkelere bağlı, hayır işleriyle uğraşan bir STK imajı oluşturmaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Söz konusu eğitim kurumlarında modern bir
eğitimin verilmesi örgüte idealist bir görüntü kazandırmanın yanında meşru bir zeminde faaliyetlerini sürdürmesine de olanak sağlamaktadır. Birleşik Krallık Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinin hazırladığı rapor için tanıklık yapan örgütün Birleşik Krallık'taki lobi kuruluşu Diyalog Toplumu'nun Direktörü Özcan Keleş ve ABD'deki lobi kuruluşu Alliance for Shared Values
Başkanı Yüksel Alp Aslandoğan örgüt ve yapılanmasına dair önemli bilgiler vermiştir.
Yapılan açıklamalarda örgütün diğer yerlerdeki gibi Birleşik Krallık'ta da gayriresmi bir ağ bulundurduğu ve örgüt içinde hiyerarşik yapılanmanın olmadığıiddia edilmiştir. Ayrıca FETÖ'nün faaliyetlerine yönelik bilgilerin de verildiği ifadelerde örgütün sohbet (local circles), mütevelli heyeti (board of trustees), istişare (colsultative meeting), gönüllüler (volunteer), abi ve ablalar (brothers and sisters) ve himmet (donation) gibi pratiklerine değinilmiştir.
GELİŞME DÖNEMİ: 2000'Lİ YILLAR
2000'lere gelindiğinde FETÖ Birleşik Krallık'taki faaliyet alanlarını oldukça çeşitlendirmiş ve büyük bir ivme yakalamıştır. Özellikle Birleşik Krallık topraklarındaki varlığı ve faaliyetleri diğer dini cemaatlere kıyasla çok yeni olmasına rağmen
kuruluş ve yapılanma sürecini çok kısa sürede tamamlamış ve 2000'li yıllarda gerek yürüttüğü etkinlik gerekse izlediği stratejisinde farklılıklara giderek örgütün yelpazesini genişletmeye ve ulaşılabilecek insan sayısını çoğaltmaya çalışmıştır.
1990'larda örgüt eğitim, dini ve kültürel faaliyetler yoluyla Birleşik Krallık'ta var olma/etkinlik sağlama yöntemini takip ederken gelişme dönemini yaşadığı 2000'lerde kurumsallaşma ihtiyacı hissetmiş, eğitim ve din alanlarının yanında
lobi ve diyalog çalışmalarına da ağırlık vermiştir. Bu sebeple örgüt Birleşik Krallık'taki siyasetçiler, yerel yöneticiler, medya mensupları, üniversite ve STK'lar gibi birçok sektörden temsilciyle yakın ilişkilere sahip olmayı hedeflemiş ve bu konuda
ciddi bir seferberlik başlatmıştır.
Bu dönemde Türk diasporanın yanında diğer Müslüman gruplarla da etkileşim kurma yoluna gidilmiş, bunun yanında diyalog merkezleri açılarak gayrimüslim çıkar gruplarıyla ilişkiler geliştirilmeye çalışılmıştır. Talip Küçükcan Avrupa'da
faaliyet gösteren cemaatlerin iki şekilde ağlarını genişlettiklerinden bahsetmekte dir. Küçükcan ilk ağ geliştirme yönteminin ulus aşırı bağlantıları ve bulunduğu ülkelerdeki kamusal alanı kullanarak dini kimliğini kuvvetlendirme ve çeşitli kanallar
yoluyla daha fazla kişiye ulaşma, diğerinin ise Türk ve gayrimüslim topluluklara yönelik faaliyetler yürütme olduğunu vurgulamaktadır.
DİYALOG MERKEZLERİ
2001'de ABD'de gerçekleştirilen 11 Eylül saldırıları da örgütün 2000'li yıllarda yakaladığı rüzgara ve büyümeye olumlu katkı sağlamıştır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde okul, eğitim evi, kültür ofisi ve diyalog merkezleriyle aktif olan FETÖ, 11 Eylül'den itibaren kendisini İslami radikalizm ve aşırıcılığa karşı bir panzehir şeklinde sunma fırsatı elde etmiş ve diyalog merkezlerini/faaliyetlerini ön plana çıkararak Batılı ülkelerin gözünde sözde "iyi Müslüman"ın temsilciliğini yapmaya başlamıştır. FETÖ lideri Fetullah Gülen'in 11 Eylül saldırılarından itibaren dile getirdiği söylemler incelendiğinde özellikle "ılımlı İslam"a yönelik mesajları ön plana çıkardığı ve sıkça diyalog merkezlerinin önemini vurguladığı görülmektedir. Bu sebeple FETÖ Birleşik Krallık da dahil olmak üzere birçok ülkede diyalog merkezlerinin açılışına hız vermiş13 ve dinler arası diyaloğu teşvik edici etkinlikler düzenleyerek ılımlı İslam'ın temsilcisi haline gelmek için önemli bir çaba ortaya koymuştur.
