Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Afrin operasyonu 10. gününe girerken birliklerimiz güvenli bir şekilde adım adım hedefine ulaşıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Afrin operasyonunun gerekirse Irak sınırına kadar devam edeceğinin mesajını verirken AB ülkelerinden olumlu sinyaller gelmeye başladı. ABD ise "güvenli bölgeyi 30 km'ye çıkaralım" diyerek Türkiye ile ilişkileri normalleştirmeye çalışırken Türkiye kararlı tutumundan geri adım atmıyor. Afrin operasyonunda 10. gününe girilirken Mehmetçiğin terörle mücadelede gösterdiği büyük fedakarlığı, bölgede bundan sonra yaşanacak süreci Hava Lojistik Pilot Korgeneral Dr. Erdoğan Karakuş ile konuştuk.
AFRİN'DE PLANLANANDAN HIZLI İLERLİYORUZ
-Afrin operasyonda 10. gününe giriyoruz. Genel bir değerlendirme yapabilir misiniz?
Türk Silahlı Kuvvetli Sur, Cizre ve Şırnak'taki operasyonlarda yaklaşık 700 şehit verdi. Sivillerin zarar görmemesi için terör örgütüne yönelik o operasyonlarda hava kuvvetlerimizi kullanamamıştık. Afrin'de ise hava kuvvetlerimiz kullanabiliyoruz. İnsansız silahlı hava araçlarının vasıtasıyla harekat tahmin edilenden daha hızlı gelişeceğini söyleyebiliriz. Takdir edersiniz ki 8-10 bin PKK/PYD'linin bulunduğu bir bölgede kolay olmayacaktır. Lider konumundakiler kaçtı, harcanacak örgüt üyeleri de Afrin'i savunmaya çalışacak.
OPERASYONUN SÜRESİNE ABD DEĞİL BİZ KARAR VERİRİZ
-ABD yaptığı açıklamalarda sürekli olarak operasyonun hızlı bir şekilde sonuçlandırılması isteniyor. Bu tür operasyonlarda süreyi belirlemek mümkün mü?
TSK harekatın hızını kayıp vermeme üzerine kurgulamış durumda. Yapmak istediğimiz en önemli şey en az kayıpla bu harekatı bitirmek. O yüzden aceleye de gerek yok. ABD'nin "kısa zamanda bitirin" açıklamasının bir anlamı yok. Harekatın süresini biz belirleriz. ABD madem bu operasyonu istemiyordu o zaman terör örgütüne o silahları vermeyecekti. Operasyonun süresinin sürekli konu edilmesi TSK personelinin morali açısından da doğru olmayacağını düşünüyorum. Burada önemli olan Mehmetçiğin en az zayiatla görevini tamamlamasıdır. Zaten bütün operasyon da bunun üzerine kurgulanıyor.
ABD 30 KM TEKLİFİNDEKİ HESAPLARI BAŞKA
-ABD geçtiğimiz günlerde güvenli bölgenin 30 km'ye çıkarılmasını teklif etti. Bu teklifi samimi buluyor musunuz?
Elbette bulmuyorum. Bakın aslında ilk teklifleri 10 km ile sınırlıydı. Sonra roketler gelmeye başlayınca "30 km olabilir" denildi. Bence ABD'nin buradaki hedefi başka. Fırat'ın doğusundaki PKK/PYD güçlerinin temizlenmesi konusundan endişe ettiği için bu teklifi yapıyor. Yani Fırat'ın doğusunda yapılacak bir harekata mani olmayı hedefliyorlar.
ABD PKK DESTEKÇİLERİNİ DE KANDIRIYOR
-ABD'nin Suriye politikası çok eleştirildi ve sorunu çözümsüzlüğe sürüklediği belirtildi. Siz ne düşünüyorsunuz?
ABD'nin istediği açık seçik belli. ABD'nin istediği İsrail'in güvenliğini sağlamak ve belki de uzun vadede Büyük İsrail hayallerini gerçekleştirmek. PKK ve PYD'yi destekleyenlere de bu arada birer havuç veriyor. Bölgede bağımsız bir Kürt devletinin yaşaması mümkün mü? Hayali bir devlet için milyonlarca masum insanı mağdur ediyorlar. Gerçekleşmeyecek bir hayal için insanlar ölüyor. Irak ve Libya'ya özgürlük ve demokrasi getireceğiz diyen ABD şimdi bu insanları kandırıyor.
SAVUNMAYA 25 TRİLYON DOLAR HARCAYAN ABD YALNIZLIKTAN KURTULAMADI
-Dün Time Dergisi'nin kapağı ABD'nin bölgedeki yalnızlığını çok güzel anlatmış. O kapağı gördünüz mü?
Elbette gördüm. ABD sadece Ortadoğu'da değil bütün dünyada gücünü yitiriyor. ABD son 28 yılda savunmaya ve savaşlara 25 trilyon dolar harcadı. Bu 25 trilyon ABD'yi ve halkını fakirleştirdi. Bakın 2 kasıga 290 milyar dolar zarar verdi. Porto Riko'nun elektiriğini hala verememiş durumdalar. Altyapısı fevkalade eski. Bu iktisadi durumu görenler Kuzey-Güney gerginliğini çıkarmaya çalışıyor. Irkçılık da giderek artıyor. Kuzey Kore ve Kudüs politikalarında yaptığı hataları biliyoruz. Şimdi benzer bir darbeyi Afrin'de yiyorlar. ABD'nin artık dünyanın her yerine elini uzatabileceği bir gücü yok. Bugün artık Çin'i tutabilmesi mümkün değil. Nasıl kendimi koruyabilirim düşüncesinde bir ülke konumunda. Türkiye kamuoyu da ABD ile ilgili devletin adımlarını değerlendirirken bu gelişmeleri de göz önünde bulundurmalı.
