Rejisör koltuğu olarak da bilinen kamp sandalyesi satışları, yüzde 110 artmış. Bu yaz ben de zor buldum bu sandalyelerden... Üç çocuk sahibi olunca, öyle her mekana gidip yiyip içmek külfetli oluyor. Biz de rejisör sandalyeleriyle parka ve plaja gittik, şemsiyemiz de yanımızdaydı.
Fahiş şezlong-şemsiye parası ödememiş olduk. İstanbul'a dönünce de rejisör sandalyeleriyle Maçka Parkı'nda takılmaya başladık. Maçka Parkı, Londra'nın meşhur Hyde Parkı gibi; insanlar rejisör sandalyelerini açıp piknik yapıyor, çocuklar oynuyor. Gayet nezih bir ortam. Ah bir de tinerciler olmasa...
Bir kafeye gittiğinizde çay 4-5 lira, kahve ise 10 liradan başlıyor. Yemek yerseniz fatura iyice kabarıyor. İnsanlar da çareyi rejisör koltuklarında buldu. Böylece kafelerde sigara dumanına boğulmuyor, hem de AVM'lere tıkılmak zorunda kalmıyorlar. Yeşil alanlarda rejisör koltuğuyla takılınca temiz hava alıyorsunuz, ayaklarınız çimene değiyor.
Bu koltuklar, yeni açılacak Millet Bahçeleri'nin de gözdesi olur. Rejisör koltuğu deyip geçmeyin; satışlar bu hızla devam ederse, kafeler astronomik ücretlerini düşürmeye başlar.