Uluslararası Atletizm Federasyonları Birliği (IAAF), üç Türk sporcusuna daha doping cezası verdi. Elvan Abeylegesse iki, Gamze Bulut ve Songül Konak dörder yıl men cezası aldılar. Elvan'ın, 2008 Pekin Olimpiyatları'nda kazandığı iki gümüş ve 2007'de dünya şampiyonasında kazandığı bir gümüş madalya elinden aldı.
Gamze'nin ise 2012 Londra Olimpiyatları'nda bin 500 metre yarışında kazandığı gümüş madalya (aynı yarışta Aslı Çakır Alptekin'in de altın madalyası geri alınmıştı) ve 2012 Avrupa Şampiyonası'ndaki elde ettiği gümüş madalyası geri alındı. Songül de 17 Mayıs 2015'den beri katıldığı yarışmalardan diskalifiye edildi.
Aslında ortada büyük bir savaş var. Her yeni ilaçla doping yapanlar bir adım öne geçiyor ama gelişen teknolojiyle birlikte eninde sonunda yakalanıyorlar.
Örneğin Elvan'ın, tam dokuz yıl sonra yenilenen teknoloji vasıtasıyla doping yaptığı ortaya çıktı.
SORUN SİSTEMDE
Aslı ve Gamze, Londra'da altın ve gümüş madalyalar alınca ne çok sevinmiştik. İngiliz spikerin atletlerimizin başarısıyla ilgili imalı açıklamalarına kızmıştık.
Şimdi ise aldatılmış hissediyoruz.
Dopingin en kötü tarafı da bu zaten; halkın gözünde kahraman olan şampiyonların kendilerini seven milyonlarca insanı aldatması, gençlere kötü örnek olması...
Elvan ve Gamze'nin madalyalarının geri alınmasından sonra Türkiye'nin olimpiyat tarihinde atletizmde toplamda kazandığı madalya sayısı üç bronza indi (Ruhi Sarıalp, Y. Copello ve Eşref Apak), 80 milyonluk bir ülke için trajikomik bir tablo.
Olimpiyatlarda atletizmde başarı elde etmek için uzun yıllara dayanan köklü spor politikalarına ve ilkokuldan başlayan sistemli bir eğitime ihtiyaç var.
Aslı ve Gamze gibi bireysel başarılar ise ünlü spor yorumcusu Caner Eler'in dediği gibi:
"Sistemsizlik içinde bireysel çabalarla çıkan yetenekler, başarı baskısının altında eczaneden bile alınabilen ilaçların karanlığında kaldı hep." Evet, doping, tüm dünyanın sorunu ama son yıllarda Türkiye'nin dopingten çok başı ağırdı. Sadece Gamze, Aslı, Elvan değil; birçok dalda doping cezaları yedik. Bu derin bir konu ama Türkiye'de dopingin bu kadar yaygın olmasında ödül sisteminin etkisi büyük. Çünkü Türkiye'de bireysel spor dallarında sporcular, yurt dışında madalya alana kadar kıt kanaat geçiniyorlar, olimpiyatta madalya aldıklarında ise hayatları değişiyor.
Hem devletten, hem de özel sektörden eve, altına, paraya boğuluyorlar ve en önemlisi büyük bütçeli sponsor anlaşmaları yapıyorlar. Ee yıllarca üç kuruş paraya çalışıp öyle bir noktaya geliyorsunuz ki, ya o madalyayı kazanıp rahat bir hayata kavuşuyorsunuz ya da spor dışında bir kariyere sahip olmadığınız için hayatınızın geri kalanını zor şartlarda geçirmek zorunda kalıyorsunuz. Olmak ya da olmamak gibi bir mesele bu! Bir de buna siyasetçiden medyaya, kulüplerden antrenörlere kadar geniş bir yelpazede sporcuya yapılan 'Madalya almalısın' baskısı eklenince; Aslı, Gamze, Songül ve diğerleri doping yapmasın da ne yapsın. Elbette doping yapanlar suçlular ama asıl suçlu atletlere çocukken destek olmayan, madalya alamasalar da onların hayatını garantiye alacak bir eğitim, kariyer planı sunmayan sistemin kendisidir.