Yükseköğretim Kurumlar Sınavı'nda (YKS) sözel puan türünde Türkiye üçüncüsü olan Muhammed Akif Aydın'ın, birçok bölümü kazanacak durumda olmasına rağmen ilahiyat fakültesini tercih etmesi tartışma konusu oldu.
Ekşisözlük'te şu tarz yorumlar yapıldı:
"Üzüldüm. Düşünsene, hayatının hatasını yapıyorsun ve farkında değilsin."
"Yazık, beyni yıkanmış çocuğun. Söyledikleri normal bir kafanın eseri değil..." Aydın'a esprili bir şekilde hak verenler de yok değildi:
"Mantıklı tercih. Yürü koçum 10 sene sonra Show TV sahur programından bölüm başı 10 bin cukka."
"Maddiyata tapan değil, maneviyat kasan delikanlı. Hayırlı olsun, Allah utandırmasın." Anadolu Ajansı'na konuşan Aydın ise şunları söyledi: "İlahiyat fakültelerine karşı toplumda kötü bir algı var. Başarısız öğrencilerin oraya gittiği söyleniyor. Ben bu algıyı kırmak için, bunu bir motivasyon sebebi olarak kullanarak, sınava ciddi biçimde hazırlandım. Klasik profesörler gibi, odasında oturup çay içen değil, sahada olan, Kudüs'e giden bir akademisyen olmak istiyorum." En iyi üniversitelerin mühendislik, hukuk gibi çok tercih edilen bölümlerine girebilecekken, Aydın'ın 29 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'ni tercih etmesi ne kadar idealist bir genç olduğunun göstergesi. Önemli olan sevdiğin, başarılı olacağına inandığın bölümde okumak. Bu hayatta sevdiğin işi yapmak büyük ayrıcalık.
Aydın, 'Başarısız öğrenciler ilahiyata gider' algısını kırma yolunda önemli bir adım attı. Onun gibi idealist, hedefleri olan ve diğer gençlere örnek olacak ilahiyatçılara ihtiyacımız var.
Aydın'ın kariyerinde çok iyi yerlere geleceğini şimdiden söyleyebiliriz.