Kastamonu'da 19 gün önce etkili olan doluda yaklaşık 10 bin araç hasar görünce, araçların boyasız tamiri için kente Brezilya'dan kaporta ustaları getirildi. Kastamonu'ya gelen ilk kaporta ustalarından Douglas S.
N. Dasilva, "Işık ve çubuklar yardımıyla arabaları eski haline getiriyoruz. Dolu ağır olduğu için onarım süresi dört-altı gün sürüyor" diyor.
Sambacı kaportacılar, geçtiğimiz yıl da İstanbul'a gelmişti.
İstanbul'da dolu yüzünden 200 bin araç hasar görmüştü. Eskiden büyüklerimiz; ders çalışmayan haylaz çocuklara 'Okumayıp da kaportacı mı olacaksın?' derdi. Keşke kaportacı olsaymışız!
Geçtiğimiz yıl en çok kazandıran mesleklerden biri kaportacılıktı.
Dolu felaketi sonrası kaporta ustalarının günlük kazancı 500 Euro'ya yükselmişti.
Türkiye Otomotiv Bakım Dernekleri Federasyonu Başkanı Serkan Bakırtaş, "3.5 milyon işsiz nüfusumuz var ama yetiştirecek, meslek sahibi yapacak insan bulamıyoruz" demişti.
Kaportacılar, sadece dolu yağdığında para kazanmıyor.
Birçok acemi şoför var, acemi olmasan da biri gelip sana çarpabiliyor.
Park ederken illa aracını bir yerlere sürtüyorsun.
Yağmurda, karda oto sanayi hasarlı araçlarla doluyor. Sektörde eleman sıkıntısı fazla olduğu için gençleri eğiten ustalar var. Bugün işe yeni başlayan bir kaporta ustası 4-5 bin lira maaş alıyor. İyi bir ustanın kazancı, işlerin kesat olduğu dönemde bile 7-8 bin lira. Ama buna rağmen gençler kaportacı olmak istemiyor çünkü fiyakalı meslek değil! Bu yüzden de her doluda Brezilya ve Çin'den eğitimli kaportacı transfer ediyoruz.
Her yerde özel üniversiteler açılıyor. 'Üniversiteyi kazanamadı' demesinler diye; aileler, çocuklarını meslek sahibi olunamayacak bölümlere yazdırıyor. Sonra da işsizlikten yakınıyorlar! Rahmetli Çetin Altan, "Mesleksiz toplumuz" lafını dilinden düşürmezdi ve bir insanın iyi yaptığı bir iş olması gerektiğini söylerdi.
O yüzden önce meslek liselerini kalkındırmalıyız.
Kafalardaki 'Meslek lisesine gidilmez, iş garantisi olmasa da üniversitede okunmalı' algısını değiştirmeliyiz.