Bu örnekler örgütün diyalog anlayışının hangi seviyelerde seyrettiğini ve İkiz Kuleler'e saldırı yapanların aksine ılımlı, modern, diyaloğa açık Müslümanları temsil etme çabası içinde olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Böylelikle FETÖ 11 Eylül'den sonra ortaya çıkan siyasi ve toplumsal atmosferde diyalog merkezleri yoluyla radikal İslam'a alternatif bir model olarak kendini sunma imkanı elde etmiş ve Batılı ülkelerin gözünde sözde "iyi" ve "ılımlı" Müslümanın temsilciliğini yaparak faaliyetlerini çok daha geniş bir spektruma yayma fırsatı yakalamıştır. Bunların yanında 2000'li yıllarda Birleşik Krallık'ta örgütün gelişmesi ve büyümesiyle birlikte kurumsallaşma ihtiyacı da ortaya çıkmıştır.
UFAK TOPLULUKLAR
Ufak topluluklar halinde sürdürülen sohbet, faaliyet ve aktivitelerin daha geniş bir organizasyon yapısına uygun hale getirilmesi ihtiyacı böyle bir gerekliliğe sebep olmuştur. Örgüte mensup iş adamı, akademisyen, siyasetçi, öğrenci ve esnafların sayısının da yükselmesiyle kurumsallaşma ve etkinliklerin daha sistemli hale getirilmesine duyulan gereksinim artmıştır. Söz konusu yenilenmeyle birlikte hem geniş bir yelpazeye dağılan faaliyetlerin sistemli bir yapıya dönüştürülmesi hem de yukarıda ifade edildiği gibi Türk ve Müslüman olmayan komünlerin de zincire eklenmesi hedeflenmiştir.
Özellikle 2004'te kurulan Anadolu Müslüman Topluluğu'yla örgütün din hizmetleri daha derli toplu hale gelmiş ve faaliyetleri kurumsal bir nitelik kazanmıştır. Vakfın kurulması Birleşik Krallık'ta sürdürülen faaliyetlerin tek çatı altında toplanması ve etkinliklerin sevk ve idaresini kolaylaştırması açısından bir milat kabul edilmektedir.16 Öyle ki söz konusu vakıfla faaliyetlerin nicelik ve niteliğinde önemli bir artış yaşanmış ve FETÖ Birleşik Krallık topraklarında çok daha görünür hale gelmiştir. Vakfın 2008'de eski bir Budist tapınağını satın alıp restore ederek cami ve kültür merkezine dönüştürmesi önemli bir gelişmedir.
İNGİLTERE'NİN SİYASETÇİLERİNE VE AKADEMİSYENLERİNE GÖSTERİLEN İLGİ
Birçok Avrupa ülkesinden aşina olunduğu üzere camilerin Türk-Müslüman diasporanın toplanma, sosyalleşme, ilişkileri geliştirme, memleket hasretini dindirme gibi ibadetin yanında sosyal ve kültürel işlevleri de bulunmaktadır. Bu bakımdan FETÖ
de ibadete ek olarak camilerin toplumsal fonksiyonlarından yararlanmak ve örgütün diaspora içindeki rolünü kuvvetlendirmek için böyle bir girişimi hayata geçirmiştir. Açılan camiye diyalog merkezi işlevinin de yüklenmesi salt Müslümanlara yönelik olmadığını, camide Müslüman olmayan topluluklar için de etkinlikler gerçekleştirileceğini göstermesi bakımından önemlidir. 2000'ler ayrıca FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki parlamento üyeleri, siyasetçiler, yerel politikacılar ve akademisyenlere gösterdiği ilgi ve alakaya öncelik verdiği ve lobi gücünü artırmaya dönük oldukça aktif çalışmalar yürüttüğü yıllardır. Söz konusu dönemde örgüt Birleşik Krallık'taki elitler arasında tanınırlığını sağlamak, sempati kazanmak ve destek bulmak için yoğun bir çaba sarf etmiş ve bu gayesinde başarılı da olmuştur. Öyle ki Diyalog Toplumu Vakfı on yıllık süre içinde (1999-2009) 465 etkinlik gerçekleştirmiş, siyasetçi, akademisyen ve iş adamlarına yönelik 3 bin 600 lobicilik faaliyeti yürütmüş ve topluluğun tüm etkinliklerine 41 bin 600 kişi katılmıştır.17 Özellikle söz konusu dönemde örgüt siyasetçi ve bürokratlarla çok sıkı ilişkiler geliştirmiş ve gerek parlamento gerekse yerel yönetimlerde önemli bağlantılara sahip olmuştur.
