Bakın, dedikodunun araştırmasını yapmışlar. Bir kere dedikodunun cinsiyeti yok; kadınlar da, erkekler de gürül gürül dedikodu yapıyor.
Peki neden dedikodu yapıyoruz?
Bulunduğumuz ortamdaki kişilerle şipşak bağ kurmak için.
Dışarıdakileri iyice dışlayıp çemberimizi oluşturmak için. 'Önümüze gelene bir tekme' hesabı.
İçinde bulunduğumuz berbat, heyecansız, tatsız, değişime kapalı, kanırtan hali onaylatmak için.
Ruh sağlığımızı korumak için.
Yaa aynen öyle; dedikodunun, kısa vadeli de olsa kişilerin ruh sağlığını koruduğunu söylüyor bilir kişiler. Ben perişanım, sen de perişansın! Ben mutsuzum, sen de mutsuzsun! Ben yalnızım, sen de yalnızsın! Ben başaramadım, sen de başaramadın! O zaman ooooh! O zaman dans! Yüreciklerimize serpilin sular, haydeee lilililililiiii yar!
Yahu geçenlerde dedikodu kısırlığına giren birinin; şeker, iyi kalpli, kimseye bulaşmayan bir arkadaş için 'Amaaan! Bu da ne böyle, sevgi böcüğü gibi' dediğini duydum ben ya.
Masadan kalkanın arkasından bile hemen yapıştırılıyor yorumlar. Ne acayip ortamlar, ne garip kafalar... Vallahi tarifsiz, billahi çok talihsiz.
Kendisi hakkında bir gram eleştiri yapılınca görürüm o dedikoducuları.