Dün, Medya Derneği ve Üniversite Medya Birliği ortaklığıyla yapılan Gençlerin Dijital Alışkanlıkları Araştırması'nın sonuçlarının açıklandığı basın toplantısına katıldım.
22'si devlet üniversitesi, 18'i vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 40 üniversitede, 810 üniversite öğrencisi üzerinde yapılan araştırmada; önemli sonuçlar çıkmış.
Araştırmayı yapanları kutluyorum.
İşte o araştırmadan önemli bazı sonuçlar ve parantez içinde benim yorumlarım:
Üniversiteliler, interneti en çok arkadaşlarıyla iletişim kurmak (%37) amacıyla kullanıyor. 'Can sıkıntısından diyenler' (%18) ikinci sırada yer alırken, bunları video izlemek (%15) ve araştırma yapmak için (%10) diyenler takip ediyor.
Üniversitelilerin yüzde 39'unun en çok kullandığını söylediği Instagram'ı Facebook (%26) ve Twitter (%17) takip ederken, Snapchat yüzde 10 oranla kendine dördüncü sırada yer bulabilmiş.
Kız öğrencilerin en çok kullandığı sosyal mecra Instagram olurken, erkek öğrenciler en fazla Facebook'u kullanıyor.
Üniversiteliler, sosyal medyada en çok kişisel paylaşımlarda bulunuyor.
Kendileriyle ilgili fotoğraf, video ve metin paylaşan üniversitelilerin oranı bir hayli yüksek; yüzde 45. Öte yandan yüzde 39 ise hangi tür paylaşım yapacağına 'Kafama göre, ruh halime göre değişiyor' şeklinde cevap vermiş. 'En fazla siyasi paylaşımlarda bulunurum' diyenlerin oranı ise sadece yüzde 2.
(Basın toplantısında en çok siyasi paylaşımların yüzde 2 çıkması tartışıldı.
'Arada sırada siyasi paylaşım yaparım' diyenler değil, 'En çok siyasi paylaşım yaparım' diyenlerin oranı yüzde 2! Evet, üniversitelerde eskisi gibi çok fazla olay yaşanmıyor, siyasal kamplaşma var ama örgütlü rekabet eskisi kadar çok değil.
Gençler artık eğitimini tamamlayıp kariyerine odaklanmak ve hayatı yaşamak istiyor.
Üniversite öğrencilerinin yüzde 31'i kendini bir sosyal medya bağımlısı olarak görüyor.
(Bence gençler büyükleri kadar bu bağımlılığı ciddiye almıyorlar.
Ben de onlar gibi düşünüyorum; dijital dünyada yaşıyoruz, buna bağımlılık demek bile tartışılır aslında!)