SESSİZLİK DÖNEMİ: 2013 SONRASI
FETÖ'nün 2013'ten itibaren Birleşik Krallık'taki varlığını sessizlik dönemi olarak nitelendirilebilir. Zira örgüt Türkiye'de gerçekleştirdiği eylem, faaliyet ve darbe girişimlerinin ardından bulunduğu ülke kamuoyunda çeşitli soru işaretleri oluşmasını
engellemek için bir yandan Birleşik Krallık kurumlarına yönelik yoğun bir şeffaflaşma çabası içine girmiş diğer taraftan ise kamuoyunda sessizliğe gömülme ve dikkat çekmeme stratejisi izlemeye başlamıştır. Özellikle Türkiye'deki 17-25 Aralık yargı darbesi girişimi sonrası benimsenen stratejiyi dört esas üzerinden açıklamak mümkündür:
• Birleşik Krallık kurumlarına yönelik yürütülen şeffaflaşma politikası22
• Örgüte ait vakıf ve kurumlardaki direktör ve yöneticileri değiştirme
• Örgüt faaliyet ve etkinliklerine dair haber, görsel vb. içerikler paylaşmama
• Örgüte bağlı vakıf ve kurumların internet sitelerinden bilgileri kaldırma
Gerek 17-25 Aralık'ın gerçekleştirildiği 2013'te daha şeffaf bir yapılanmaya evrilmek adına "Voices in Britain" konsorsiyumunun kurulması gerekse Türkiye'nin FETÖ'nün uluslararası yapılanması ve okullarına yönelik ciddi eleştiriler yönelttiği ve harekete geçtiği 2015'te Birleşik Krallık'taki önemli devlet kurumlarına mektup gönderilmesi şüphesiz ki tesadüf olarak değerlendirilemeyecek gelişmelerdir.
FETÖ MİLİTANI İHSAN YILMAZ
Örgütün şeffaflaşma adına attığı bu gibi adım ve girişimleri Türkiye'de yürütülen yasa dışı faaliyetlerin akabinde Türk hükümetinin FETÖ konusunda diğer ülkelere yaptığı uyarıları, ikazları, paylaştığı bilgileri boşa çıkarmak, engellemek ve örgütün şeffaf ve barışçıl bir yapıya sahip olduğunu göstermek için sarf edilen çabalar olarak okumak gerekmektedir. Örneğin Hizmet Çalışmaları Merkezi Direktörü İsmail Mesut Sezgin video paylaşım sitesi YouTube'a yüklediği bir videoda söz konusu şeffaflaşma çabalarını bir diğer FETÖ militanı İhsan Yılmaz'a sormakta ve Yılmaz stratejiyi şu şekilde açıklamaktadır:
FETÖ'DEN ŞEFFAFLIK YALANI
Yüklenen videonun "Şeffaflık Tartışmasının Zamanı mı?-Hizmet Konuşmaları" başlığıyla yayımlanması ve şeffaflık meselesini masaya yatırmasıyla bu hamlenin örgüt içinde önemli tartışmaları beraberinde getirdiği ve doğru zamanı olup olmadığının örgüt militanları tarafından sorgulandığı anlaşılmaktadır. FETÖ her ne kadar kendini Birleşik Krallık'taki devlet kurumlarına yönelik şeffaflık politikası takip ediyor gibi yansıtsa da aslında örgütün faaliyetlerini gizleme, sessizliğe bürünme, içe kapanma, kamuoyunda görünür olmama politikalarına yöneldiği de açık bir gerçekliktir. Özellikle Türkiye'de giriştiği darbe girişimleri
ve Türkiye'nin uluslararası arenada FETÖ ile başlattığı mücadele neticesinde örgüt vakıf ve kurumlarının internet sitelerindeki bilgileri kaldırma, kimi linklere erişimleri sınırlandırma stratejisi izlemiştir.
