İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya ile FETÖ'nün kendisine kuduğu kumpası, nasıl dize getirmeye çalıştığını ayrıntılarıyla anlattı.
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı'yken 2009 sonunda Personel Dairesi de bana bağlanmıştı. FETÖ artık istediği kişiyi istediği yere atayamayacaktı. İmzasız bir ihbar mektubu yazıp her yere yolladılar. FETÖ'nün o dönem başvurduğu en yaygın itibarsızlaştırma metodu buydu. Mektupta, benim 1980'li yıllarda İzmir'de çalışırken tanıdığım ve görev yaptığım yıllarda da emniyetin kadrolu muhbiri olan İrfan Erbarıştıran'ın (öldü) birilerini dolandırdığından bahsediliyor ve benim de bu şahsı koruduğum iddia ediliyordu. İhbar mektubunu sadece İzmir Valiliği işleme koymuş. Sonradan öğrendik ki kumpası hazırlayanlar zaten İzmir ayağındaydı ve Emniyet Genel Müdürlüğü'ndeki abileriyle kurgulamışlardı.
Kimdi size kumpas kuran?
Şimdi adalete hesap veriyorlar. O dönem iddiaların araştırılması için görevlendirilen müfettişler dolandırıldığı iddia edilen kişilerle görüştü. O kişiler adımızı dahi duymadıklarını söylemişler. Yine de İzmir'de soruşturma açılmış. FETÖ'ye yakın olan savcı Fatih Genç kanalıyla açılan soruşturma kapsamında İrfan Erbarıştıran üzerinden beni ve Mustafa Gülcü'yü 6 ay dinlemişler.
Muhbir İrfan Erbarıştıran'ı FETÖ'mü yönlendirdi?
Mahkemedeki ifadelerinde açıkça aleyhimizde yönlendirildiklerini söyledi. Ancak mahkeme bu sözleri değerlendirmeye almadı. 3.5 yıl İzmir'de Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandık. 14 duruşmanın 11'inde mahkeme heyeti değişti. Dava delilsiz ve mesnetsiz olduğu için aleni taktiklerle bizimle oynandı, her duruşma aralığı 3- 3.5 ay verildi ve bu şekilde yargılama süreci uzatıldı. Amaç bizim mağduriyetimizi uzatmak, kamuoyunda çok önemli bir dosyaymış havasını yaymak, göreve dönüşümüzün önünü kapamaktı.
Dosyada gizlilik kararı olmasına rağmen televizyon ve gazetelere yaptıkları özel servislerle günlerce beni ve Mustafa Gülcü'yü peşinen suçlu ilan ettiler. Aynı nitelikteki özel yetkili mahkemelerde yüzlerce sanıklı, binlerce sayfalık iddianameler 1 yılda sonuçlanırken, bizim 7 sanıklı, 30 sayfalık iddianameli ve 7 klasörlü dava dosyamız 4 yılda sonuçlandırılabildi. Sonuçta ikimize de 3'er ay 10'ar gün hapis cezası verdiler. Olayı Yargıtay'a taşıdık. Kısa bir süre önce Yargıtay kararı bozdu, düzmece delillerle hüküm giydiğimizi açıkça ortaya koydu. Eğer Yargıtay'da FETÖ'cü yargıçların sultası devam etseydi tereddütsüz cezamız onanırdı.
17-25 Aralık sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
17-25 Aralık süreci Türkiye'nin birçok konudaki dönüşümünün miladıdır. Eğer 17-25 Aralık yaşanmamış olsaydı bugün devletin bekâsı açıkça tehlikede olacak, Türkiye'de çok farklı şeyler konuşulup yaşanacaktı.
Teknik ve fiziki takibe maruz kaldınız mı?
