Yılların komplo teorisi, Okan Bayülgen'in programında kurduğu cümle ile yeniden köpürtüldü: "Ben insanoğlunun aya gittiğine inanmıyorum. Bu konudaki bütün belgeselleri izledim."
Sevgili Okan, eminim bu konuda senden daha fazla belgesel izleyip, kitap okumuşluğum vardır ama ben ikna oldum. Bu konuya kuşkuyla yaklaşıp, temelsiz komplo teorilerine prim vermek, her şeyden önce bu yolda hayatını yitiren astronotların, kozmonotların hatıralarına ve bilim adamlarının 100 yıldır sürdürdükleri insanüstü emeğe saygısızlık olur.
BAYRAK MESELESİ
Konuyla ilgili son izlediğim belgesel, Discovery Science kanalındaki Ay'a İnişin Bilinmeyenleri adlı yapımdı. Bir araştırmacı, bir eski CIA personeli ve bir emekli astronot, bu dedikodunun peşine düşmüşlerdi. Araştırmacı Mike Bara da tıpkı bizim Okan gibi Ay'a gidilmediğini, o dönem böyle bir teknolojinin var olmadığını, Ay'a iniş sahnelerinin bir stüdyoda çekildiğini savunuyordu. En büyük argümanı ise hava olmayan Ay, yüzeyinde ABD bayrağının dalgalanması ve görüntülerin sanki ikinci bir ışık kaynağı kullanılarak çok gölgeli olarak çekilmiş olmasıydı. Uzmanlar bayrak olayını ele aldı. Dediler ki, "O dalgalanma rüzgardan değil,
stronotun bayrağı ay yüzeyine dikmek için kullandığı kuvvet ve titreşim nedeniyle oluştu." Böylece ilk hipotez çürütüldü. KUBRICK Mİ ÇEKTİ?
Daha sonra bilim-kurgu başyapıtı Uzay Yolu: 2001'in yönetmeni Stanley Kubrick'in bu görüntüleri NASA yardımıyla stüdyoda çektiği iddiasına gelindi. Kubrick'in 20 yıl asistanlığını yapan Leon Vitali, "Ben Kubrick'in görsel efekt uzmanıydım. Böyle bir durum olsa önce benim haberim olurdu. Ben olmadan Kubrick böyle bir film çekemez. Ayrıca bunun için en az 50 kişilik bir ekip gerekir. Bu kişilerin, 50 yıldır böyle bir sırrı saklı tutması mümkün mü?" dedi. Böylelikle ikinci iddia da çöpe atılmış oldu.
TAMAM MI OKAN'CIĞIM?
Son olarak Ay'a iniş görüntüsünü büyük emek harcayarak bir Hollywood stüdyosunda çekmeye çalıştılar. Hatta Ay'a iniş modülü Kartal'ın 200 kiloluk birebir kopyasını bile yaptılar. Neil Armstrong'un yüzeye ayak basan ikinci astronot Buzz Aldrin'i görüntülediği sırada, sanki ikinci bir ışık kaynağı kullanılmış gibi görünmesinin sebebinin, Armstrong'un yansıtıcı görevi yapan beyaz uzay elbisesi olduğu ortaya çıktı. Ayrıca Apollo 11 mürettebatının Ay yüzeyinde bıraktığı araç gereçler ve bayrak da yörünge uçuşu yapan uydular tarafından tespit edilmişti.
Sonunda içlerindeki en kuşkucu kişi olan Mike Bara da ikna ol- du: "Tamam, pes ediyorum. İnsanoğlu Ay'a ayak basmıştır." Tamam mı Okan'cığım? Seni ikna etmek için de ayrı bir belgesel yapmaya gerek var mı?
Kuşkuculuk kültürü
Ay'a İnişin Bilinmeyenleri belgeselinde bir uzmanın sözleri dikkatimi çekti. Dedi ki: "Kuşkuculuk bir kültür haline dönüştü. Bilgi ve kültür düzeyleri bazı şeyleri kavramaya yetmeyince, işin kolayına kaçıp kusur aramayı ve gerçeği tümden reddetmeyi seçiyorlar."
Pandemi sürecinin travmatik etkisiyle midir bilinmez, bu aralar çoğunluk komplo teorilerinin peşine takıldı. 11 Eylül saldırılarının, bizzat ABD gizli istihbarat birimleri tarafından düzenlendiği iddialarından, aşıyla insanlara çip takılma senaryolarına kadar türlü dedikodu, insanları büyük bir paranoyaya sürüklemiş durumda.
Evet, kuşkuculuk aslında bilimin temelini oluşturur. Şüphe etmek, insanı gerçeğe ulaştıran ivmelerden başlıcasıdır. Ama 'septisizm' bilim ve felsefenin, paranoya ise psikolojinin konusudur. Bunları birbirine karıştırmak insanı hem bilimden hem de akıl sağlığından uzaklaştırır.
Gaf kürsüsü
Lokomotiv Moskova- Galatasaray maçı öncesi skor tabelasına Bayern Münih kadrosu; Alman ekibinin Teknik Direktörü olarak da Fatih Terim'in adı yazıldı.
Zap'tiye
Gündüz kuşağı için, ortaya dökülen tüm kirli çamaşırların çitilendiği, 'Kuru Temizleme' adında bir program fikrim var. Tutar mı dersiniz?
Ne demiş?
"Gezen tavuk yumurtasının bir kolisi 40 lira olmuş. Taksiyle mi geziyor anlamadım ki..." (Sosyal medyadan)