Dışarıda yağmur... Ara sıra karla karışık mı ne... Rüzgar uğulduyor, hava erken kararıyor, camlar ıslak; sonbahar gibi kış...
Kedilere ev yapıyoruz, buz gibi koşup içeriye kaçıyoruz.
Bereler, eldivenler, kapının girişindeki konsolun üstüne...
Can ille de çorba çekiyor...
Kitaplar birikmiş masanın üstünde...
Sonra açıyorum Teoman'ı. Teoman bir kutu mu ki açılacak? Evet, o bir kutu; onun her albümü sanki bir Teoman kutusu.
'Daha da yeni şarkı yazmam' deyip dosyasından 26 şarkıyı çıkarıp yeniden yorumlamış. 'Tuzak'la açılıyor 'Koyu Antoloji'... 'İstanbul'da Sonbahar', 'Renkli Rüyalar Oteli', 'Bazı Yalanlar', 'Paramparça', 'İstasyon İnsanları' gibi sevdiğim şarkıları bambaşka bir halde dinlemek iyi geliyor bana. Biraz karanlık, biraz hüzünlü ama iyi, çok iyi geliyor.
'Koyu Teoman' tam da bu havalık, tam da zamanı...