Teknik takibe de fiziki takibe de tabi tutulduk. Öyle ki 2009 yılında İzmir'e hasta olan bir akrabamı ziyarete geldiğimde bile takip etmişler. Çay bahçesinde birlikte çay içtiğim daire amiri arkadaşlarımla oturmamı bile dosyaya örgütsel buluşma diye koymuşlar. Paralel savcıların bu yöndeki iddialarını paralel hakimler delil saydı. İddiaları çürütmek için ne kadar delil, tanık, kanıt ortaya koyduysak da dikkate almadılar. Karar önceden verilmiş.
Makamınızı dinlediler mi?
Dosyaya konulmadı ama dinlediklerini biliyorum. Dinleme için özel cihazlar getirmişler. Bu cihazlar teşkilat kayıtlarında yok. Bunları hep kayıt dışı tutmuşlar.
FETÖ mağduru olup, FETÖ'nün kurulduğu İzmir'de görev yapmak nasıl bir duygu?
Tabii, bu durum benim için bir imtihan noktasıydı. Hz. Ali'nin tam kılıcı indirecekken yüzüne tüküren kafirin boynuna kılıcı indirmekten vazgeçtiği ve yaşadığı tereddüt örneğinde olduğu gibi. Ben tam iki yıldan beri İzmir'de Emniyet Müdürlüğü yapıyorum. Bana daha önce İzmir'de kumpas kuran bazı polis, savcı, hakim hâlâ burada görev yapıyor. Ama ben hiçbir zaman intikam peşinde olmadım. Ben her zaman hukuk ve yasalar çerçevesinde görev yaptım.
Emniyet FETÖ ile yeterli mücadele veriyor mu?
İnanıyorum ki, Fethullah Gülen Türkiye'deki uzantıları üzerinden günlük raporlar alıyordur. Devletin değişik kademelerinde FETÖ ile mücadele anlamında titiz çalışmalar var. Emniyet bu konuda en yoğun ve en güçlü mücadeleyi veren kurumlardan birisi. Ancak pek çok kurumda bu duyarlılık henüz sağlıklı bir şekilde oturabilmiş değil. Burada kurum adı zikretmek istemiyorum ancak bu örgütün geçmiş 40 yılına baktığımızda devletin hangi can damarlarını hedef aldıkları ve hangi kurumlara sızdıkları açıkça biliniyor ve bu kurumlarda bugüne kadar hangi tasfiyelerin yapıldığı ya da yapılmadığı ise ortada.
FETÖ, diğer terör örgütleriyle nasıl bir ilişki içinde?
FETÖ, bugün devletin anayasal ve yasal tüm kurum ve kuruluşlarının her çarkını, her dişlisini zaafa uğratacak her hareketi ve eylemi nereden geldiğine ve kime ait olduğuna bakmaksızın tereddütsüz ve koşulsuz destekliyor. Türkiye'ye karşı olan her örgüt ve devletle her türlü işbirliğini yapıyorlar. Bunlar ister PKK, ister DHKP-C, ister MOSSAD olsun onlar için fark etmez.
Açık açık anlattı
Celal Uzunkaya, polis mesleğine Haziran 1975'te başladı. 2007'de Emniyet Genel Müdür Yardımcısı oldu. 2009'da Personel Daire Başkanlığı kendine bağlanınca Fethullahçı Terör Örgütü'nün ( FETÖ) hedefine girdi. Onların isteklerine "Hayır" deyince 4 yıl açığa alındı. Sonunda hukuk mücadelesini kazanan ve şu an İzmir Emniyet Müdürü olan Uzunkaya FETÖ'yü anlattı.
Paralel'in gerçek yüzü
İzmir Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, Ankara Haber Müdürümüz Helin Şahin'e yaşadıklarını ve Paralel Yapı'nın gerçek yüzünü anlattı.
Meslekte başarı dolu yıllar
1975 yılında polisliğe başlayan Uzunkaya, başarı ve takdirle geçen uzun yıllar sonucu 2007'de Emniyet Genel Müdür Yardımcısı oldu. Uzunkaya şimdi İzmirliler'in huzuru için görev başında.
Kaynak: Bugün Gazetesi