1. 'Misafir': Meselesi olan yönetmen Andaç Haznedaroğlu'ndan, gidip izlememiz gereken bir film 'Misafir/The Guest'. Haznedaroğlu, üç yıl boyunca sınırda göçmenlerle yaşayarak yazıp çektiği filmde Suriye'deki savaştan kaçıp İstanbul'a gelen 8 yaşındaki 'Lena'nın hikayesiyle kendimizi, gerçeği, insanlığı gösteriyor bize.
2. 'Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı': Kitapçıyı gezerken karşıma Selahattin Duman'ın 'Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı' adlı kitabı çıktı. Hemen aldım, okurken gülmekten gözümden yaşlar geldi. Eh, biz bile kendimizi anlayamıyorken erkekler bizi ancak anlarmış gibi yapabilirler değil mi? Sosyal medyadan kır düğününe, kilodan saçlarımıza, estetik takıntımıza kadar ortaya dökmüş, hemcinslerine peşin peşin uyarıları vermiş. Selahattin Duman'ın yazılarını özleyenler kitabı kapsın.
3. Art Weeks Akaretler: İstanbul sanata doymadı, doymasın. İki haftadır devam eden ve dün sona eren Akaretler Art Weeks; ilk sanat organizasyonunda sergileri, konuşmaları ve partileriyle nefis bir işe imza attı. Akaretler sanatseverler ile doldu taştı.
4. 'Sinner': İlk sezonunu daha yeni izledim. Jessica Biel'ın, yapımcılığını da üstlendiği dizideki oyunculuğuna şapka çıkarttım. Polisiye-dram türündeki sekiz bölümün sekizi de su gibi aktı geçti. Her Netflix izleyicisi gibi 'Bizde neden böyle diziler çekilemiyor?' sorusunu da sormadan edemedim.
5. 'Ölmek ya da Ölmemek': Bu da bir kitap ama sağlıklı beslenme kitabı. Dr. Michael Greger ve Gene Stone yazmış. Beslenmemizde yaptığımız hataları ve gıda gerçeklerini yüzümüze vuran, arkamızı dönmememiz gereken bir kitap. Okuduktan sonra süt ürünlerini bir daha evinize sokar mısınız bilemem.
Diyet dediğin yalan, bizim asıl beslenmenin sağlığımıza olan büyük etkisini fark etmememiz gerekiyor.