İNGİLTERE 15 TEMMUZ'UN SORUMLUSUNU FETÖ OLARAK GÖRMÜŞTÜ
Bu politikada şüphesiz Birleşik Krallık hükümetinin 15 Temmuz darbe girişiminin asıl sorumlusunun FETÖ olduğunu kabul etmesi ve Brexit sonrası Türkiye ile yakınlaşması esas etken olarak ön plana çıkmaktadır. Örneğin Diyalog Toplumu'nun internet sitesinde "Biz Kimiz" sekmesinde topluluğa dair gerekli bilgiler hala mevcutken mütevelli heyeti, başkan, topluluk direktörleri gibi topluluğa üye ve toplulukta görevli olan kişilerin listesine –bu içerik önceki dönemlerde görülebiliyorken– günümüzde ulaşılamamaktadır ve link tıklandığı zaman ana sayfaya yönlendirmektedir.
FETÖ İNGİLTERE'DE EYLEMLERİNİ GİZLEMİŞ
Örgütün sessizlik dönemine ait bir diğer strateji ise yürütülen faaliyetlerin gizlilik içinde yapılması ve özellikle sosyal medyada fotoğraf ve videoların paylaşılmamasıdır. Kurumların internet sitesini ve sosyal medyayı etkin olarak kullanan FETÖ, Türkiye'deki faaliyetlerinden sonra Birleşik Krallık topraklarında özgürce hareket ettiğini gizli tutmak için eylemlerini saklama yoluna gitmiştir. Örneğin Axis Eğitim Vakfı'nın Facebook hesabındaki en son paylaşım darbeden üç ay önce yapılmıştır.28 Diyalog Toplumu'nun da Şubat 2015'ten itibaren internet sitesine haber bülteni eklemediği dikkatlerden kaçmamaktadır.
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki örgütlenmesine yönelik çalışma ve rapor kapsamında Londra'da çeşitli kurum ve kişilerle görüşmeler yapılmış ve görüşülen kişilerde de FETÖ'nün artık Birleşik Krallık'taki faaliyetlerini daha az duyurduğu,
iftar, sohbet gibi etkinliklerden fotoğraflar paylaşmadığı ve sessizliğe büründüğü şeklinde bir algının yaygın olduğu görülmüştür. Bu gibi durumlar örgütün 17-25 Aralık ile başlayan ve 15 Temmuz darbe girişimiyle devam eden
süreçte göz önünde bulunmaktan imtina etme ve faaliyetlerini gizliden yürütme stratejisiyle doğrudan ilgilidir.
Londra'da gerçekleştirilen saha çalışmasında özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra örgütün sessizliğe bürünme stratejisinin yanında büyük bir çöküş yaşadığı, önemli miktarda kişinin örgütle bağını kopardığı gözlenmiştir. Fakat
bunun yanında Türkiye'den kaçan çok sayıda örgüt militanının Birleşik Krallık'a göç ettiği ve oturma izni almaya çalıştıkları öğrenilmiştir. Her ne kadar Kuzeybatı Londra'daki birkaç eğitim merkezi kapansa ve faaliyetleri duyulmasa da Türkiye'den
kaçan birçok örgüt militanının Birleşik Krallık'a göç etmesi önlem alınmaması durumunda gelecekte örgütün yeniden aktif faaliyete başlayabileceği tehlikesini doğurmaktadır.
Yapılan saha araştırmasında Türkiye'den kaçan örgüt mensubu iş adamlarının Türkiye'den götürdükleri sermaye ile özellikle emlak sektörüne yatırım yaptıkları, oturma izni almak için örgütün dil kurslarına kayıt oldukları, sık iletilen Gülen'in mesajlarıyla da yeniden motivasyon kazanmaya başladıkları görülmüştür. Bu durum FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta yeni bir yapılanmaya giderek aktif faaliyetler yürütmesine sebep olabileceğinden gerek Türkiye gerekse Ankara- Londra ilişkileri açısından büyük bir risk teşkil etmektedir.