AFRİN HAREKATI TÜRKİYE'Yİ BİRLEŞTİRDİ
-Afrin operasyonu Türkiye'yi uzun zamandır görmediğimiz şekilde biraraya getirdi ve toplumun geniş bir kesiminin kenetlenmesini sağladı. Bunun sebebi nedir sizce?
Türkiye Kıbrıs Barış Harekatı'nda da benzer duyguları yaşamıştı. Afrin operasyonu Kıbrıs Barış Harekatı gibi Türkiye'yi birleştirdi. Yıllardır PKK'dan milletimiz çok çekti. Bu konuda artık kesin bir çözüm istiyor. PKK'yı destekleyenler de hep Batılılar oldu. Halkımız bunun da artık bilincinde. PKK el yapımı patlayıcı yapamazken mayınların hepsi Batılı ülkelerden geliyordu. Batılı ve müttefikimiz gördüğümüz İtalyan, Alman, İngiliz ve Fransızların mayınları hep PKK tarafından Mehmetçiğe karşı kullanıldı. Bu mayınların hepsini İstanbul Askeri Müze'de sergiledik. Halkımız gidip oradaki mayınları gezerse PKK-Batı işbirliğini çok iyi görecektir.
MİLLİ SİLAH HAMLESİ OLMASAYDI AFRİN'E GİREMEZDİK
-Almanya'dan Leopard tanklarının modernizasyonları ile ilgili olarak çelişkili açıklamalar geliyor. Bu açıklamaları nasıl okumak gerekir?
Bu açıklamalardan Almanya'nın yeni tank satma kararını durdurduğunu ve eskilerin de modernizasyonunun yapmayacağını anlıyoruz. Şimdi de "Yeni hükümet kurulunca karar vereceğiz" diyorlar. Ne karar verirlerse versinler. Bizim kendi tedbirimizi almamız lazım. Her türlü savunma silahımızı kendimiz yapmamız lazım. Kimseye muhtaç olmayan bir silahlı kuvvetlerin planlamamız gerekiyor. Bunun için imkanlarımız var. Önemli adımlar atılıyor. Eğer milli silah hamlesini yapmasaydı Afrin operasyonu olmazdı.
BUNLAR KIBRIS HAREKATINA DA KARŞI ÇIKMIŞTI
-Türk Tabipler Birliği ve Mimarlar Odası gibi meslek kuruluşları Afrin gibi ulusal güvenliğimizi yakından ilgilendiren bir meselede adeta terör örgütünün sözcülüğünü üstleniyor. Bu size de garip gelmiyor mu?
Bu her zaman olmuştur. Bir örnek vereyim. Aynı çevreler Kıbrıs Barış Harekatı'na da karşı çıkmıştı. Türkiye'nin güçlenmesini ve büyümesini istemeyenler böyle önemli bir harekete bile karşı çıkmıştı. Bunu engellemek mümkün değil. Bunu zaten engelleyebilseydik dışarıya karşı da kendimizi daha iyi anlatabilirdik. Ama maalesef bu kötü propagandanın önüne geçemedik.
BU MÜCADELEDE SABIRLI OLMALIYIZ
-Afrin operasyonunun ardından bundan sonraki süreci nasıl görüyorsunuz?
Afrin operasyonu bittikten sonra İdlip ve Menbiç konusu gündemde. Afrin'de güvenlik tam sağlanıp Türkiye'deki Suriyeli misafirlerimizin bu bölgelere kaydırılması sağlandıktan sonra bu iki bölgenin değerlendirmesi yapılmalı. Çok sabırlı olmalıyız. Afrin'de bu ortamı sağladıktan sonra Rusya mecburen bizim yanımıza daha çok yaklaşacaktır. Diğer operasyonlarla ilgili olarak Türkiye'nin menfaati ne olacaksa o yapılmalıdır. Ancak sabırlı olmakta fayda görüyorum.
BU BÖLGEYE 1 MİLYON SURİYELİ MİSAFİRİMİZ KAYDIRILABİLİR
-Suriye meselesi kilitlendi mi? Kalıcı çözüm artık hayal mi?
Kalıcı çözüm için Türkiye'nin yaptığı bu operasyonlar çok önemli. Çözüm bence hayal değil. Bakın bizde 3,5 milyon Suriyeli misafir var. Fırat Kalkanı bölgesine Türkiye'den 100 bin kişi kaydırıldı. İdlib ve Afrin bölgesine en az 1 milyon Suriye'nin buraya geçmesi bekleniyor. Bu bölgenin Suriye'den ayrılmadan Suriye'nin içerisinde kalması çok önemli. Allah silahlı kuvvetlerimize başarılar versin. Dualarımız onlarla birlikte.
İSA TATLICAN / SABAH GAZETESİ