FETÖ lideri Gülen için "Bir gülüşüne servetimi veririm" diyen, Paralel Yapı'nın finansörü 'kaçak' Akın İpek'in 21 şirketine kayyum atanmasının gerekçesi açıklandı. Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği'nin kayyum atanmasına ilişkin gerekçeli kararında Cumhuriyet Başsavcılığının yaptığı soruşturmada FETÖ/PYD terör örgütü tarafından toplanan himmet paralarını şirketlerinin yasal faaliyetlerinden elde edilmiş paralar gibi göstererk akladığı, şirketlerinin kazançlarından örgüte finansal kaynak sağladığı, medya organları aracılığıyla örgütün işlediği suçları gizlemek ve kolaylaştırmak amacıyla kullandığı tüm şirket faaliyetlerinin örgüt amaçları doğrultusunda yönlendirildiği kaydedildi.
ŞİRİNLER KÖYÜ'NDE TOPLANAN YALANCI ŞİRİNLER
C.Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporuna da değinilen gerekçeli kararda "Koza Holding'in kurum ortaklıklarında yer alan kişilerin neredeyse tüm şirketlere hakim derecede aynı kişilerden oluştuğu, kurumların aynı adreste oldukları, farklı adreslerde olanların ise Ankara Yenimahalle'deki Smurfs Village yani Şirinler Köyü adresinde toplantıkları, çok önemli muhasebe sahteciklerinin ve hilelerinin yapıldığı, kayıtdışı parasal girdinin varlığının yapılan harcama ve muhasebe düzenlemelerinden organize bir şekilde örgütlenen bu kurumlarda var olduğu, reel üretimlerle beyan edilen üretimler arasında farkların olduğu, mali iz takibini ortadan kaldıracak şekilde iç içe geçmiş kurumsal belge hareketliliğinin olduğu, alımı yapıldığı iddia edilen ancak alımına dair hiçbir somut belge, dayanak ve uygunluğun olmadığı danışmanlık hizmetleri için gider pusulası düzenlemek suretiyle para çıkışları yapıldığı, MASAK'ın çalışma alanı kapsamında bir çok kara para aklama eyleminin varlığının tespit edildiği yönünde tespitler bulunmuştur" denildi.
Koza Holding'in kara para akladığı, FETÖ'ye himmet adı altında para transfer ettiği ve eğitim ve burs vererek örgüte eleman kazandırdığı, yazılı ve görsel basın aracılığıyla da algı operasyonu yaptırdığı belirtilen karar sonrasında holdinge kayyum atanmasına karar verildiği ifade edildi.
HAYALİ ALTIN ÜRETİMİ
Ayrıca raporda, Koza Altın'ın üretim maliyetlerinin dünyadaki önde gelen altın firmalarının yaklaşık 3'te biri düzeyinde gerçekleşmesi ve sektörün teknik zorunluluklarına uygunluk göstermediği ve ekonomik gerçeklikle örtüşmediğine vurgu yapıldı.
Raporda, "Bütçelenen tahmini rakamların aksine fiili olarak yaklaşık üç kat fazla miktarda üretim yaptığını ve altın çıkardığını raporlaması, şirketin gerçekte daha az miktarda altın çıkardığı ancak altın üretimini hayali artırdığı ve bunun sonucunda açıklanan altın üretim maliyetlerinin dünya ortalamasının çok altında kalmasına yol açtığı anlaşılmaktadır" tespiti yapılarak, toplanan yasa dışı altının sisteme aktarılışıyla ilgili kuvvetli suç şüphesi bulunduğu bildirildi.
BORSADA MANİPÜLASYON
Raporda, aramalarda elde edilen dijital verilere göre, borsanın manipüle edildiğinin görüldüğüne işaret edildi.
Piyasadaki manipülatif hareketlerin, karar aşamasındaki yatırımcıları etkilediği anımsatılan raporda, yatırımcıları yanıltma, aldatma veya dolandırma şeklinde ifade edilebilecek fiilleri içeren bu tür faaliyetler sonucunda, durumdan habersiz yatırımcıların haksız kayıplara uğradığı vurgulandı.
Koza Altın İşletmelerindeki kurumsal e-maillere, küçük yatırımcılarca bir sürü şikayet gönderildiğine yer verilen raporda, Koza AŞ hakkında, sadece bu konudaki davranışları dolayısıyla devletin birçok kurumuna da şikayette bulunan yatırımcılar olduğu kaydedildi.
Raporda, şu tespitlere yer verildi:
"Rekabet düzenini, yapısını ve eşitlik ilkesini bozarak, Koza Altın İşletmeleri AŞ'nin hisse senetlerinin Cemalettin Çetin tarafından, gerçek değerleri sütrelenerek, özel bir kitleye yüksek kazanç sağladıkları kuvvetle muhtemel görünmektedir. SPK mevzuatına göre KAP'tan önce şirketin bilanço kalemlerini etkileyen hususların açıklanması suçtur. Kurum Genel Müdürü İsmet Sivrioğlu, gönderdiği e-maille durumdan, şirketin diğer üst yönetim personelini de bilgi sahibi yapmıştır. Bu durum, e-mailin 'CC'ye eklendiği yerden görünmektedir. E-mail'de, 'Hele hele üretim yerine kapasite artışı sözü ve 80 milyonun üzerinde vergi' sözüyle şirketin yüksek kazanç elde edeceği inancı yaratıldığı ve fiyatların artmasını sağlayacak uygun ortamın oluşturulduğu uyarısında bulunmuştur. Ancak basın yoluyla açıklamayı yapan kişi tarafından, duruma ilişkin hiçbir tepki e-mail veya yazışma tespit edilememiş, bu durum ise söz konusu kişinin kurum genel müdüründen değil, dışarıdan talimatla açıklama yaptığını göstermektedir.
