"Çocukluğumda İstanbul'un insanı Fenerbahçeli yapmak için bir sürü gerekçesi ve cazibesi vardı. Fenerbahçe benim çocukluğumda futbolda tekniği öncelikli mahalle bızdıklarının gözdesiydi. Cihat Arman, Esat Kaner, Fikret Kırcan, Naci Bastoncu; süper teknikleri ile rüyalarımızı süslerdi.
Fenerbahçe, o zamanlar şampiyonluk rekorunu en fazla elinde bulundurduğu için sevilirdi. Fenerbahçe; Milli Takım'a en çok futbolcu verdiği, Milli Takım'da en çok gol atan futbolcular Fenerbahçeli olduğu için sevilirdi. Fenerbahçe idmanlarına Cihat Arman, Selahattin Torkal, Halil Özyazıcı, Erol Keskin ve Mehmet Ali Has ile aynı vapurda gitmenin heyecanı, şu gün bile yüreğimin en zengin vuruşudur. Kadıköy vapur iskelesinden indikten sonra, tüm zamanların en büyük futbolcusu Lefter'in adadan gelişini beklemek ve onunla birkaç adım atmak, hangi futbol hazzı ile değişilebilirdi? Can Bartu ile Birol Pekel'in çocuk halleriyle Bahariye'deki arsada top şeytanlıklarını seyretmek; hangi stad filmi ile değiştirilebilirdi? Şu ihtiyar yaşımda düşünüyorum;
1990 yılından sonra İstanbul mahallelerinde çocuklar niye Fenerbahçe'yi tutsun, niye Fenerbahçeli olsunlar diye... Fenerbahçe'nin ne Türkiye'de saha tarihi olan, dantel örer gibi oyun şekli kalmış, ne de en teknik adamların o çatı altında toplanacak niyetleri. Fenerbahçe artık ne Milli Takım'a en fazla oyuncu veren takımdır, ne o takıma gol kralını veren ekiptir. Türkiye'deki bütün şampiyonluk rekorları Fenerbahçe'nin elinden uçmuştur. Ne kalmıştır isminden başka bu vatanda? Yerli tenekelerle çocuğu nasıl Fenerbahçeli yaparsınız artık?"
Spor yazarlığının doruk noktası rahmetli İslam Çupi'nin 21 Kasım 2000'de Milliyet'te yayınlanan yazısından bir bölüm paylaştım. Ne yazık ki, Çupi'nin bu yazısı güncelliğini koruyor. O zaman da Aziz Yıldırım başkandı. Yıldırım'ın koltuk inadı yüzünden koskoca bir çınar kuruyor. Artık çocuklarımıza Fenerbahçe maçı izletemiyoruz, durum vahim. Yıldırım gitmediği sürece, Aykut Kocaman'ın istifa etmesi de Fenerbahçe'yi kurtarmaz.