FETÖ AĞLARI
FETÖ'nün Birleşik Krallık genelinde sahip olduğu ağlar temelde dört ana kategoride incelenebilir. Hepsi birbirine entegre ve personellerinin kendi içinde değiştirildiği bu ağlar eğitim, basın ve medya, lobi faaliyetleri ile sosyal ve kültürel alanlarda etkinlik
göstermekte ve örgütün ülke imamının kontrolü altında bulunan "Voices in Britain" (Voluntary Organisations to Inspire, Connect, Empower and Serve) isimli ortak bir platformda yer almaktadır.32 Böylece FETÖ farklı içerikli ağlar inşa ederek
bu ağları söz konusu platform altında toplamıştır. Aktüel ikamet adresi olarak daha önce örgüte bağlı Zaman Britanya'nın bulunduğu yeri gösteren platform içerisindeki kuruluşların faaliyetleri ile ilgili detaylı bilgiler çalışmanın ilerleyen kısımlarında
sunulmuştur. Bunun yanı sıra örgütün sosyal, kültürel, yardım ve dini faaliyetlerinin merkezi Anadolu Müslümanları Derneği, eğitim faaliyetlerinin merkezi Axis Eğitim Vakfı, siyasi ve lobi faaliyetlerinin merkezi ise Diyalog Toplumu Vakfı'dır.
FETÖ'NÜN İNGİLTERE'DE KULLANDIĞI MİLTANLAR
Diğer taraftan FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki faaliyetlerinde kullandığı aktif elemanlar iki farklı yoldan temin edilmiştir. Bunlar arasında en yaygın yöntem Türkiye'den MEB ve YÖK gibi kuruluşların burs mekanizmaları suistimal edilerek Birleşik Krallık'a üniversite okumaya gönderilen FETÖ mensubu öğrencilerin örgüt ağına entegre edilmesi ile olmuştur. Diğer taraftan lisans ve lisanüstü eğitim için kendi imkanları ile Birleşik Krallık'a giden öğrenciler arasından uzun vadeli amaçlar doğrultusunda kullanılabilecek kişiler seçilerek yetenek ve eğilimlerine göre örgüte ait bir kuruluşa kanalize edilmiştir.
Diğer eleman edinme yöntemi ise uzun süredir Birleşik Krallık'ta yaşayan ve vatandaşlık alan kişiler ve bunların çocukları üzerinden şekillenmiştir. Bu kişiler arasında örneğin Birleşik Krallık'ta bulunan ve Türk makamlarınca hakkında yakalama kararı olan Ömer Keleş'in oğlu Özcan Keleş, Birleşik Krallık vatandaşlığı alması ve ikinci kuşağı temsil etmesi bakımından FETÖ'nün bu ülkedeki en
önemli elemanlarından biri haline gelmiştir.
LOBİ AĞI VE SİYASETÇİLERLE İLİŞKİLER
FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta geniş bir lobi ağı ve her görüşten siyasi ve toplumsal aktörler ile yakın teması bulunmaktadır. Ağırlıklı olarak Londra'da lobi faaliyetleri yürüten FETÖ, İngiltere'nin diğer şehirleri ve Birleşik Krallık'ı oluşturan diğer
ülkelerde (Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda) faaliyet göstermekte ise zorlanmıştır. Bunda Londra'nın başkent olması ve lobi faaliyetlerinin burada yürütülmesinin yanında FETÖ'nün bu ülkede liyakatli eleman yetersizliği çekmesi de önemli rol
oynamıştır. Bununla ilintili bir şekilde FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki lobi faaliyetleri hükümet kararlarına doğrudan etki etmekten ziyade ülke genelinde kendisine alan açma ile sınırlı kalmıştır.
Diyalog Toplumu Vakfı
FETÖ'nün Birleşik Krallık'taki kilit yapılanması şeklinde bilinen ve 1999'da kurulan Diyalog Toplumu Vakfı (Dialogue Society) Londra başta olmak üzere birçok şehirde hala aktif faaliyet yürütmektedir. Toplulukları "diyalog" yoluyla birleştirerek sosyal uyumun iyileştirilmesini amaçlayan vakfın resmi internet sitesinde tanıtım kısmına girildiğinde kuruluş süreci ile ilgili "Diyalog Toplumu, Müslüman akademisyen ve barış eylemcisi Fetullah Gülen'in öğretileri ve örneklerinden esinlenen İngiliz kökenli Müslümanlar tarafından kurulmuştur" ifadesi yer almaktadır.36 Kurucu ilkelerle ilgili olarak ayrıca vakfın dini veya etnik
bir örgüt olmadığı, demokrasi, insan hakları ve dinin politika aracı şeklinde kullanılmadığı, eşitlik ve ifade özgürlüğü gibi liberal demokrat değerlere ve örgütün ülke kamuoyunda sevimli gösterilmesine yarayacak hususlara vurgu yapıldığı
görülmektedir.