GELİRDEN FAZLA BAĞIŞ
Özel sektör ticari kuruluşlarının hedefinin kar maksimizasyonu olduğu hatırlatılan raporda, bununla birlikte şirketlerin, kanunlar çerçevesinde, zorlama olmadan, karlarının bir kısmını bağışlayabildikleri, yardımda bulunabildikleri anlatıldı. Kar amacı güden kurumların, faaliyetleri neticesinde elde ettiği kazançtan fazlasını bağış ve yardım şeklinde aktaramayacakları belirtilen raporda, aksi durumun, hayatın olağan akışına, iktisadi, teknik ve ticari icaplara aykırı olacağı, ekonomik gerçeklikle bağdaşmayacağı vurgulandı.
Koza İpek Holdingin, 2011 hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyanı tablosu aktarılan raporda, tabloya göre, holdingin, karından ve ilave gelirlerinden fazla bağış ve yardım yaptığına işaret edildi.
Raporda, şu ifadeler kullanıldı:
"Kısacası, kuruluş amacı kar gayesi olan holding, elde ettiği karlar ve gelirlerini gıda bankacılığı yapan Koza İpek Holdingin iştiraklerinden Koza İpek Eğitim Sağlık Hizmet ve Yardım Vakfı ile İpek Üniversitesine topluca bırakmışlardır. Rakamlar incelendiğinde, Koza İpek Holding AŞ 20 milyon 706 bin 100 lira kar elde etmiş, ancak 32 milyon 359 bin 267 lira bağış ve yardımda bulunmuştur. Yani elde ettiği kardan fazlasını holding hesabından çıkararak, kardan ayrı şekilde elde edilen ilaveler toplamıyla bağışta bulunulmuş, bu durumda bile, yani kar ve ilaveler toplamı bile yapılan bağış ve yardım rakamına ulaşmamıştır."
Raporda, "bağış" olarak gösterilen harcamaların ne kadarının bağış, ne kadarının gerçek harcama şüphesine yer verilerek, "Devlet muhasebe düzeninin, şahsi amaçlar için hileli kullanımı nedeniyle, sahte belge ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanmak ve düzenlemekten, hapis cezası gerektiren kaçakçılık suçunun işlendiği" vurgulandı.
Bağış ve yardımlara dair önemli derecede hukuka aykırılık taşıyan usulsüzlükler belirlendiği ifade edilen raporda, "Örneğin, 2014 ve 2015'te yapılan bağış ve yardımlar için alınan yönetim kurulu kararlarındaki isimlerin imzaları birbirinden farklı olarak atılmıştır" değerlendirmesi yer aldı.
ŞİRKETLER İÇ İÇE
Raporda, şirket sayısının oldukça çok ve iç içe geçmiş şekilde yapılandığı bildirilerek, "Bu şirketlerin neredeyse tamamına yakınının yönetim kurulları ve üyelik yapıları şahıslar itibarıyla aynı veya birbirine ortaklık oluşturularak meydana getirilmiştir. Bu durum birçok hukuka aykırı muhasebe olayının iç düzende organize olarak meydana getirildiğinin ve dış aleme yansıtılmadığı hususunda kuvvetli suç şüphesi oluşturmaktadır" ifadelerine yer verildi.
İSTİFA ETTİĞİ YÖNETİM KURULUNA BAŞKANLIK ETMİŞ
Raporda ayrıca, 25.02.2014 tarihli yönetim kurulu toplantısında Hamdi Akın İpek'in ortaklıktan ayrıldığı ve yönetim kurulu başkanlığında istifasının kabul edilmesine rağmen 21.04.2014 tarihli kurul kararında, kurulun İpek başkanlığında toplandığı ve kararların İpek başkanlığında alındığının tutanağa geçtiği de belirtildi. Bu durumun Hamdi Akın İpek'in mali yapıdan ayrılmasına rağmen aslında şirket yönetiminin yine kendisinden bağımsız karar alamadığını gösterdiği vurgulanan raporda "Burada Hamdi Akın İpek'in diğer şirketlerdeki ortaklık yapılarına da bakıldığında zımnen bir örgütsel liderlik pozisyonunda olduğunu göstermektedir. Çünkü hem hisselerini satmış hem yönetim kurulu başkanlığından istifa etmiş birisinin bir anonim şirketin yönetim kurulunda başkanlık ederek kararların alınmasındaki etkisi başka şekilde izah edilemez" ifadeleri kaydedildi.
YÖNETİM KURULU KARARLARINDAKİ İMZALAR BİRBİRİNDEN FARKLI
Geçen yıl ve 2015'te yapılan bağış ve yardımlar için alınan yönetim kurulu kararlarındaki Pelin Zenginer ve Melek İpek'e ait imzaların birbirlerinden farklı olduğunun da görüldüğüne dikkat çekilen raporda, şüphelilere ait tüm şirket ile vakıflara dair defterlerde kriminal karşılaştırma yapılmasının gerekli olduğu vurgulandı.
Raporda, yönetim kurulu karar defterlerinde geçmişe yönelik bazı sayfalarda alınan kararın yırtılarak yerinden söküldüğü ve alt kısmına "iptal" yazılarak ortadan kaldırıldığı ve kararın ne olduğunun anlaşılmadığının tespit edildiği belirtilerek, ayrıca noter mührüne sahip olmayan yönetim kurulu karar defteri sayfalarının içeriklerinin de uygulanıp uygulanmadığı, bunların ne zaman o sayfalara yapıştırıldığı hususunda söz konusu eksikliklerin kuvvetli suç şüphesi uyandırdığı kaydedildi.
Kaynak: Sabah.com.tr / AA