İki haber, aynı gün televizyonların haber bültenlerine düştü. Adıyaman'da cani baba, eşini ve oğlunu katletmişti.
Meğer aynı adam 34 yıl önce de eşini ve çocuğunu öldürmüş, sekiz yıl cezaevinde yattıktan sonra çıkmıştı.
İkinci eşi de yıllarca gördüğü şiddetin ardından güç bela kendini akrabalarının yanına atıp yaralı olarak kurtulmuştu.
Üçüncü eşi ve oğlu ise ikincisi kadar şanslı olamamıştı ne yazık ki...
Diğer vahşet haberinde Nursel adlı kızın 13 yaşında tecavüze uğradığı, ailesi tarafından tacizcisiyle imam nikahıyla evlendirildiği, kocasının gasp suçundan dört yıl hapis yattıktan sonra Nursel'i üç kurşunla öldürdüğü anlatılıyordu.
İki cinayet de göz göre göre, bağıra çağıra gelmesine rağmen önlenememişti.
Bunda ceza ve infaz kanunlarındaki yetersizlikler ve uygulama zafiyetlerinin rolü büyük. Ancak büyük eksikliğimiz, sabıka takibi konusu.
Evet, kader mahkumlarının hayata yeniden kazandırılmaları gerekiyordu. Ancak bunun yanı sıra böyle suçlardan hüküm giyenlerin içeriden çıktıktan sonra titizlikle takip edilmeleri şart. Belki bunu yapabilseydik, maktul olan üç günahsız, yaşıyor olacaktı.