Övür: "Türkiye-ABD ilişkileri beklenenden hızlı biçimde yeni bir döneme eviriliyor. Nereye yöneleceğini şu an içinden geçtiğimiz Afrin ve Fırat'ın doğusuna ilişkin gelişmeler belirleyecek." diyerek başladığı yazısını şu sözlerle bitiriyor: "Türkiye'nin Menbiç ve Fırat'ın doğusunda ABD'yle karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz görünüyor."
MAHMUT ÖVÜR'ÜN YAZISINDAN BAŞLIKLAR
Anlaşılan ABD yönetimi Türkiye ile ilişkileri koparmamak için şimdilik böyle bir öneri getirdi ama bu Türkiye'nin beklentilerini karşılamadığı gibi sahadaki gerçeklikle de örtüşmüyor.
Dahası var, bu yaklaşımı bizzat ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert'in ABD'nin PKK ile birlikte olduğunu kabullenen açıklaması anlamsız kılıyor. Sözcünün şu sözleri ABD'nin PKK'dan kolay kolay vazgeçmeyeceğinin işareti: "Türkleri ve herkesi diğer gruplara değil DEAŞ ile savaşmaya odaklanmaya teşvik ediyoruz. Türkiye gözünü DEAŞ'tan ayırdı, PKK'nın peşine düştü."
ABD'liler ya ne yaptıklarını bilmiyor ya da herkesi aptal yerine koyuyor. Baksanıza göz göre göre canavarlaştırdıkları DEAŞ'ın hâlâ işe yarayacağını sanıyorlar. Oysa onun ABD'nin bir aparatı olduğunu en son Rakka'dan ellerini kollarını sallayarak çıkmalarıyla bütün dünya gördü.
Şimdi dertleri ikinci aparatları PKK'yı dünya kamuoyunda meşrulaştırmak... Bu yüzden sözcü açık açık, "PKK'nın peşine düşmeyin" çağrısı yapıyor.
Durum, ABD'nin düştüğü aczi ya da arka planda bölgeyi derin bir kaosa sürükleyecek yeni bir kumpası işaret ediyor. Son anda ABD sürpriz bir geri adım atmazsa her iki ihtimalde de Türkiye'nin Menbiç ve Fırat'ın doğusunda ABD'yle karşı karşıya gelmesi kaçınılmaz görünüyor.