DİYALOG TOPLUMU VAKFI
Vakfın resmi internet sitesinde yer alan okuma tavsiyeleri köşesinde de benzer şekilde Hans-Georg Gadamer, Jürgen Habermas, Emanuel Levinas ve Seyyid Hüseyin Nasr gibi 20. yüzyılın önemli düşünürlerinin arasında Fetullah Gülen'e
yer verilmesi dikkat çekmektedir. Sitede bu kişilerin hangi kriterlere göre seçildiğine dair bir açıklama olmasa da birbirinden farklı ekolleri temsil eden bu kişilerin yanında Gülen'in bulunması doğal bir şekilde Diyalog Toplumu Vakfı'nın bir
FETÖ projesi olduğunu işaret etmektedir.
Ülke genelinde Londra merkez olmak üzere Oxford, Northampton, Leicester, Hull, Durham, Leeds, Manchester, Birmingham, Bristol, Southampton ve Brighton'da ofislerinin yer aldığını belirten vakıfla ilgili bu çalışma kapsamında görüşme yapılan bir öğrencinin "Bahsi geçen bu şehirlerde Diyalog Toplumu'na ait bir bina ya da ofis bulunmamaktadır" ifadesi önem arz etmektedir. Aslında burada kastedilen bu şehirlerde örgüte mensup birilerinin olduğu ve vakıf adına çalışmalar yürüttüğüdür. Nitekim FETÖ'nün Birleşik Krallık'ta bahsi geçen bu şehirlerde ofis açması ve her ofiste eleman bulundurması maddi ve yetişmiş eleman kapasitesi açısından mümkün değildir.
Etkinliklerinde kendisini kamuoyuna sevimli göstermek amacıyla sık sık "diyalog" adı altında programlar yapan vakfın faaliyetleri incelendiğinde toplum ve siyaseti temsil eden hemen her kesimle irtibata geçildiği ya da geçilmeye çalışıldığı
görülmektedir. Bunun için vakfın faaliyet raporlarına bakıldığında Lordlar Kamarasından Baron Mohamed Sheikh ve Baron Frank Judd, Avam Kamarasından İşçi Partisi Milletvekili Peter Kyle, Bill Rammell ve sonradan İşçi Partisi lideri olan Jeremy Corbyn, Muhafazakar Parti Milletvekili Maria Miller ve Liberal Demokrat Parti Milletvekili Chris Huhne başta olmak üzere farklı siyasi çevrelerden kişilerle etkinlikler yaptığı görülmektedir.
Faaliyet gösterdiği her ülkede olduğu gibi ülke siyasetinde ön plana çıkan her kesimden siyasetçi ile kurduğu temaslar –sadece küçük bir gösterge olan bu seçme isimler bile– FETÖ'nün Birleşik Krallık siyaseti ve toplumu için ne denli büyük bir tehdit teşkil ettiğini açıkça göstermektedir. Zira yalan, takiye ve fırsatçılık üzerine inşa edilen FETÖ tıpkı Türkiye'deki gibi Birleşik Krallık'ta da yukarıda bahsi geçen yöntemleri alenen kullanmaktadır.
Bu faaliyetlerinin yanı sıra Diyalog Toplumu örgüte akademik anlamda eleman kazandırma amacıyla Keele Üniversitesi ile ortak bir yüksek lisans programı bile düzenlemiştir. Türkiye ve Birleşik Krallık'ın farklı bölgelerinden gelen öğrencilerin yer aldığı bu akademik program Diyalog Toplumu tarafından desteklenmiştir. Bu programda FETÖ öğrencilere karşılıksız burs vererek ya da maddi açıdan destekleyerek örgütün akademik yüzünü güçlendirecek öğrencileri bünyesine katmıştır. Yani bahsi geçen bu yüksek lisans programı FETÖ için bir nevi nitelikli eleman kazanma yöntemi olarak fonksiyon görmüştür.
Gülen adına Özcan Keleş'e resmi bir törenle sunulan bu ödülün42 arka planında tahmin edilebileceği gibi Diyalog Toplumu'nun girişimleri söz konusudur. Zira üniversitenin Uygulamalı ve Küresel Ahlak Bölümü'nde görev yapan ve bu ödülün verilmesinde desteği bulunan Simon Robinson gibi akademisyenlerin Fetullah Gülen ile görüşmesi, Gülen hakkında hazırladıkları çalışmalar ve bunların bir nevi karşılığı olarak çalışmaların FETÖ'ye ait kurumlar tarafından desteklenmesi dikkate alındığında aslında bu ödülün bir sürpriz olmadığı görülmektedir