Ne de güzel uyanmıştım bayram gününe... Önce evimin balkonuna al bayrağımı astım gururla. Sonra kızımın odasını bayrak ve Atatürk posterleriyle bezedim.
Allah'a şükürler olsun büyümüştü. Aklı artık Çocuk Bayramı'na eriyordu.
Kahvaltıdan sonra annesiyle birlikte tuttuk Ela'mızın elinden, düştük Levent'teki Çilekli Tesisleri'nin yoluna...
Beşiktaş Belediyesi çok güzel bir organizasyon yapmıştı.
Kocaman halı sahanın üzerinde şişme oyun parkları, sahnede folklor grupları, ikram edilen dondurmalar, rengarenk balonlar...
Ailemle geçirdiğim en güzel 23 Nisan'dı.
Ama eve gelince sanki biri elimdeki balona iğne batırdı. Haber bülteninde bir dehşet, vahşet haberi...
Küçükçekmece Kanarya Mahallesi'nde bir sapık, 5 yaşındaki minik kızı kandırmış, apartman boşluğunda tecavüz etmiş. Kanlar içinde bulunan kız, yoğun bakımda...
Hem de 23 Nisan'da...
Canım fena sıkkın... Çünkü birileri bayramımı çaldı.
En güzel günümü benden aldı.
Hayatımda ilk kez birilerine kin güdüyorum. Her zaman kanunu, nizamı savunan ben, yıllarca hakimlik yapan merhum babamın bize aşıladığı 'hak ve hukuktan ayrılmama' düsturunu ilk kez çiğniyorum.
O kıza tenhada çöken adamı bir an önce bulup bana versinler istiyorum...
Şimdi kimse tutup da linç kültürünü desteklediğimi, insanları linçe teşvik ettiğimi filan söylemesin.
Bir kız babası olarak içimi dışa vuruyorum, hepsi bu...
Koyun kendinizi o kızın babasının yerine bakalım, öyle konuşalım...
Bu yasalarla çocukların tecavüze uğramasının, öldürülmesinin önüne geçmek mümkün değil. Bu, artık açıkça belli oldu. İdam cezası bu suçlar için geri mi gelir, tecavüzcüler hadım mı edilir bilmem. Ama benim içimi soğutacak bir şeylere ihtiyacım var...